Bir Cingene Ali vardı, umutsuz bir bicimde padişahın kızı Selma'ya aşık olmuştu... Oyle ya aşık olduğu padişahın kızı , kendisi ise bir Cingene Ali... Olacak şey miydi?!! Ama aşık olmuştu bir kere Ali, aklı fikri padişahın kızı selma'da idi... Kafasını bir oraya vuruyor olmuyor, bir bu yana vuruyor olmuyor... Onu sevenlerden biri " Sen bir de AbdulkÂdir GeylÂnî kuddise sırruhu'nun Halifesi olan Ali Heytî Hazretlerine git be Ali'm " dedi.
Ali umutsuz, bîcare Ali Heyti Rahimehullah'a vardı, meramını anlattı. Ali Heytî Hazretleri: -Ali, ben ne dersem yapmaya razı mısın padişahın kızına ulaşabilmek icin. dedi. Cingene Ali gozlerini dort acarak: - Sen bana padişahın kızı Selma'yı getir; ne dilersen yaparım, uğruna her şeye hazırım. dedi. Ali Heyti Hazretleri Cingene Ali'ye: -Ali ben ne dersem yapacaksan bu iş olur; ama cok onemli şart ne dersem yapacaksın, hem de itirazsız, dedi. Ali'nin ise canına minnet, derhal kabul etti bu şartı. Ali Heyti hazretleri, Cingene Ali'yi bir dağın tepesindeki mağaraya goturdu. Issız bir yerdi orası ve ona:

Şimdi burada şu kayanın ustune otur ve kim gelirse gelsin, ne olursa olsun kesinlikle umursamadan sadece "Allah" kelimesini soyle, dedi. Ali şaşkın: -Allah demekle padişahın kızının ne alakası var. dedi. Ali Heyti Hazretleri kızgın: -Ali soru yok!! sen dediğimi yap kız sana gelecek inşallah. dedi. Cingene Ali soylenene uydu: "Allah Allah Allah" demeye başladı. Haftada bir Ali Heyti hazretleri geliyor ve ona yemek getiriyordu. Cingene Ali, Ali Heyti hazretlerini her gorduğunde: - Hani, nerede? Padişahın kızı ne oldu, niye gelmedi?!! diye soruyor; her defasında "Sabret, soru sorma sadece Allah de" cevabını alıyordu. Ali aşkının tılsımından bir denileni iki etmiyor, kıza kavuşma umidiyle, guvendiği, sozune inandığı Ali Heyti hazretleri ne derse onu yapıyor ve "Allah" diyordu.
Vakit gecti, Ali'nin namı şehre yayılmaya başladı, civardan gecen kervanların haber vermesiyle Cingene Ali, " Memleketin uzağından gelmiş, ıssız bir mağaraya sığınmış bir buyuk Allah dostu, hic durmadan Allah diyen bir veli " olarak şehirde anılmaya başlanıldı. Oyle ki , onun hakkında, nice kerametler soylendi, nice kişiler onun tılsımlı nefesinin kudretinden bahsetmeye başladılar. Bu arada Ali Heyti hazretleri yine adeti uzere Ali'nin yanına haftada bir uğruyor yemek getiriyordu. Cingene Ali Onu her gorduğunde " Hani kız nerede, niye gelmedi hala?" diyordu. Ali Heyti hazretleri ise " Az kaldı, bekle, Allah de" diyordu. Bir gun geldi ki padişahın kızı hastalandı. Memleketin butun tabibleri caresiz kaldılar, hastalık karşısın da.. Dediler ki padişaha: -Efendim memleketimizin buyuklerinden Allah dostu bir Ali Heyti Hazretleri var, bir de ona soralım; bu hastalık karşısında biz nÂcar kaldık.... Padişah, Ali Heyti
Hazretlerini davet etti huzuruna. Meramını anlattı. Ali Heyti Hazretleri: -Padişahım, memleketimizde un salan , bir dağın tepesindeki mağarada surekli Allah diyen bir kulunuz var belki o bir şeyler yapabilir. dedi. Zaten padişah o soylenen kişinin namını coktan duymuştu bile, derhal buyruk verdi dağa doğru gidilmesi ve o Hazretin! goruşunun alınması icin.... Ali Heyti Hazretleri huzurdan ayrıldı ve Cingene Ali'nin yanına geldi. Ona: -Evladım padişah maiyetiyle senin yanına geliyor. Sana ne teklif ederse etsin sakın kabul etme.. toprak, altın, makam.. hicbirisine iltifat etme ancak kızını teklif ederse zevceliğe , senin işin tamamdır, kabul et. dedi. Cingene Ali heyecanlı, emelinin sarhoşluğunda daha bir şevkle "Allah" demeye başladı.... Tam kırk gun dolmuştu o paslı mağarada Allah demeye devam edeli, aklında padişahın kızından başka hic bir şey yok ve Allah diyordu Ali. Padişah maiyetiyle mağaraya geldi. Gorduğu manzara: Bir derviş.. hararetle Allah Allah diyor, imrendi ona, ne hoş bir insan, dunya hic umurunda değil, dedikleri kadar varmış, ah nice boyle bir insanla surekli beraber olsaydım, diye duşundu icinden...
