Sunnet kelimesi genel olarak, senne fiilinden cıkıyor; Arapcada bir yol tutturmak, bir adeti devam ettirmek mĂ‚nĂ‚sına geliyor. Onun icin SAS Efendimiz buyurmuşlar ki:

(Ve men senne fil-islĂ‚mi sunneten haseneten feumile bihĂ‚ ba'dehû, kutibe lehû mislu ecri men amile bihĂ‚, velĂ‚ yenkusu min ucûrihim şey'un) "Kim muslumanlıkta guzel bir yol tutturur, guzel bir adet ortaya cıkartır ve bu guzel yol kendisinden sonra surdurulurse, o yolda gidenlerin sevabından bir şey eksilmeksizin bir misli de o adeti ortaya cıkarana yazılır."

Aksi de var: (Ve men senne fil-islĂ‚mi sunneten seyyieten feumile bihĂ‚ ba'dehû, kutibe aleyhi misli vizri men amile bihĂ‚, velĂ‚ yenkusu min evzĂ‚rihim şey'un) "Kim kotu bir cığır acar, kotu bir yol tutturur, o cığırdan da ondan sonra başkaları yururse; o yuruyenlerin gunahından bir şey eksilmeksizin bir misli de bu ilk acana yuklenir." diye de bildirilmiş.

Genel mĂ‚nĂ‚sı bu...

Tabii, ozel bir kac mĂ‚nĂ‚sı daha var. Başta gelen anlamı, Peygamber SAS Efendimiz'in bize dinimizde ornek olan sozleri, fiileri ve hattĂ‚ takrîri... YĂ‚ni karşısında bir şey yapıldığı zaman, eğer men etmemişse, mudahale edip durdurmamışsa, duzeltmemişse, yanlışlığını vurgulamamışsa; demek ki bir yanlışlık yok, yapılabilir. Sukûtu da hi bir mĂ‚nĂ‚ ifade ediyor Peygamber SAS Efendimiz'in. O da bizim icin bir kaynak, bir delil, hukmun cıkartılması icin sebep oluyor.

Sozleri doğrudan doğruya anlaşılır bir kaynak; soz soylememiş olsa, bazı hareketleri yapmış olsa, o yapmış olduğu hareketler de bizim icin ornek; "Efendimiz oturura su icti, Efendimiz haccı îfa ederken falanca yerde şoyle davrandı..." diye, davranışları dahi bi işin icine giriyor. Burada sunnetin onemi denildiği zaman kasdedilen bu... Peygamber Efendimizin bize ornek olan, bizim kendisinden istifade edeceğimiz ve kendisine uymamız gereken sozleri, hareketleri, sukûtu, takrîri...

Tabii, bir de fıkıhta sunnet kelimesi var. Ef'Ă‚l-i mukellefîn, kulların fiillerinin sevap ve gunah bakımından değerlerini ifade eden terminoloji sırasında farz var, ondan sonra vĂ‚cib var, sunnet var, mustehab var... Onlardan birisi olarak şu sunnettir demek, Peygamber SAS'in yaptığı bir şeydir ama, farz gibi değildir; farzdan daha sonra, ikinci, ucuncu sırada gelen fiil mĂ‚nĂ‚sına...

Tabii bunun dışında sosyal hayatımızda başka anlamları var. Turkiye'de sunnet olmak denilince, cocukların bir tatlı hatırası hatıra gelebiliyor. O da SAS Efendimiz'in o tıbbî operasyonu cocuklar uzerinde tavsiye etmesinden ve hadis-i şerifinde, "On şey fıtrattandır, bunları yapmak lĂ‚zımdır." diye işaret buyurmasından... Bu on şeyin icinde, işte koltuk altı kıllarının izale edilmesi, tırnakların kesilmesi vs. arasında bir de bir de sunnet edilmek... Ona Arapcada sunnet demiyorlar, hıtĂ‚n diyorlar. Turkcede sunnet diye yerleştirilmiş. Cunku buyuklerimiz bir takım fiileri sevdirmek istemişler, yapılışındaki niyetin ne olduğunu one cıkarmak istemişler, o isimle isimlendirmişler.


ALıntıdır.