Hz. Muhammed'in (s.a.v) İbadetleri


Peygamber Efendimizin Yaptığı İbadetler


Her konuda olduğu gibi ibadetler konusunda da ummetine ornek olan Hz. Peygamber (asm), ibadetlerde kulluk bilincinin diri tutulmasına onem vermiş; imanın anlam ve lezzetinin, ancak ibadet ve guzel davranışlarla desteklendiğinde yakalanabileceğini belirtmiştir . Zira sosyal hayattaki bilincli duyarlılık, Allaha karşı sorumluluk bilinci diye de ifade edebileceğimiz takva hali boyle oluşur. Surekli Yuce AllĂ‚h'a ibadetle meşgul olan Hz. Peygamber (asm), ibadetlerine devam etmiş, omru boyunca hicbir ibadetini bırakmamış; "En hayırlı ibadet, az da olsa, devamlı olandır." buyurmuştur.

Gece İbĂ‚deti

Peygamber Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- gece ibadetine cok duşkundu. Hadîs-i şerîfte şoyle buyrulmuştur:

"Allah, her peygamberde, belirli bir şeye karşı aşırı istek yaratmıştır. Benim en cok hoşlandığım şey de gece ibĂ‚detidir." (Heysemî, II, 271)

Kendisi bu kadar cok sevdiği gece ibĂ‚detini, ummetine de şoyle tavsiye etmiştir:

"Aman, gece kalkmaya gayret edin! Cunku o, sizden onceki sĂ‚lih kimselerin Ă‚deti ve AllĂ‚h'a yaklaşma vesilesidir. Bu ibadet, gunahlardan alıkoyar, hatalara kefĂ‚ret olur ve bedenden dertleri giderir." (Tirmîzî, DeavĂ‚t,101)

"Geceleyin kalkıp namaz kılan, hanımını da kaldıran, kalkmazsa yuzune su serperek uyandıran kimseye Allah rahmet etsin. Aynı şekilde geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran kadına da Allah rahmet etsin." (Ebû DĂ‚vûd, Tatavvu, 18)

Gece ibĂ‚deti, yatsı namazından başlar. Onun yatsı namazı hususundaki hassasiyetini Ebû Berze el-Eslemî -radıyallĂ‚hu anh- şoyle anlatmıştır:

"RasûlullĂ‚h -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- yatsı namazından once uyumaktan, yatsı namazından sonra da oturup konuşmaktan hoşlanmazdı." (BuhĂ‚rî, MevĂ‚kît, 13, Muslim, MesĂ‚cid, 236; Ebû DĂ‚vud, SalĂ‚t, 3; Tirmîzî, SalĂ‚t, 11)

Peygamber Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-'in gece ibadetleri esnasındaki zevk ve şevkini Âişe annemiz şoyle anlatıyor:

"Peygamber Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- gecesinin uzunca kısmını ibadetle gecirir, Kur'Ă‚n'ın "el-Bakara, Ali İmran, en-NisĂ‚" gibi uzun sûrelerini okur, korkutucu Ă‚yetlere geldiği zaman CenĂ‚b-ı Hakk'a sığınır, AllĂ‚h'ın nimetlerini sayan Ă‚yetleri okudukca bu nimetlere erişen kullardan olmasını niyaz ederdi." (İbn-i MĂ‚ce, Babu MĂ‚ CĂ‚e Fi SalĂ‚ti'l- Leyl)

NĂ‚file İbĂ‚detleri

Ebû Hureyre -radıyallĂ‚hu anh-, RasûlullĂ‚h -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-'in şoyle buyurduğunu rivĂ‚yet etmiştir:

"Allah TeĂ‚lĂ‚ buyurdu ki: Kulumun, uzerine farz kıldığım ibĂ‚detleri edĂ‚ ederek bana yaklaşması kadar katımda sevimli olan başka bir şey yoktur. Kulum, nĂ‚file ibadetler ile bana yaklaşmaya devam eder, nihĂ‚yet oyle bir hĂ‚le gelir ki, Ben onu severim. Onu sevdiğim vakit onun işiten kulağı, goren gozu, tutan eli, yuruyen ayağı,(anlamasına vĂ‚sıta olan kalbi, soylemesine vĂ‚sıta olan dili) olurum. Oyle ki, (nihayetinde) o benden bir şey isterse, muhakkak veririm. Bana sığınırsa, onu her turlu tehlikelerden mutlaka korurum." (BuhĂ‚ri)


