Resûlullaha “sallallahu aleyhi ve sellem” tĂ‚bi olmak yedi derecedir: Birincisi, ahkĂ‚m-ı islĂ‚miyyeye inanarak, bunları oğrenmek ve yapmakdır. Butun muslimĂ‚nların ve Ă‚limlerin ve zĂ‚hidlerin ve Ă‚bidlerin “rahmetullahi teĂ‚lĂ‚ aleyhim ecma’în” tĂ‚bi olması, bu derecededir. Bunların nefsleri îmĂ‚n etmemişdir. Allahu teĂ‚lĂ‚, merhamet ederek, yalnız kalbin îmĂ‚nını kabûl etmekdedir.

İkincisi, emrleri yapmakla berĂ‚ber, Resûlullahın “sallallahu aleyhi ve sellem” butun sozlerini ve Ă‚detlerini yapmak ve kalbi kotu huylardan temizlemekdir. Tesavvuf yolunda yuruyenler bu derecededir.

Ucuncusu, Resûlullahda “sallallahu aleyhi ve sellem” bulunan hĂ‚llere, zevklere ve kalbe doğan şeylere de tĂ‚bi’ olmakdır. Bu derece, tesavvufun (VilĂ‚yet-i hĂ‚ssa) dediği makĂ‚mda ele gecer. Burada, nefs de îmĂ‚n ve itĂ‚at eder ve butun ibĂ‚detler, hakîkî ve kusûrsuz olur.

Dorduncusu, ibĂ‚detler gibi butun hayrlı işler hakîkî ve kusûrsuz olmakdır. Bu derece, (UlemĂ‚-i rĂ‚sihîn) denilen buyuklere mahsûsdur. Bu rĂ‚sih ilmli Ă‚limler, Kur’Ă‚n-ı kerîmin ve hadîs-i şerîflerin derin ma’nĂ‚larını ve işĂ‚retlerini anlar. Butun Peygamberlerin EshĂ‚bı “radıyallahu teĂ‚lĂ‚ anhum ecma’în”, boyle idi. Hepsinin nefsleri îmĂ‚n etmiş, mutmainne olmuşdur. Boyle tĂ‚bi olmak, yĂ‚ tesavvuf ve vilĂ‚yet yolundan ilerleyenlere veyĂ‚ butun sunnetlere yapışarak butun bid’atlerden kacanlara nasîb olur. Bugun, dunyĂ‚yı bid’at kaplamış, sunnetler gayb olmuşdur. Bugun, sunnetleri bulup yapışmak ve bid’at deryĂ‚sından kurtulmak, imkĂ‚n hĂ‚ricinde kalmışdır. Bid’atler, Ă‚det hĂ‚lini almışdır. HĂ‚lbuki, Ă‚detler ne kadar yerleşmiş ve yayılmış olsalar ve ne kadar guzel gorunseler de, din ve ahkĂ‚m-ı islĂ‚miyye olamaz. Kufre sebeb olan ve harĂ‚m olan şeyler, Ă‚det hĂ‚lini alsalar, halĂ‚l ve cĂ‚iz olmazlar.

Beşincisi, Resûlullaha “sallallahu aleyhi ve sellem” mahsûs kemĂ‚lĂ‚ta, yuksekliklere tĂ‚bi olmakdır. Bu kemĂ‚lĂ‚t, ilm ve ibĂ‚det ile ele gecemez. Ancak, Allahu teĂ‚lĂ‚dan, lutf ve ihsĂ‚n ile gelir. Bu derecede olanlar, buyuk Peygamberler “salevĂ‚tullahi teĂ‚lĂ‚ aleyhim ecma’în” ve bu ummetin pek az buyukleridir.

Altıncısı, Resûlullahın “sallallahu aleyhi ve sellem” mahbûbiyyet ve maşûkıyyet kemĂ‚lĂ‚tına tĂ‚bi olmakdır ki, Allahu teĂ‚lĂ‚nın cok sevdiklerine mahsûsdur ve lutf ile ele gecmez, muhabbet lĂ‚zımdır.

Yedinci derece, insan vucûdunun her zerresinin tĂ‚bi olmasıdır. TĂ‚bi metbû’a o kadar benzer ki, tĂ‚bi olmaklık aradan kalkar. Bunlar da, sanki Resûlullah “sallallahu aleyhi ve sellem” gibi, aynı kaynakdan, herşeyi alır.

Kaynak : Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye
__________________