Once kelime uzerinde duralım. Arapca bir kelime olan tĂ‚gût, iştikaak itibariyle tuğyan ile ilgilidir. Tuğyan ise; Allahû TeĂ‚la’ya isyan etmek mĂ‚nĂ‚sınadır.
Tefsir-i Mucahid’de tĂ‚gûlun ismi has olduğu ve coğulunun da, tekilinin de aynı olduğu kayıtlıdır. İmam-ı Muhammed İbn-i Cerir, tĂ‚gûtu şu şekilde tarif etmektedir: “Allah’ın indirdiği hukumlere mukabil olmak ve onların yerine gecmek uzere hukumler icad eden her varlık tĂ‚gûttur.”2 Bunun insan olması, put, şeytan veya bunların dışında herhangi bir şey olması mahiyetini değiştirmez. Kur’Ă‚n-ı Kerim’de: “Andolsun ki, biz her kavme: `Allah’a ibadet edin, tĂ‚gûta kulluktan kacının!’ diye (tebligat yapması icin) bir peygamber gondermişizdir.”3 buyurulmaktadır.
İnsanlar “kul olma” hususunda istisnasız uyarılmışlardır. “İman edenler Allah yolunda cihad ederler, kufredenler ise tĂ‚gût yolunda savaşırlar”4 Ă‚yet-i kerimesinde de beyan buyurulduğu gibi, insanlar “ya Allah’a ibadet edecek, veya tĂ‚gût’a kul olacaktır”5 bu iki yolun dışında ucuncu bir hĂ‚l yoktur. Kur’Ă‚n-ı Kerim de “Sana indirilen Kur’Ă‚n a ve senden once indirilen kitaplara iman ettik diye boş iddialarda bulunanlara bakmaz mısın? Onlar tĂ‚gûtun huzurunda muhakeme olmak (hukumlerine boyun eğmek) istiyorlar. Halbuki tĂ‚gûtu inkĂ‚r etmekle (tekfir etmekle, lĂ‚netlemekle) emrolunmuşlardır”(6) buyurulmaktadır.
Kur’Ă‚n-ı Kerim deki butun bu Ă‚yetleri ve mutevatir sunnetleri dikkate alarak şu hususu belirtmekte fayda vardır. TĂ‚gûtun hukumlerine boyun eğenler ve rĂ‚zı olanlar, kĂ‚firlerdir. Nitekim İbn-i Kesir bu hususta şunları kaydediyor: “Bu ayet-i kerimede (NisĂ‚ sûresi: 60) Hazreti Muhammed (Sallallahu Aleyhi ve sellem)’e ve diğer peygamberlere iman ettiklerini soyleyip, bununla beraber ihtilaf ettikleri hususlarda, Allah’ın kitabından ve Peygamber’in (sav) sunnetinden ictinap edip, insanların kendi akıllarına gore (beşeri kanunlarla) hukum vermesini istiyen kişinin iman iddiasını Allahû TeĂ‚la reddetmektedir.”(7).
Bugun dunyada; vahyi inkĂ‚r ederek, insanların coğunluğunun rızasına gore kurulduğu iddia olunan butun demokratik sistemler, Allah (cc)’ın hukumlerine mukabil ve onların yerine gecmek uzere hukumler icad etmektedirler. Dolayısıyle butun demokratik sistemler, bu noktada “tĂ‚gûtî” ozellikler taşırlar. Bu bir anlamda butun ideolojik sistemler icin gecerlidir. Daha genel bir ifade ile, İslĂ‚m dışındaki butun sistemler, tĂ‚gûtîdir.
Şurası unutulmamalıdır ki, tĂ‚gûtun hukumlerini benimseyenler, Allahû TeĂ‚la’nın dinine kufretmek durumundadırlar. Cunku Hazreti Âdem (Aleyhisselam)’dan itibaren butun peygamberlerin insanlara; “Allah’a ibadet edin, tĂ‚gûta kulluktan kacının” diye tebligat yaptıkları “muhkem Ă‚yetlerle” sabittir. TĂ‚gûtun hukumlerini inkĂ‚r etmeyen ve tĂ‚gûtî guclerle mucadele vermeyen kimse, ne kadar Ă‚lim olursa olsun, iman yonunde bir sıkıntı vardır..
-
www.ismailaga.info
__________________