Vahiy ne demek hakkında bilgi
Sozlukte vahiy “suratlice ve gizlice bildirmek”tir. Bu kelimenin, “ustu kapalı sozle,
soz sayılmayan seslerle, organların işaretleriyle, yaratılışta belli bir bilgi ve beceriyi varlığın
ozelliği kılmakla, yazıyla ve şeytan, cin gibi maddî olmayan şuurlu varlıkların zihinlere
soktukları hayal ve fikirlerle (vesvese) bildirme” gibi anlamlarda kullanımları da vardır.
Terim olarak vahiy, “Allah’ın peygamberlerine ulaştırdığı sozu, kelimesi, kelĂ‚mıdır.
Yine Allah’ın kendisine yakın kullarına (velî

ya doğrudan veya melekler aracılığı ile
ulaştırdığı bilgiler ve sozler icin de –aşağıda orneği goruleceği gibi– vahiy kelimesinin
kullanıldığı olmuştur. Ancak bunlar icin yaygın olarak ilham terimi kullanılır. İlhamın
değeri subjektiftir; Peygamber’e gelen vahye aykırı olmamak şartıyla kime gelmişse onun
icin gecerli ve dayanak olabilir (Sadruşşerîa, et-Tavdîh, II, 15).
Kur’Ă‚n’da vahiy ve aynı kokten fiiller, “vahyetmek, ilĂ‚hî sozu, bilgiyi ulaştırmak”
mĂ‚nasında cok sayıdaki Ă‚yette kullanılmaktadır. Vahyin birden fazla şekli vardır:
a) Vahiy meleği CebrĂ‚il belli bir şekle –meselĂ‚ bir insan şekline– girerek gelir,
başkalarının da duyup anlayacağı tarzda ilĂ‚hî sozu peygambere ulaştırır ya da kendine
mahsus şekliyle yalnızca peygambere gorunur ve sozu onun işitmesine uygun olarak
kendisine ulaştırır. Hadis kitaplarının vahyi anlatan bolumlerinde bu vahiy tarzının
orneklerinden bahsedilmiştir.
b) Hz. MûsĂ‚’ya TûrisînĂ‚’da ve mukaddes vadide gelen vahiyde olduğu gibi,
ulaştıran gorunur bir aracı olmaksızın ilĂ‚hî soz işitilir (Meryem, 19/52; Kasas, 28/46; TĂ‚hĂ‚, 20/12).
Bu tarz bir vahye mi‘racda Hz. Peygamber de muhatap olmuştur.
c) Soz kalbe ve zihne doğrudan veya CebrĂ‚il (Rûhulkudus) aracılığıyla iletilir,
gonderilir. Hz. Peygamber boyle bir iletişimi şu hadisinde dile getirmiştir:
“Rûhulkudus kalbime şu bilgiyi getirdi: Hicbir kimse rızkını tuketmeden
olmeyecektir. Şu halde Allah’tan korkunuz ve rızkınızı guzel, meşrû yollardan talep ediniz.
Rızkın gecikmesi sizi Allah’ın emirlerini ciğneyerek onu elde etmeye itmesin. Cunku
Allah’ın katında bulunanlar ancak O’na itaatle elde edilebilir” (Heysemî, Mecma‘u’z-zevĂ‚’id, II,
71,72).
d) “MûsĂ‚’nın annesine, ‘Başına bir şey gelmesinden endişe ettiğinde onu nehre
bırak...’ diye vahyettik” (Kasas, 28/7) meĂ‚lindeki Ă‚yette olduğu gibi Allah’ın iradesi ilham
yoluyla bildirilir. Burada vahiy ilham mĂ‚nasında kullanılmıştır.
e) “Ve rabbin bal arısına şoyle ilham etti...” (Nahl, 16/68) Ă‚yetinde bildirildiği gibi
Allah, bazı yaratıklarını belli bir bilgi ve beceriye programlamış, bu bilgi ve eylem bicimini
onların tabiatlarının bir parcası, temel ozelliği kılmıştır.
