Ozur dilemek, insanın ayrıcalığıdır

Bana yazarak, kendini cok gunahkÂr gorup, artık varlığından utandığını, Rabbinin karşısına cıkmayı da iki yuzluluk gibi gorduğunu soyleyen kardeşlerim var. Bu kardeşlerimi umide davet ediyorum; Allah’ın rahmetinden umut kesmemeleri gerektiğini hatırlatıyorum.
Unutmayın ki, bu konuda kimse kimseden daha aşağıda ya da yukarıda değildir. Defterlerimiz acılmadan “iyi” ya da “kotu” olduğumuza karar veremeyiz. Cunku kimse kimsenin gercekte işlediği gunahı bilmiyor; herkes hataları konusunda kendisine sırdaştır. Oyleyse, kendimizi cok gunahkÂr bilme halini umutsuzluk sebebi değil, Rabbin af dergÂhına daha cok yakınlık kazanma fırsatı olarak gorelim. “Senden başka kime gideyim ki..” caresizliğini ancak o utanc ve pişmanlık halinde yaşarız. Carenin yalnız O’nda olduğunu icten ice bilme halini samimi tazarrularımız icin, gozu yaşlı yakarışlarımız icin başlangıc eyleyebiliriz. Boylesi gunahların ağırlığının bizi O’nun dergahına goturmesi, hic gunahsızlık sandığımız şımarıklık hallerinden daha hayırlı olabilir. Sonunda kibir ve kendini beğenmişlik ureten bir hatasızlık değil de, bizi mahcup eden, kusurumuzu itiraf ettiren bir hata Rabbimize daha doğrudan bir yakınlık vesilesi olabilir.

Tovbe etmek ozur dilemektir. Rabbimizin ancak biz insanlara takdir ettiği bir nasiptir ozur dilemek. Belki de meleklerden ustun olabileceğimizin sırrı burada saklıdır. Cunku, melekler hic hata etmedikleri/edemedikleri icin ozur dilemeleri gerekmez. Şeytan ise hatasını hata olarak kabullenmediği icin ozur dilemez. Ancak insan, hata eder, hata ettiğini kabul eder, ozur diler.

Ozur dilememizin Rabbimizce hoş gorulmesi, cokca hata edelim de cokca ozur dileyelim şımarıklığını da beslememeli. Artık olmuş bitmiş gunahlardan, omuzumuzda pişmanlığını ağır bir taş gibi taşıdığımız hatalarımızdan soz ettiğimizde, hoşnut olunan ozurden soz edebiliriz. Yani, gecmişe doğru ozur dileriz. Geleceğe doğru ozurler saklayarak, gunahlar planlayamayız. Ki gelecekte yapmamaya azmetmek, karar kılmak, gecmişe donuk ozrumuzun de ictenlik gostergesidir. Yoksa, rahmete guvenip de gunah işlemiş oluruz. Gecmiş gunahlarımız icin rahmete sığınmalıyız ama rahmete sığınıp gelecek gunahlara niyetlenmemeliyiz.

Rabbimizin hatalarımızı ve kusurlarımızı affetmesi, gunah ve isyanlarımızı bağışlaması O’na ibadet yollarımızı acık tutmak icindir. Yuzumuzu rahmetine ve bağışlayıcılığına donuk tutmak icindir. Ustelik Rabbimiz bizi affetmekle kalmıyor, bize hatalarımıza rağmen yine şefkat ediyor, merhametini gosteriyor; sanki hicbir şey olmamış gibi bizi sevmeye devam ediyor. Bize darılmıyor, bizi gozden cıkarmıyor, bizi kendisinden uzaklaştırmıyor. Yoksa, O’na ibadet etmeye yuzumuz tutmaz, O’nun rahmetinden umidimizi keser, huzuruna varmaya utanırdık. Tovbenin varlığı ve Rabbimiz katında hoşnutlukla karşılanması, bize eşsiz bir nezÂketle şunu hatırlatıyor: Rabbinize pişmanlığınızı arz ettiğiniz surece, Rabbinizden rahmet umduğunuz surece, O’na giden yolları acık tutarsınız. O tovbe etmenizi sever, size cok merhamet eder. Rabbiniz sizden gunahsızlık beklemiyor, ancak icten ozurler bekliyor. Sizi O’ndan uzaklaştıran gunahınızın cokluğu değil, ozrunuzun yokluğudur.

İnsan kendi gunahını başka herkesten iyi bilir. Başkalarının gunahlarına kendi gunahımız kadar aşina değilizdir. Oyleyse en cok gunahkÂr bildiğimiz kişi kendimiz olmalıyız. Şuphesiz Allah kendi gunahlarımızı kendi bildiğimizden daha iyi bilir; O’ndan bir şey saklayamayız. Allah ki rahmet sahibidir; rahmeti gereği kusur işleyip yine kendisine donmemizi ister. Kendimizi hic gunahsız sanmamızdansa, hatamızı bilip pişmanlık ve gozyaşıyla O’na donmemiz O’nu daha cok hoşnut eder. Şu halde, gunahlarımızı en iyi bilen, gunahlarımızı bilmemizden hikmetiyle hoşnut olan Rabbimize donup O’ndan af dilemeliyiz. Ne kendimizi masum zannedip O’nun affına muhtac olmadığımızı sanalım, ne de kendimizi cok gunahkÂr bilip O’nun affından umidimizi keselim.

Senai DEMİRCİ
__________________