Dr. Ali Budak'ın kitaplaştırılan ilmi calışması “''İsim ve Sıfatları ile Efendimiz '' araştırmasında, Hz Muhammed'in; Kuran'ı Kerim'de gecen isim ve sıfatları, Hadislerde ve İslami eserlerde gecen adları ve sıfatları, Gecmiş Kutsal Kitaplarda yer alan isimleri ve ummetinin ona verdiği isimler zikrediliyor ve onun butun ve isim ve sıfatları konusunda değerlendirmeler yapılıyor.



TÎB, MÂZMÂZ

MĂ‚zmĂ‚z ismi İbranicedir. İslĂ‚m'a giren bazı Yahudi Ă‚limlerinden nakledilmiştir ki, manası 'tîb tîb' yani 'cok guzel kokulu' demektir. Resûlullah Efendimiz Hazretlerinin guzel kokulu olduğu ve butun temizlerin en yucesi olduğu şuphesizdir. Buna, mubarek terinin cok guzel kokulu olması yeterli bir delildir. İnsanlar, O'nun misk-u ammer terini koku olarak surunmek icin alırlardı. Evet, butun kĂ‚inat, O'nunla yucelir, butun kalpler O'nunla gıdalanır ve hoş olurdu.

KUSEM, KASÛM

Bu isimlerin manası Kadı İyĂ‚z'ın belirttiğine gore, "butun hayırları kendinde toplayan" demektir. Bunun yanı sıra insanları hayırda toplamasından, verip ihsan etmesinden dolayı da bu sıfatı aldığı belirtilmiştir. Efendimiz şoyle buyurmaktadır ki: "Bana melek gelerek şoyle dedi: "Sen bir kusemsin." (Yani toplayıcı). Bu isim, Efendimiz'in Arapcadaki el-CĂ‚mi' ismine tekabul etmektedir. "Butun hayırları kendinde toplayıcı" manasına gelen bu sıfat, fazilet ve guzel ahlĂ‚kı tamamlamak uzere gonderilmiş olan Efendimiz'in en cĂ‚mi' sıfatlarından birisidir.

HİMTÂYÂ, HİMYÂTÂ

HimyĂ‚tĂ‚ veya HimtĂ‚yĂ‚, Haremi koruyan, himaye eden manasına gelmektedir. İbn-i Esir el-Herevî der ki: "KĂ‚'b'ın (radıyallĂ‚hu anh) rivayet ettiği bir hadiste şu kayıtlar gecmektedir: "SemĂ‚vî kitaplarda Resûlullah Haz-retlerinin şerefli isimleri Muhammed, Ahmed ve HimyĂ‚tĂ‚'dır." Ebu Amr da şoyle der: "İslĂ‚m'a giren Yahudi Ă‚limlerinin ba-zısından bu ismin manasını sordum. Dediler ki: Manası, "Haremi haramdan korur ve helĂ‚le izin verir", demektir."

AHYED, UHÎD

Bu ismin meşhur okunuşu Ahyed, fakat bazı eski Şifa nushalarında okunuşu Uhîd şeklindedir. İmam-ı Nevevi Tehzibu'1-EsmĂ‚ adlı kitabında İbn-i Abbas (radıyallĂ‚hu anh) Hazretlerinden Resûlullah Efendimiz'in şoyle buyurduğunu rivayet etmiştir: "Benim adım Kur'Ă‚n'da Muhammed'dir. İncil'de Ahmed, Tevrat'ta da Ahyed'dir. Ben Ahyed ismiyle şunun icin isimlendirildim ki, cehennem ateşini ummetimden başka tarafa, (bolgeye, yone) ceviririm." HĂ‚sılı bu isim, Efendimiz'in, dunyada hidayetiyle, Ă‚hirette de şefaatiyle ummetini cehennem ateşin den koruyacağını anlatan bir isimdir.