f) Ruya yoluyla bildirilir. Hz. Peygamber şoyle buyurmuştur: “Vahiy kesildi, sona
erdi, geriye yalnızca mubeşşirĂ‚t kaldı. Bu da doğru bilgi getiren ruyalardır, bunu mumin
gorur veya ona gosterilir” (BuhĂ‚rî, “Ta‘bîr”, 20; Muslim, “SalĂ‚t”, 207-208). Bu maddede gecen
vahiy de ilham mĂ‚nasındaki vahiydir. Hz. Peygamber’e vahiy sĂ‚dık (doğru cıkan) ruyalarla
başlamıştır. Ancak onun gorduğu ruyaları diğer muminlerin gordukleri ruyalarla
karıştırmamak gerekir. Cunku Hz. Peygamber’in vahiy mahiyetindeki ruyasının sabah
aydınlığı gibi acıkca doğru cıktığı hadiste bildirilmiştir (BuhĂ‚rî, “Bed’u’l-vahy”, 3; ayrıca bk. İbn
Kayyim, ZĂ‚du’l-me’Ă‚d, I, 78-80).
ŞûrĂ‚ sûresinin 51. Ă‚yeti, vahyin yukarıda gecen butun şekillerini ihtiva etmektedir:
“Herhangi bir insanla Allah’ın konuşması ancak vahiy ile veya perde arkasından ya da bir
elci gonderip izniyle dilediğini vahyetmesi şeklinde olabilir.” İlham ve ruya yoluyla olanlar
“vahiy ile” kısmına girer. Programlama insana değil diğer bazı varlıklara ait olmakla
beraber bunun icin “Rabbin bal arısına ilham etti” (evhĂ‚) ifadesi kullanıldığından (Nahl,
16/68), o da bu kategoriye dĂ‚hildir. Getireni gormeden sozu işitme şekli “perde arkasından”
kısmına, CebrĂ‚il’in belli bir şekle girerek ilĂ‚hî sozu ulaştırması “bir elci gonderip...”
kısmına aittir (RĂ‚gıb el-İsfahĂ‚nî, el-MufredĂ‚t, “vhy” md.).
Kur’Ă‚n-ı Kerîm’de vahiy hem sozluk anlamında hem de terim olarak kullanılmıştır.
Allah’ın vahyinin butun ceşitlerini icine alan bir tanım vermek gerekirse “Vahiy, yuce
yaratıcının genel olarak varlıkları, dilediği ozelliklere ve hareket tarzlarına gore
programlaması, ozel olarak da insanlara ulaştırmak istediği ilĂ‚hî emir, yasak ve haberlerin
tamamını vasıtalı veya vasıtasız bir tarzda, gizli ve suratli bir yolla peygamberlerine
iletmesidir” demek mumkundur (ayrıca bk. Muhsin Demirci, Vahiy Gerceği, s.26-27).
Vahiyde “gizlilik” ve “surat” ozellikleri vardır. Vahiydeki surati, bilgisayarın bir
tuşuna basarak kısa bir zaman parcası icinde ciltler dolusu bilgiyi yukleme, nakletme,
kopyalama orneğine bakarak tasavvur edip anlamak mumkundur.
“Bilinmezlik” vasfı vahyin mahiyeti, ne ve nasıl olduğu konusuyla ilgilidir. Vahyin
ozel bir bilgi iletişim aracı olduğu bilinmekle beraber mahiyet ve keyfiyeti, neden ibaret
olduğu, ilĂ‚hî sozun insana vahiy yoluyla nasıl intikal ettiği; konuşmak icin dile, harfe,
kelimeye ve sese ihtiyacı bulunmayan, konuşması insanın konuşmasına benzemeyen
Allah’ın, kendi kelĂ‚mını peygamberlerine nasıl ilettiği ve bu kelĂ‚mın belli bir dile ait harf,
kelime, cumle ve seslere nasıl donuştuğu mechuldur, gizlidir, sırdır; bu sırrın bilgisi sıradan
insanlara verilmemiştir. Vahiy mahiyeti bakımından bilinemez olduğu gibi bu iletişimin
oluşu, gercekleşme keyfiyeti de gizlidir, ucuncu bir şahıs buna muttali olamaz.