Şeytanın Uzuntusu
EvliyĂ‚nın buyuklerinden birisi, hac zamĂ‚nında insan kılığına girmiş olan İblis'i Arafat'ta gordu. Zayıflamış ve benzi solmuş, gozu yaşlı ve kamburu cıkmış olarak perişan bir haldeydi.EvliyĂ‚ olan zĂ‚t, İblis'i tanıyıp ona dedi ki:
-Nicin gozun yaşlıdır? kim ağlattı seni?
-TicĂ‚ret yapmak fikri olmadan, sırf Allah rızĂ‚sı icin hac yapmağa gelenlerin, arzularının Allahu teĂ‚lĂ‚ tarafından kabul edilmesinden korktum. Onun icin ağlıyorum.
-Peki seni zayıflatan nedir?
-Hacıları getiren atların inlemeden, kişneyerek gelmelerine uzuldum. Halbuki benim yoluma gidenleri boyle goturselerdi, sevincim cok artardı.
-PekÂlÂ,benzini solduran nedir?
-Muslumanların ibĂ‚detlerine devam etmeleri ve birbirleriyle yardışmalarıdır. ŞĂ‚yet isyĂ‚nda yardımlaşsalardı, sevincim ziyĂ‚deleşirdi.
-Seni cokertip, belini buken nedir?
-Kulların, (YĂ‚ Rabbi! senden son nefeste imĂ‚n-ı kĂ‚mil ile olmemi istiyorum) diye yalvarmasıdır. Halbuki ben onları, kendi işlerini ve ibĂ‚detlerini beğendirip, imĂ‚nsız gitmeleri icin calışmaktayım. Allaha boyle yalvaranların, benim bu iş icin calıştığımı anlamalarından korkuyorum.
-----------------------------------------------------------------------
Kabul Olan Hac
Abdullah bin MubĂ‚rek (736-796), bir sene hacca gitmişti. Hacdan sonra ruyada, meleklerin gokten indiklerini gordu.Meleklerden biri, diğerine sordu:
-Bu sene kac kişi hacca geldi?
-Altıyuzbin kişi.
-Kac kişinin haccı kabul edildi?
-Hicbirinin haccı kabul edilmedi. Abdullah bin MubĂ‚rek hazretleri bu cevabı işitince cok sıkıldı. Cok uzuldu.
-Cok zor iş. Altıyuzbin kul, ihtiyac ve yalvarma ile dunyanın her tarafından hacca geldiler. Coller ve diğer zor şartlarda buyuk sıkıntılara katlandılar. Butun yaptıkları boşa gitti. Hic birinin haccı kabul edilmedi, dedim. Sonra melek:
-Şam'da Ali bin Muvaffak adında birisi vardır. O hacca gelmedi. Ama, haccı kabul edildi, Altıyuzbin hacıyı o'na bağışladılar. Hepsinin haccı kabul edildi, dedi. Uyanınca, arkadaşlarımdan ayrıldım. Şam kafilesine katıldım. Şam'a gittim. Ali bin Muvaffak'ın evini araştırıp, buldum. Kapıyı caldım. Bir kimse kapıya cıktı. Adını sordum.
-Ali bin Muvaffak, ya sizinki?
-Abdullah bin MubĂ‚rek, cevabını vermemle, feryat edip, kendinden gecti. Kendine gelince, gorduğum ruyĂ‚yı kendisine anlattım.
-Haccının kabûl edildiğini ve kendi haccı ike beraber altıyuzbin kişinin haclarının da kabûl edildiğini haber vererek, bana nasıl bir hayırlı amel işlediğini anlat, dedim.
-Ben ayakkabı tamircisiydim. Otuz seneden beri hacca gitmek arzusundaydım. Bu işimden otuz senedir, ucyuz dirhem (1440 gr) gumuş biriktirdim.Bu sene hacca gidecektim.Hanımım hamileydi.Komşunun evinden yemek kokusu burnuna geldi. Hanımım komşudan yemek istememi soyledi. Komşuya gidip, hanımımın arzusunu soyledim Komşum ağlayarak:''Ey Ali bin Muvaffak, bizim bu yemeğimiz size helĂ‚l değildir. Cunku uc gundur, cocuklarım bir şey yememişlerdir. Butun Şam şehrinde hicbir iş bulamadım. Kimse bana iş vermedi. Olu bir hayvan gordum. Ondan cocuklara yemek pişiriyorum. Size helĂ‚l olmaz'' dedi. Bunu duyunca, icime bir acı duştu. ''Nicin KĂ‚'be'ye gideyim. Benim haccım buradadır'' dedim. Hac azığım ucyuz dirhemi komşuma verdim. ''Bunu al ve coluk cocuğuna nafaka yap. Benim haccım da bu olsun'' dedim. Abdullah bin MubĂ‚rek:
-Allahu teĂ‚lĂ‚ doğru ru'yĂ‚ gosterdi, dedi.
