20 yıla yaklaşan evliliklerinde birbirlerinin huylarını artık iyice ezberlediklerini sanıyorlardı. Bey, eşi ile fazla konuşmayan, iş yerindeki sıkıntılarını eve getiren biri değildi. Akşamları oturur sohbet ederlerdi. Birbirlerini anlamaya ve iletişimde bir sıkıntı varsa gidermeye calışırlardı.

Akşamları sıklıkla aile dostu bir komşunun evinde oluyorlardı. Yatsı namazını evde cemaatle kılmaları gerekiyordu, cunku cami gidilemeyecek kadar uzaktı. Hep boyle yaparlardı. Namazdan sonra kendi seccadesini kendi katlamak istiyordu ama ev sahibi dostu nedense hep elinden alıyordu. Birlikte bircok namazlar kılmışlardı. Bunların yalnızca bir ya da ikisinde ev sahibi kendi seccadesini kendisinin katlamasına imkan vermişti. Diğerlerinde hep elinden adeta zorla alarak kendisi katlamıştı. Bir akşam yine birlikte namaz kılmışlardı. Namazdan sonra ev sahibi dostuna seccadeyi katlamayı sana bırakıyorum, dilediğin gibi katla dedi. Ev sahibi de bu işi bana bıraktığın icin teşekkur ederim dedi. Dikkat etti, once dikey sonra parelel katlıyordu. Secde yeri ile ayaklar birbirinin ustune gelmemiş oluyordu. Duşundu kendisi hep once parelel sonra dikey katlardı. Secde yerleri ile ayakların konulduğu yerin birbirinin ustune gelmemesine hic dikkat etmezdi. Ev sahibi dostunun, bundan dolayı katlama işini ona bırakmak istemediğini anladı.

Eve donduklerinde hemen eşine konuyu actı, seccade nasıl katlanmalı diye sordu. Once dik, sonra parelel katlanmalı cevabını aldı. Bunun uzerine hanımına cıkıştı: Sen bana bu konuyu nicin daha once detaylı anlatmadın? İnan anlattım, dedi eşi, ardından ilave etti: Sen anlamak istemedin. Bunun ehemmiyeti yok diye duşundun. Ben de ustune gitmedim. Bunu ben sana en az sekiz on sene once soylemişimdir. Hatırlıyorum dedi Bey, sen soylemiştin ama ben pek uzerinde durmamıştım, camilerde nasıl olsa ayak yerleri ile secde yerleri birbirine karışıyor zaten. Coraplarımızı sık değiştirirsek, problem olmaz diye duşunmuştum. Ama şunu anladım ki bir konuda sadece kendimin ne duşunduğunu değil, başkalarının da ne duşunduğunu dikkate almalıyım. Başkalarında rahatsızlık uyandırıcı bir davranışı hic yapmamalıyım. Teşekkur ederim, seccadenin nasıl katlanması gerektiğini şu an kesinlikle oğrenmiş bulunuyorum. Hayatta bazı şeyleri uzun yıllar gectikten sonra oğreniyoruz. Onemli olan gec de olsa oğrenmemiz.

Bir başka akşam, komşusu olan dostu ziyarete geldi, yine birlikte namaz kıldılar. Bu sefer kendi seccadesini kimseye bırakmadı. Once dikey, sonra parelel katladı ve “artık seccade katlamayı oğrendim cok mutluyum” dedi. Komşusu, şaşkın bakışlarla bir yandan ne olduğunu anlamaya calıştı, bir yandan da incittim mi yoksa diye uzuntusunu dile getirdi, ozur diledi. Hayır, dedi Bey, sen incitecek bir şey yapmadın, bunu eşim bana seneler once oğretmişti, senin bu şekilde katlıyor olman benim bu konuyu oğrenme surecinde son noktayı koymamı sağladı, bir konuyu oğrenmek bazen uzun yılları alabiliyor, teşekkur ederim. Guluştuler ve hep birlikte neşeli bir akşam sofrasına oturdular.

Ertesi akşam eşi ile birlikte oturdular, evlilik hayatlarının bir muhasebesini yaptılar. Zaman icinde yeni şeyler oğreniyorlardı. Oğrenilecek şeylerin kucuğu buyuğu yoktu, seccadeyi katlamayı oğrenmek bile cok onemliydi. Birbirlerinde gordukleri her şeyi daha cok paylaşmaya ve Cenab-ı Hakkın verdiği omur nimetini onun rızası yolunda hep iyi kullanmaya karar verdiler.

__________________