Cevşeni Kebir Duası Kac Defe Okunmalıdır?


Cevşeni Kebiri okumak icin belli bir sayıda okumak şart değildir. Kişi istediği zaman istediği kadar okuyabilir. Arapca bilmeyenler latincesinden, yada Turkcesinden okuyabilir.

Cevşen Nasıl Okunmalıdır:

Cevşenin bu ozellikleri ve okunmasındaki faziletlerinin tamamı İsm-i Azamın mazharı olan ve her ismin azami mertebesine mazhar bulunan peygamberimize (sav) hastır. Sonra imanın kuvvetine gore ve Allah katındaki derecesine gore diğer muminler onun hasiyetlerinden istifade ederler. Yoksa Mecmuatul-Ahzabda Cebrailin (as) peygamberimize (asv) anlattığı hasiyetler bizim icin mubalağa gorunebilir. Esasen dua bir ibadettir ve bunun faydası ve neticesi ahirettedir. Dunyevi bir amac ve beklenti icinde olmak duanın makbuliyetinin şartı olan ihlĂ‚sı kırdığı icin dua makbul olmaz ve okuyan da onun hasiyetlerinden istifade edemez. (Lemalar, 2005, s.321-322)

Bununla beraber ahrete ait faydalar ve hasiyetler bu dunyanın fani olan nimetleri ile olcuye gelmez. Zira butun dunya bir insana verilse fani olduğu icin ahretin baki olan bir ağacına mukabil gelemez. Baki fani ile kıyas edilemez. Bu bakımdan cevşen icin ifade edilen hasiyetler ve faydalar ahrete baktığı icin mubalağa değil, hakikatin ta kendisidir. (Emirdağ LĂ‚hikası, s. 280-282)

Ozetleyecek olursak:

1. “Allah'a guzel isimleri ile dua edin (Araf, 7:180) ayetinin gereği olarak hangi isimlerle nasıl dua edilmesi lazım geldiği sualine peygamberimiz (sav) Cevşende Allahın bin bir ismi ve tesbih ve tehlil ile cehennemden Allah'a sığınarak gostermiş ve cevap vermiştir.

2. “Allah yerin ve goklerin nurudur (Nur, 24:35) ayetinde ifade edilen Allah'ın “yeri ve gokleri aydınlatan nur olması Cevşenin bin bir ismi ile ve butun varlığı nasıl anlamlandırıp Allah'ın isim ve sıfatlarına nasıl ayine olduğu Cevşen ile gosterilmiştir. Her şeyin nasıl tevhide ayine olduğu, tabiat ve tesadufu, şirk ve kufru nasıl mahvettiği yine Cevşen ile gosterilmiştir.

3. Marifetullahta Cevşenin bir misli ve benzeri yoktur. (Mektubat, 2004, s. 367; Şualar, 2005, s. 208) “Mecmuatul-Ahzab isimli buyuk zatların dualarının toplandığı mecmuaya bakan bunu acıkca gorur. Hz. Peygamber (sav) gibi ummi bir zattan boyle bir duanın gelmiş olması elbette ilĂ‚hi kaynaklı olduğu ve “ilham-ı peygamber olduğu acıkca gorulecektir.

4. Bediuzzaman “Cevşen-i Kebiri yeniden keşfetmiş ve ehl-i Beytin imamlarından gelen bu rivayeti alarak ummete yeniden kazandırmıştır. “Goklerin ve yerin yaratılmasında, gecenin ve gunduzun değişmesinde, insanlara faydalı şeylerle denizde akıp giden gemilerde, Allah¬ın gokten su indirip onunla yeryuzunu olumunden sonra diriltmesinde, her turlu canlı¬yı yeryuzune yaymasında, ruzgĂ‚rları sevk etmesinde ve gokle yer arasında Allahın emrine boyun eğmiş bulutlar¬da, aklını kullanan bir topluluk icin nice deliller vardır (Bakara, 3:164) ayetinin tefsirini “Cevşenul-Kebir ile yapmıştır.

5. Cevşenul-Kebirin 57. Fırkasını alarak Hz. Alinin (ra) bu fırkanın acıklaması ve izahlı bir munacatını da esas alarak meşhur “Munacat Risalesini telif etmiştir. Yani “Munacat Risalesi Cevşenin 57. Fırkasının bir nevi tefsiridir.

6. Cevşenin kĂ‚mil fazileti peygamberimize (sav) hastır. Her okuyan da derecesine gore faziletinden istifade eder. Elbette ism-i azama ve her ismin azami mertebesine mazhar olan peygamberimizin (sav) Cevşenden istifadesi ile henuz bir isme dahi mazhariyet noktasında eksik olan birinin istifadesi elbette bir olmayacaktır.

7. Ubudiyet emr-i ilĂ‚hiye ve rızay-ı ilĂ‚hiye bakar. Ubudiyetin dĂ‚îsi emr-i ilĂ‚hî ve neticesi rızay-ı haktır. SemerĂ‚tı ve fevĂ‚idi uhreviyedir. Fakat ille-i gaiye olmamak, hem kasten istenilmemek şartıyla, dunyaya ait faydalar ve kendi kendine terettup eden ve istenilmeyerek verilen semereler, ubudiyete munĂ‚fi olmaz. Belki zayıflar icin muşevvik ve mureccih hukmune gecerler. Eğer o dunyaya ait faydalar ve menfaatler o ubudiyete, o virde veya o zikre illet veya illetin bir cuz'u olsa, o ubudiyeti kısmen iptal eder. Belki o hĂ‚siyetli virdi akîm bırakır, netice vermez. İşte bu sırrı anlamayanlar, meselĂ‚ yuz hĂ‚siyeti ve faydası bulunan EvrĂ‚d-ı Kudsiye-i Şah-ı Nakşibendîyi veya bin hĂ‚siyeti bulunan Cevşenu'l-Kebîr'i, o faydaların bazılarını maksud-u bizzat niyet ederek okuyorlar. O faydaları goremiyorlar ve goremeyecekler ve gormeye de hakları yoktur. Cunku o faydalar, o evradların illeti olamaz ve ondan, onlar kasten ve bizzat istenilmeyecek. Cunku onlar fazlî bir surette, o hĂ‚lis virde talepsiz terettup eder. Onları niyet etse, ihlĂ‚sı bir derece bozulur. Belki ubudiyetten cıkar ve kıymetten duşer. Yalnız bu kadar var ki, boyle hĂ‚siyetli evrĂ‚dı okumak icin, zayıf insanlar bir muşevvik ve mureccihe muhtactırlar. O faydaları duşunup, şevke gelip, o evrĂ‚dı sırf rıza-yı İlĂ‚hî icin, Ă‚hiret icin okusa zarar vermez. Hem de makbuldur. Bu hikmet anlaşılmadığından, coklar, aktabdan ve “Selef-i Salihînden mervî olan faydaları gormediklerinden şupheye duşer, hattĂ‚ inkĂ‚r da eder. (Lemalar, 321-322)

8. Cevşeni okumanın ibadetin en onemlisi olan “Dua “Tesbih “Tehlil ve “Korunma bakımından 1001 ismi icine alan en mukemmel bir munacat olduğunda şuphe yoktur. İstenen neticeyi elde etmek icin okumak, uzerinde taşımak ve mana ve muhtevasına gore inanmak ve yaşamak gerekir. Ruhen, kalben ve aklen samimi bir şekilde inanarak okumak gerekir. Ancak o zaman onun feyzinden ve faziletinden istifade edebilir.