------------------------------------------------------------------------
Arkadaşını Al Beraberce Cennete Gidin
Hz. Enes (r.a.) anlatıyor:
'Resûlullah (s.a.v.) ile beraber bulunuyorduk. Bir ara azı dişleri gorulecek şekilde gulumsedi. Sebebini sorduğumuzda şoyle buyurdular:
'Ummetimden iki kişi AllĂ‚h'ın huzuruna gelirler. Birisi,
-YĂ‚ Rab, benim bunda hakkım var; hakkımı bundan al, bana ver, der. Allah TeĂ‚lĂ‚ da otekine,
-Hakkını ver, buyurur. Adam,
-YĂ‚ Rab, bende sevap nĂ‚mına bir şey kalmadı, der. CenĂ‚b-ı Hakk,
-Baksana, bu adamın sevabı kalmadı, ne dersin? buyurur. Adamcağız,
- O halde benim gunahlarımdan alsın, der. Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz bunu anlatırken gozleri yaşardı ve, 'O gun buyuk bir gundur. İnsan; gunĂ‚hının alınmasını ister' dedi. Bunun uzerine Allah TeĂ‚lĂ‚ hak sahibine,
-Başını kaldır ve cennete bak, buyurur. Adamcağız,
- YĂ‚ Rab, inci ile işlenmiş, gumuşten apartmanlar ve altından koşkler goruyorum. Bunlar hangi peygamber, hangi sıddîk veya hangi şehitler icindir? der. Allah TeĂ‚lĂ‚,
-Bunlar, bana ucretini verenler icindir, buyurur. Adamcağız,
-Bunların hakkını kim odeyebilir? der. Hz. Allah,
-Sen istersen bunlara sahip olabilirsin, buyurur. Adam,
-Nasıl olur, yĂ‚ Rab? deyince, CenĂ‚b-ı Hakk,
-Hakkını bu adama bağışlamakla, buyurur. Adam,
-O halde ben bunu affettim, der. Allahu zû'l-CelĂ‚l hazretleri de,
-Arkadaşını al, beraberce cennete girin, buyurur.
Sonra Resûlullah (s.a.v.) Efendimiz,
'Allah'tan korkun, Allah'tan korkun ve siz de kendi aranızı duzeltin. Bakınız, bizzat Hazret-i Allah mu'minlerin arasını buluyor' buyurmuşlardır.
------------------------------------------------------------------------
Annenin Hizmete İhtiyacı Var
Ebû'l-Haseni'l-HarkĂ‚nî (k.s)hazretleri şoyle anlatır:
'İki kardeş vardı. Bu iki kardeşin hizmete muhtac bir anneleri vardı. Her gece kardeşlerden biri annenin hizmeti ile meşgul olur, diğeri Allah TeĂ‚lĂ‚'ya ibĂ‚det ederdi. Bir akşam, Allah TeĂ‚lĂ‚'ya ibĂ‚det kardeş, yaptığı ibĂ‚detten, duyduğu hazdan dolayı kardeşine:
'Bu gece de anneme sen hizmet et, ben ibÂdet edeyim, dedi.
'Kardeşi kabul etti. İbĂ‚det ederken secdede uyuya kaldı ve o anda bir ruya gordu. Ruyasında bir ses ona:
'Kardeşini affettik, seni de onun hatırı icin bağışladık, deyince genc:
'Ben Allah TeĂ‚lĂ‚'ya ibĂ‚det ediyorum. Kardeşim ise anneme hizmet ediyor. Fakat beni onun yaptığı amel yuzunden bağışlıyorsunuz, dedi. Ses ona:
''Evet, senin yaptığın ibĂ‚detlere bizim hic ihtiyacımız yok. Fakat, kardeşinin annene yaptığı hizmetlere annenin ihtiyacı vardı, karşılığını verdi.
__________________