Cingene Ali'ye, Ali Heyti Hazretleri padişahın meramını aktardı, padişahın kızının rahatsızlığından, butun halkın uzuntulu olduğundan ve şifanın belki onun duası vesilesi ile Allah'tan gelebileceğinden bahsetti Ali'ye.. Ali yureği yanmış bir halde, sevdiğinin ızdırabını ciğerlerinde hissetmesine rağmen, Ali Heyti Hazretlerine verdiği sozu unutmadı ve sadece " Allah Allah " dedi. Ali Heyti Hazretleri padişaha donerek: -Padişahım gorduğunuz gibi, sadece Allah diyor, Ona hediye verseniz iltifatını celbetmek icin, bize yuzunu donmesi icin. dedi. Padişah Ali'ye mulk hediye etmek istedi. "Memleketimin yarısı senin olsun ey Ulu Kişi! " Ali " Allah" dedi... Padişah makam teklif etti " Benim veziri azam'ım olmaz mısınız ey Ulu Kişi! " ... Ali " Allah" dedi. Padişah altın dedi " Ne kadar mal arzu ediyorsanız her istediğinizi onunuze yığalım ey Ulu Kişi! .... Ali " Allah" dedi....Padişaha yaklaşarak Ali Heyti Hazretleri: -Padişahım bir de kerimenizin izdivacını teklif etseniz dedi. Padişah duşundu: " bu erenden daha layık kim olabilirdi ki zaten kızı icin, surekli "Allah" diyen, dunyaya bel bağlamayan, altında devlette gozu olmayan bir Allah Dostu... zaten halk ta onu cok seviyor!!" - Kızımın, biricik kerimemin nikahını alır mısınız?!! dedi. Ali şokta... yanlış mı duymuştu ki; padişah ona, kızının, Selma'nın nikahını teklif ediyor ha.. Hem de kime?.. Cingene Ali'ye oyle mi? Neden neden? Nasıl bir hal bu aman ya Rabbî! Bir cingene Ali, emeli icin kırk gun Allah dedi ve emeline kavuştu.....
Ali duşundu, iclice duşundu, icine konuştu, icinde kavruldu:
- Ben ki bir kız icin, aşkım icin kırk gun sadece Allah Allah dedim; emelime kavuştum, padişahın kızına kavuştum... Ya Rabbî!! Ya Sen'in icin, Şanın icin, Sen Sen olduğun icin "Allah" deseydim... ... Sen her bir emelden ote, en otede en yakında hakiki hukumdar ve Sevgili'sin.. Ey şanı Yuce... Cingene Ali'nin de, padişahın da Rabb'i.... Cingene Ali herkesin duyabileceği bir sesle "ALLAH" ..... dedi ve oracıkta can verdi.... Rivayet edilir ki son nefesiyle kutuplar arasında yerini aldı Cingene Ali namlı, Ali rahimehullah....
Allah Teala'ya hakiki manada kul olana, butun mahlukat esir olur!... Hatib ve imam Kuşeyrî'nin tahric ettikleri İbni Abbas'tan gelen bir rivayette Rasûlullah sallallÂhu aleyhi ve sellem şoyle buyurur: " Kim Âşık olsa, iffetini korusa ve ( aşkını ) gizlese ve bundan dolayı olse, şehid olduğu halde olmuştur.


__________________