Bir mukellefin; ibadet niyeti ile cemaatle namaz kılınan bir mescidde durmasına itikaf denilir.. (1) Bu ibadet, insanın kendi nefs-i emmaresi ile hesaplaşması acısından onemlidir.
İmam-ı Serahsi "İtikafın meşruiyyeti, kitab ve sunnet ile sabittir. Kur'an-ı Kerim'de Allahu Teala (cc)'nın şu kavli vardır: "-Mescidlerde itikafta bulunduğunuz zaman kadınlarınıza yaklaşmayın". Muhakkak ki mescidde ibadet niyetiyle durulur.
Hz. Aişe (r.anha)'dan ve Hz. Ebu Hureyre (ra)'den rivayet edildiğine gore Resul-i Ekrem (sav) Ramazan-ı Şerif ayının son on gununde, Medine'de mescidde itikafta bulunmuştur" (2) diyerek, meseleyi izah etmiştir. İtikaf ibadeti; vacip, sunnet-i muekkede ve mustehab olmak uzere uce ayrılır. Bir şarta bağlı olarak veya şartsız olarak nezredilmiş bulunan itikaf vaciptir.
Ramazan-ı Şerif ayının son on gunundeki itikaf ise, kiyafe yolu ile sunnet-i muekkededir. Bu ikisinin dışında, bir mescidde ibadet niyetiyle yapılan itikaf ise mustehabtır. (3) Vacip olan itikafın en az suresi bir gundur. İtikafa giren kimse, bir gunu doldurmadan cıkarsa, o gunun itikafını kaza eder. Cunku o kimse itikafa niyet etmiş, başlamış, sonra da iptal etmiştir.(4)
Fıkıh kitaplarında "itikafın sahih olabilmesi icin gerekli şartlar uzerinde" durulmuştur. Şimdi bunları izaha gayret edelim. Birincisi: İtikaf icin niyet şarttır. Niyetsiz itikafın sahih olmayacağı hususunda icma teşekkul etmiştir. İkincisi: İtikafın, erkekler icin mescidde olması zaruridir. Sahih olan kavle gore; ezan okunup, kamet getirilen ve cemaat ile namaz kılınan her mescidde itikaf yapılabilir.
Cemaati en cok olan camide yapılan itikaf, daha efdaldir. (5) Ucuncusu: İtikafın şartlarından birisi de oructur. Resul-i Ekrem (sav)'in: "İtikaf ancak oruc ile birlikte eda edilebilir" (6) hadis-i şerifini esas alan Hanefi fukahası: "Oruc tutmadan, hicbir itikaf sahih olmaz" hukmunde ittifak etmiştir. (7)
İtikaf ibadeti ile ilgili bu genel bilgilerden sonra, diğer meseleye gecebiliriz.
İtikaf esnasında hayırdan başka hicbir sozun soylenmemesi gerekir. Ancak ibadet olduğu zannıyla (kasden) susmak da mekruhtur. Molla Husrev: "-Susmanın mekruh olması, mutekifin susmanın ibadet olduğuna itikad etmesi halindedir. Aksi halde mekruh olmaz. Cunku Resul-i Ekrem (sav) "-Kim susarsa kurtulur" buyurmuştur. Bu hadis-i Şerif Hz. Abdullah İbn-i Omer (ra)'den rivayet edilmiştir. Konuşmak da mekruhtur. Ancak hayır konuşmak mekruh değildir.
Cunku Allahu Teala (cc)'nın: "(Habibim) Kullarıma soyle, herkesle en guzel şekilde konuşsunlar" kavl-i şerifi; manasındaki umumiliğinden dolayı, mescidin dışında da ancak hayır ile konuşmayı gerektirir. Sen mutekifi ne sanırsın ki, mescidde hayırdan başkasını konuşması caiz olsun?" (8) diyerek, meseleyi izah etmiştir.
İtikaf ibadetine başlayan mukellef: Kur'an-ı Kerim'i okumaya ve Resul-i Ekrem (sav)'in siyerini oğrenmeye gayret etmelidir. Zira onun maksadı; surekli kotuluğu emreden nefs-i emmaresini yenmektir. Bir beldedeki mu'minler, topluca itikafı terkederlerse, gunah işlemiş olurlar. Bir kısmı itikafa girerse, diğerlerinden gunah sakıt olur.
Mektubunuzdan anladığım şudur: Nezr-i muayyen sebebiyle size itikaf vacip olmuştur. İtikafa girmek suretiyle ahdinizi yerini getirmeniz vaciptir. Meselenin ozu budur. Birbirimize dua edelim.
(1) Molla Husrev- Dureri'l Hukkam- İst: 1307 C: 1 Sh: 212.
(2) İmam-ı Serahsi- El Mebsut- Beyrut: Ty. D.Marife Neş. C: 3 Sh: 114.
(3) Şeyh Nizamuddin ve Heyet- Feteva-ı Hindiyye- Beyrut: 1400 C: 1 Sh: 211.
(4) Şeyh Abdulgani El Meydani- El Lubab- Beyrut: 1400 C: 1 Sh: 176.
(5) İbn-i Abidin-Reddu'l Muhtar Ale'd Durri'l Muhtar- İst: 1983 C: 4 Sh: 381-382. Ayrıca Şeyh Nizamuddin ve Heyet- A.g.e. C:1 Sh: 211.
(6) İbn-i Humam- Fethu'l Kadir- Beyrut: 1315 C: 2 Sh: 107. Ayrıca Molla Husrev- A.g.e. C:1 Sh: 215.
(7) İmam-ı Kasani- El Bedaiu's Senai- Beyrut: 1974 C: 2 Sh: 110, Ayrıca İbn-i Humam- A.g.e. C: 2 Sh: 107.
(8) Molla Husrev- A.g.e. C: 1 Sh: 214
__________________