Emir-ul Mu'minin hazret-i Ali ''radıyallahu anh'' ordusu ile harbe giderken bir konak yerinde su bulamadı. Her ne kadar sağa sola koştular ise de, su bulamadılar. Nihayet uzakta bir kilise gorup yanına vardılar. Oradan su sordular. Kilisedekiler dediler ki:

-Buradan 10 mil uzakta su vardır. Ordu gitmek istemişse de, hazret-i Ali, ''Oraya gitmeye luzum yoktur ''buyurup, geri tarafda bir yeri işĂ‚ret ederek orayı kazmalarını soyledi. Biraz kazdılar, buyuk bir taş goruldu. Butun uğraşmalara rağmen taşı kaldıramadılar. Hazret-i Ali ''radıyallahu anh'' atından inerek mubĂ‚rek parmaklarını taşın altına sokup kaldırdı. Oradan saf, tatlı ve soğuk bir su cıktı. Ordu bu sudan icti ve kaplar dolduruldu. Kilisenin RĂ‚hibi uzaktan bu durumları gordu. Sevinc icinde hazret-i Ali'nin huzûruna gelip merakla sordu:

-Sizin peygamber olduğunuzu sanıyorum. Acaba yanılıyor muyum?

-Hayır ben peygamber değilim, ama son peygamberin dĂ‚mĂ‚dı ve halifesiyim! RĂ‚hib hemen kelime-i şehĂ‚det getirerek musluman oldu. Hazret-i Ali, musluman oluş sebebini sorunca, rĂ‚hib dedi ki:

-Ey mu'minlerin emiri! Bu kiliseyi, bu taşı kaldıran zĂ‚tı bekleyip gormek icin yapmışlardır. Biz kitaplarımızda okuruz, Ă‚limlerimizden de duyduk ki, burada bir kuyu vardır. Uzerindeki taşı peygamber veya onun Halifesi kaldırabilir. Bu taşı sizin kaldırdığınızı gorunce, yıllardır beklediğim arzuya kavuştum. Hazret-u Ali buyurdu ki:

-Allahu teĂ‚lĂ‚ya hamd olsun! Bu rĂ‚hib orduya katılıp, cok savaştı ve şehit olmak saĂ‚detine kavuştu. Namazını hazret-i Ali kıldırdı. Kilisede cĂ‚mi hĂ‚line getirildi.

Canım kurban olsun senin yoluna,
Adı guzel, kendi guzel Muhammed! ''aleyhisselam''

Gel şefĂ‚ateyle kemter kuluna,
Adı guzel, kendi guzel Muhammed ''aleyhisselam''

Mu'min olanların cokdur cefĂ‚sı,
Âhirette olur zevk-u zafĂ‚sı.

__________________