Yaygın Eğitimin tarifi şoyle yapılmaktadır:

1-İhtiyaclara gore herhangi bir sureye bağımlı kalmaksızın ceşitli kurslarla hızlandırılmış şekilde verilmiş eğitimdir.

2-Orgun Eğitim imkÂnlarından yararlanmamış olanlara, ilgi duydukları alanda ihtiyacları doğrultusunda duzenlenen eğitim faaliyetleridir.

Dikkat edilirse ikinci tarifte “Orgun Eğitim imkanlarından yararlanmamış” ifadesi gecmektedir. Bugun okullarda (İmam Hatipler haric) Din Eğitimi var mı? Cevap: Din Kulturu ve Ahlak Bilgisi Dersi oğretimi var ama eğitimi yok. Ne gariptir ki Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda Beden Eğitiminden başka butun dersler oğretim uzerinedir. Oyle olunca da insanın aklına “Acaba Milli Eğitim Bakanlığının adı yanlış mı kondu” diye tereddut gelmektedir haklı olarak.

Şunu iyi bilelim ki; dinin oğretimi olur, eğitimi olmazsa o din yaşanmış olmaz. Oysa ki ibadetiyle, ahlakıyla, hukukuyla bu din yaşanmak icin gelmiştir. İşte butun bunlardan dolayı din eğitimi kacınılmazdır ve bu boşluğun doldurulması gerekir.Bu da gunumuzde ancak yaygın eğitim ile mumkun olur.

Yaygın eğitimin en onemli merkezlerinden birisi camilerdir. Her ne kadar camiler ibadet, dini torenler ve diğer sosyal faaliyetlerin yapıldığı yerler olarak bilinse de, asıl fonksiyonu asr-ı saadetten bu tarafa daima eğitim ağırlıklı olmuştur. Nitekim hicret ile birlikte peygamberimizin ilk icraatlarından birisi mescit icra etmek ve burada inananları eğitmek olmuştur. Ayrıca Cuma ve bayram vaazları, hutbeler, cami dersleri, yaz Kur’an kurslar vb. faaliyetler, din gorevlileri ve cemaatin camilerde gecirdiği sureler ve yaklaşık otuz milyon insanımızın bu faaliyetlere katılması camilerin eğitim ağırlıklı fonksiyonunun gunumuzde de devam ettiğini gostermektedir. Yapacağımız en ciddi calışmanın; muhtevayı doğru bilgi, doğru metod ve doğru uygulayıcılarla doldurmak olduğu aşikardır.

1 Mart 1922 TBMM acılış konuşmasında M.Kemal Ataturk şoyle diyordu: “Efendiler! Camilerin mukaddes minberleri halkın ruhani, ahlaki gıdalarına en feyyaz menbalardır. Binaenaleyh camilerin ve mescitlerin minberlerinden halkı tenvir ve irşad edecek kıymetli hutbelerin muhteviyatına halkca ittil imkanlarını temin, şeriye vekaleti celilesinin muhim bir vazifesidir. Minberlerden halkın anlayabileceği lisanla, ruh ve dimağa hitap olunmakla, ehl-i islamın vucudu canlanır, dimağı saflanır, imanı kuvvetlenir, kalbi cesaret bulur. Fakat buna nazaran huteba-i kiramın hÂiz olmaları lazım gelen evsaf-ı ilmiye, liyakÂt-ı mahsusa ve ahvÂl-i Âleme vukufu haiz-i ehemmiyettir. Butun vaiz ve hatiplerin bu umniyeye hadim olacak surette yetiştirilmesine şeriye vekaletinin(Diyanet İşleri Başkanlığının) sarf-ı mukdered edeceğini umit ederim” (Ataturk’un soylev ve demecleri Ankara 1997, S.246-247)

Butun bunlar, cami inşa ederken cemaati de inşa etmeyi, surekli bir eğitim mekanı olduğunu hatırlatıcı ve donanımlı olmasını gerektirmektedir. İstanbul’da Eyup semtindeki Defterdar Camii 1541 yılında Hattat Nazlı Mehmet Celebi tarafından yaptırılmıştır. Mehmet Celebi sanatkar birisidir ve minarenin tepesine hilal yerine bir hokka ile kalem koydurur. Bu da cami-ilim ayrılmazlığı adına oldukca ışık tutucu bir ornektir. Bu uygulamanın gunumuzde anlamı şudur; camideki gorevliler ile cemaatin, bir elinde bilgisayar bir elinde Kur’an olmalıdır. Dînî Oğretiler bilim ile birlikte yol almalı, onun oğretilerinin teknoloji cağında karşılığı bulunmalıdır. Bu da buyuk olcude Kur’an-ı doğru anlamak ve yorumlamakla mumkundur. Biz millet olarak bu inceliği ve anlayışı 472 yıl once yakalamışız.

Cami sayımızın arttığı şu gunlerde (Turkiye’de 2012 yılı itibariyle toplam 89.990 cami vardır. Bkz DİB 2012 yılı istatistikleri) aynı anlayışla eğitim ağırlıklı cami hizmeti daha da onem kazanmıştır.

Bugun her bir camimizde dini bilgi ve eğitim ihtiyacını karşılayacak kutuphane,bilgisayar odaları ve gorsel olarak toplu sunumları icinde barındıran din hizmetleri ortamı olmalıdır.Ozellikle genclerimiz icin,onların dunyalarına giren proğramlar oluşturulmalıdır

Sozun ozu; mescitler ve camiler devamlı ibadete acık olduğu gibi eğitim ve oğretime de guncel teknik donanımlarla birlikte acık olmalıdır. Zira camiler halkın en onemli eğitim yuvalarıdır. Cemaatin eğitim ve oğretiminin Cami Dersleri ve Yaz Kur’an Kursları sayesinde daha cok geliştiğini muşahede etmekteyiz. Aksi halde camilerin manevi imar durumu terk edilmiş sayılır.
Yazımızı Arif Nihat Asya’nın dua niteliğinde bir şiiri ile bitirelim:

Biz kısık sesleriz… Minareleri,
Sen ezansız bırakma Allah’ım!
Mahyasız minareler… Goğu de,
Kehkeşansız bırakma Allah’ım!
Muslumanlıkla yoğrulan Yurdu,
Muslumansız bırakma Allah’ım!

Yarının yollarında… Yıllar da,
Ramazansız bırakma Allah’ım!
Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız
Ve vatansız bırakma Allah’ım!
Muslumanlıkla yoğrulan Yurdu,
Muslumansız bırakma Allah’ım!


Sezai ERDAL

Kaynak: Muftulukhaberler.
__________________