Medine-i Munevvere'den Muhabbet esintisi Ağlayan Hurma Kutuğu Hazreti MevlĂ‚nĂ‚ kuddise sirruh anlatıyor: Hurma kutuğu, RasulullĂ‚h-sallallahu aleyhi vesellem-'den yakıcı ve kavurucu aşkının bir tezĂ‚huru olarak şu tabelde bulundu: "YĂ‚ RasûlallĂ‚h! tek arzum, sende fĂ‚ni olmak, bunun icin de beni gomup yok etmen, beni bu fani vucudumdan kurtarmandır. Cunku bir ağac ne kadar taze ve guzel olursa olsun gıdĂ‚sını guneşten ve sudan alır. Halbuki benim hayatım, senin nûrĂ‚niyetinin nûruyla beslendi. Sana destek olmanın, senin hararetinle ısınmanın, sende yanıp kavrulmanın lezzetini tattı. Ben artık bu hoş ve tatlı hazdan ayrılamam. Peygamberlerin, mûcize sûreti ile ortaya koydukları hĂ‚rikalar, insandaki gafletin izĂ‚lesi istikĂ‚metinde bir şok te'siri husûle getirmek icindir. TĂ‚ ki, insanoğlu hicden daha hic olduğunu anlasın ve tam bir teslimiyetle Rabbine kul olsun. İnsanoğlunun gafletini yırtıp izĂ‚le edecek bu harikulĂ‚de hĂ‚diseler, gafillerin idraklerini acze mahkum etmek ve Ehl-i İmĂ‚nında yakinini arttırmak icindir. Cansızlar, bitkiler ve hayvanların Rablerine tesbihleri, Hazreti Peygamber-sallallahu aleyhi vessellem-'i tanımaları ve O'na muhabbetle meyletmeleri gibi tecelliler, bu cumledendir. Bu mucizeler, Ă‚şikĂ‚rĂ‚ne bir surette gozler ve gonuller onunde defalarca sergilenmiştir. Bunların en meşhurlarından biri de, bir hurma kutuğunun meşhur olan feryad u figĂ‚nıdır. MĂ‚lumdur ki, Hazret-i Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-, ashabına vaaz ederken mescid direklerinden bir hurma kutuğune dayanır, oyle sohbet ederlerdi. Bu hurma kutuğu de, kendisine Hazret-i Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'in yaslandığını duyar, bu mazhariyetle mes'ud olurdu. Gun geldi, mescidde sohbet dinleyen ashab o kadar coğaldı ki, sahabilerin muhim bir kısmı, kalabalıktan Rasullullah - sallallahu aleyhi ve sellem-'in mubarek yuzunu goremez oldular ve:"-YĂ‚ Rasullullah! Bizler, mescid hayli kalabalık olduğundan mubĂ‚rek yuzunuzu goremiyoruz!" diye haklı olarak şikayette bulundular. Hazret-i Peygamber-sallallahu aleyhi ve sellem-'den mescide bir minber yapılmasını ve O'nun bu minbere cıkarak hutbesini irĂ‚d etmesini tabep ettiler. Bunun uzerine mescide bir minber yapıldı. Nur-i Nubuvvet, varlık nuru, artık bu minbere cıkarak sohbet edecekti. Fakat Rasullullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'in ilk minbere cıkışında beklenmeyen mucizevi bir hĂ‚dise oldu. O alemlerin efendisi'nin daha evvel hutbe okurken kendisine yaslandığı hurma direği; Duyan, duşunen, hicran ve hasret icinde kavrulan bir insan gibi feryad u figan ile ah edip ağlamaya başladı. Bu , derin ve yanık bir ney sadası gibi oyle icten bir seslenişki ki, o sohbet meclisinde bulunan, genc ve yaşlı butun mu'minler bu feryadı duydular. Feryad bir sadĂ‚ olmaktan da cıkarak, Ă‚deta bir muzdarip lisĂ‚n hĂ‚line geldi. Butun AshĂ‚b, kuru bir hurma ağacının bu kadar yanık bir sesle icindeki hasret ve ızdırĂ‚bını ifade etmesi karşısında hayret ve dehşet icinde kaldı. Hazret-i MevlĂ‚nĂ‚ -kuddise sirruh-, beyitlerinde bu hĂ‚diseyi şoyle hulĂ‚sa eder. Hazre-i Peygamber-sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem- , minberden indi ve mubĂ‚rek elleriyle hurma kutuğunu okşayarak: "Ey hurma kutuğu! Ne istiyorsun? Bu feryĂ‚dın niye? Nedir bu hĂ‚lin?" diye derin bir anlayışla sordu. Hurma kutuğu, kendi hĂ‚l lisĂ‚nı ile konuşmaya başladı. Sıcak gozyaşları icinde dedi ki: "YĂ‚ Rasullullah! senin hicrĂ‚nın beni yaktıkca yaktı. İcime tarifsiz bir gam, keder ve hasret doldurdu. Daha evvel,hutbe vakitlerin de senin dayandığın o talihli ve mes'ud direk bendim. Şimdi ise beni terkettin; bir minbere yukseldin. Şimdi senin mesnedin o minberdir. Fakat Ey AllĂ‚h'ın Rasulu ve lutfen ve merhameten bana hak ver, dunyada hangi varlık senin bu hicrĂ‚nına tahammul eder. Rasullullah-sallallahu aleyhi ve sellem-, hurmanın bu deruni muhabbet feryadı karşısında onu teselli sadedinde dede ki: "Ey hurma kutuğu! mademki feryadın boyle bir ayrılık acısındandı, dile benden, ne dilersen!" İstermisin Allah'a yalvarayımda; seni doğunun batının butun insanlarına meyve yetiştiren yemyesil dipdiri bir ağac yapsın? Yahut seni bir cennet fidanı, cennete bir selvi fidanı yapsın ki, sonsuzluğa kadar en guzel, en taze vucutlar gibi genc ve dilber kalasın!.." Bu iltifata mazhar olan hurma kutuğu Rasullullah -sallallahu aleyhi ve sellem-'den, yakıcı ve kavurucu aşkının bir tezahuru olarak şu talep te bulundu. "YĂ‚ Rasullullah! İkisini de istemem Tek arzum, sende fani olmak, bunun icinde beni gomup yok etmen, beni bu fani vucudumdan kurtarmandır. Cunku bir ağac ne kadar taze ve guzel olursa olsun, gıdasını guneşten ve sudan alır. Halbuki benim hayatım senin nuraniyetinin nuruyla beslendi. Sana destek olmanın, senin hararetinle ısınmasının sende yanıp kavrulmanın lezzetini tattı. Ben artık bu hoş ve tatlı hazdan ayrılamam. DĂ‚imĂ‚ bĂ‚ki olanı isterim. Beni oylesine gom ve yok etki, sende senin biricik nurun icinde dirilip ebedi olayım.!" Allah Rasulu -sallallahu aleyhi ve sellem- o hurma kutuğunu toprağa gomdurdu. Ta ki, kıyamet gununde insan gibi dirilsin.! YĂ‚ Rabbi! O senin hĂ‚bibinin muhabbetinden ağlayan hurma kutuğunun halinden bizlere de bir muhabbet hissesi nasip eyle.
__________________