MUNHAMİNNÂ, MAWHAMANA

Bu isim, MenhamennĂ‚ şeklinde de okunmuştur. Bu ismin Suryanîce'de mĂ‚nası "Muhammed" demektir. Hz. Peygamber (aleyhisselĂ‚m) bir hadisinde: "Benim adım yerde Muhammed, goklerde ise Ahmed'dir" buyurur. Bu iki isim de cok ovulen mĂ‚nas ında olup mĂ‚naları birbirine yakındır. Yuhanna İncili 14,16 cumlesinde gecen, "Parakletos" sozunu Hıristiyanlar "teselli edici" diye cevirirler. (Oysa bu manalara gelmez.) Bu kelime, Hz. IsĂ‚'nın yaşadığı cevrenin dili olan Aramice'de Mawhamana'nın tam Yunanca karşılığı olan Periklitos (cok ovulen) isminin bozulmuş şeklidir. (Hz. IsĂ‚ zamanında Yahudiler İbranîce değil, Aramîce konuşurlardı). Periklitos ile Parakletos fonetik olarak birbirine yakın olduğundan bazı cevirmenlerin veya sonraki donemlerdeki kĂ‚tiplerin bu iki kelimeyi birbirine karıştırdıkları anlaşılıyor. Muslumanlar burada, Hz. Muhammed'in (aleyhisselĂ‚m) mujdelendiğini gorurler. 8. asır tarihcilerinden İbn İshak mezkûr İncil cumlesini naklederken "Biriklitus" diye yazmış ve bunun Rumcada "Muhammed" mĂ‚nasına geldiğini soylemiştir. Kim bilir, muhtemelen onun devrindeki İncillerde Parakletos yerine Periklitos yazılı idi.

MUHÎMU'S SUNNE, KAYYİM

Efendimiz'in bu ismi, "Sunneti ikame eden, ayakta tutan, sunneti yaş atan" manalarına gelir. KĂ‚dî İyaz'ın ŞifĂ‚ adlı eserinde zikredilen bu isim ile ilgili Hazret-i DĂ‚vûd aleyhisselĂ‚m'ın şoyle dua ettiği bildirilir: "Allahım, fetret zamanında sunneti ikame eden (ayakta tutan) Muhammed' i (aleyhisselĂ‚m) bize gonder." Boylece bu şerefli isim Hazret-i DĂ‚vûd'un duasından alınmıştır.

MUTEVEKKİL

Efendimiz'in "tevekkul eden" manasına gelen ismidir. Bu ismin Tevrat'ta gectiği de belirtilir: Abdullah b. Amr naklediyor: Nebi'nin (sallallĂ‚hu aleyhi ve sellem) Tevrat'taki sıfatını şoyle okudum: "Muhammed Allah Resûlu'dur. Kulum ve elcimdir. Ben O'nu mutevekkil diye adlandırdım. Ne anlayışsızdır ne de katı kalpli. Sokaklarda bağırıp cağıran biri değildir. Kotuluğe kotulukle karşılık vermez. Af edip bağışlar. Eğri sapık milletleri kendisi ile doğrultmadıkca O'nun canını almayacağını, tĂ‚ ki onlar "LĂ‚ ilahe illallah" deyinceye kadar." Bu isme en lĂ‚yık olan Efendimiz'dir. Cunku dini insanlar arasında yerleştirmek icin hic kimsenin yapamayacağı şekilde Allah'a tevekkul edebilen ancak o olmuştur.

EL UMMÎ

El-Ummî, "okuyup yazma bilmeyen" manasına gelir. Ummî, aynı zamanda Mekke'nin diğer bir adı olan Ummu'l-KurĂ‚'ya (şehirlerin anasına) nisbet edilen, yani Mekke'ye mensûp olan, Mekkeli anlamına da gelir. Kur'Ă‚n-ı Kerîm'de şoyle buyrulmaktadır: "İşte boylece sana da emrimizden bir rûh vahyettik. Halbuki sen daha once kitap nedir, iman nedir bilmezdin. LĂ‚kin Biz onu, kullarımızdan dilediklerimize doğru yolu gosteren bir nûr kıldık. Sen gercekten insanlara doğru yolu gosterirsin." (Şura, 42/52) Efendimiz'in bu ismi en-Nebiyyu'l-Umiyyi'l-Arabî olarak semĂ‚vî kitaplarda da gecmektedir. Burada belirtmek gerekir ki Allah adeta kendi eliyle yazdığı kitabı Efendimiz'e okutturmaktadır. Bu manada Allah Resûlu'nun hicbir kimsenin yazdığı kitabı okumaya ihtiyacı olmadığını, bunun da bir mucize olduğunu belirtmek gerekir.