"Kişinin farzlar dışında kıldığı namazların en hayırlısı, evinde kıldığı namazlarıdır." (Buharî, VII, 99; Ebû Davud, Sunen, II, 93, nu:1447)


"Namazlarınızın bir kısmını evleriniz de kılın; onları (hic namaz kılınmayan) kabristan hĂ‚line getirmeyiniz." (BuhĂ‚rî, II, 56; Ebû Davud, Sunen, II, 93 Nu: 1448)

Orucları

Peygamber Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- farz olan ramazan orucunun dışında, nafile oruclara da ehemmiyet gosterir ve bu orucları tutmayı ummetine de tavsiye ederdi. Bu hadîs-i şerîflerden bazıları şunlardır:

"Ramazan orucunu tutan ve buna şevval ayında altı gun daha ekleyen kişi, butun seneyi oruclu gecirmiş gibidir." (Muslim, SıyĂ‚m, 204)

"Aşura orucunun, onceki yılın gunahlarına kefĂ‚ret olacağını Allah'tan umarım." (Tirmizî, Savm, 48)

"Ameller, Allah TeĂ‚lĂ‚'ya Pazartesi ve Perşembe gunleri arzedilir. Ben, amelimin oruclu olduğum hĂ‚lde arz edilmesini severim." (Tirmizî, Savm, 44)

Bir de hicrî her ayın "eyyĂ‚m-ı biyz" denilen 13, 14 ve 15. gunlerinde oruc tutmayı tavsiye etmişlerdir. Bu hususta İbn-i Abbas -radıyallĂ‚hu anhumĂ‚- şoyle demektedir:

"Peygamber Efendimiz -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- «eyyĂ‚m-ı biyz»de oruc tutmayı, hazarda da, seferde de bırakmazdı." (NesĂ‚î, Savm, 70)

Âişe -radıyallĂ‚hu anhĂ‚- Peygamber Efendimiz'in oruc ibĂ‚detini şoyle anlatmıştır:

RasûlullĂ‚h -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- bazı aylarda o kadar cok oruc tutardı ki, "Artık bu ay hic iftar etmeyecek!" derdik. Bazı aylarda da oruc tutmazdı; biz de "Artık bu ay hic oruc tutmayacak!" derdik. Ben onun Ramazan dışında hicbir ayı tamamen oruclu gecirdiğini bilmem. Şaban Ayı'ndan daha fazla oruc tuttuğu bir ay da gormedim. Şoyle buyururdu:

«Gucunuzu yettiği kadar ibĂ‚det ediniz!.. Cunku siz usanmadıkca Allah usanmaz!..»

RasûlullĂ‚h -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-, nĂ‚file namazın, az da olsa devamlı kılınmasını arzu ederdi. Kendisi bir nĂ‚file namaza başlayınca, onu devamlı kılardı." (BuhĂ‚rî, Savm, 52; Muslim, SıyĂ‚m, 175; İbn-i MĂ‚ce, SıyĂ‚m, 30)


Kur'Ă‚n Dinleyişi

Abdullah ibn-i Mesud -radıyallĂ‚hu anh- anlatıyor:

Bir gun RasûlullĂ‚h -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- bana:

"-Ey İbni Mesud! Haydi, bana Kur'Ă‚n oku!" buyurdu. Ben de:

"-Kur'Ă‚n Sana indirilmişken, ben mi Sana Kur'Ă‚n okuyacağım?!" dedim.

"-Kur'Ă‚n-ı Kerîm'i başkasından dinlemeyi pek severim." buyurdu.

Bunun uzerine kendilerine NisĂ‚ Sûresi'ni okumaya başladım:

"(Ey Peygamber!) Kıyamet gunu, her ummetin icinden bir şĂ‚hid cıkardığımız, Seni de bunların aleyhine şĂ‚hit tuttuğumuz zaman bakalım hĂ‚lleri nasıl olacak?!" (en-NisĂ‚, 41) Ă‚yetine gelince:

"-Şimdilik yeter!" buyurdu.

Başımı kaldırıp baktım, iki gozu, iki ceşme ağlıyordu." (BuhĂ‚rî, Tefsir, 4/9; Muslim, MusĂ‚firîn, 247; Ebû DĂ‚vud, İlim, 13; Tirmîzî, Tefsir, 5)