Butun varlıklar Allahu teĂ‚lĂ‚nın varlığına alĂ‚met olduğu, O'nun varlığını isbat ettiği icin mahlûkların (yaratılmışların) hepsine Ă‚lem denilmiştir. (TeftĂ‚zĂ‚nî
Muslumanlar, maddelerin ve sıfatlarının hĂ‚dis (sonradan yaratılmış) olduğunu ceşitli yollarla isbĂ‚t etmektedirler. Bunlardan birisi şoyledir: Maddeler ve butun zerreler hep değişmektedir. Değişmekte olan şey kadîm (başlangıcsız) olamaz, hĂ‚dis (sonradan yaratılmış) olması lĂ‚zımdır. Cunku her maddenin kendinden oncekinden meydana gelmesi, sonsuz oncelere kadar gidemez. Bu değişmelerin bir başlangıcı olması, yĂ‚ni ilk maddelerin yoktan var edilmiş olmaları lĂ‚zımdır... (Seyyid Şerîf CurcĂ‚nî
Allahu teĂ‚lĂ‚nın var ve bir olduğu, hattĂ‚ Muhammed aleyhisselĂ‚mın, O'nun resûlu olduğu ve O'nun getirdiği her emrin ve haberin doğru olduğu guneş gibi meydandadır. Duşunmeye ve isbĂ‚t etmeye hic luzum yoktur. Fakat, bunu gormek, anlamak icin, kalbin bozuk olmaması, mĂ‚nevî hastalığı bulunmaması lĂ‚zımdır. (İmĂ‚m-ı RabbĂ‚nî
2. Tasavvuf yolunda ilerlerken LÂ ilÂhe dedikten sonra illallah demek.
Tasavvuf ehli Nefy ve isbĂ‚t zikri denilen "LĂ‚ ilĂ‚he illallah" kelimesini soylemekle yukselir. LĂ‚ ilĂ‚he "Nefy zikri" makĂ‚mında bulundukca yolcu mertebesindedir. "La ilĂ‚he"yi tamamlayıp Allahu teĂ‚lĂ‚dan başka hicbir şey gormeyince, yolu tamamlamış ve fena makĂ‚mına yetişmiş olur. Nefyden sonra isbĂ‚t makĂ‚mına gelir ve BekĂ‚ hĂ‚sıl olur. (Ahmed FĂ‚rûkî
Allahu teĂ‚lĂ‚ya teveccuh, nefy ve isbĂ‚t ve murĂ‚kabe, Resûlullah efendimizin zamĂ‚nında da vardı. (M. Ma'sûm FĂ‚rûkî
__________________