
Allah'ın rızasını ve sonsuz cennetini kazanmak icin yaşayan bir Muslumanın, zorluk anlarında sergileyeceği guzel tavırlar, imani gucunun ve ahlaki ustunluğunun birer gostergesidir. Tum bu ustun tavırlar ise, Rabbimiz'in bizlere bildirdiği, tek guzel ahlak olan Kuran ahlakının sonucudur.
Zor anların onemi ile kast edilen, Muslumanların her turlu zorluk, sıkıntı ve yokluk anında dayanıklı, cesur, tevekkullu, hoşgorulu, fedakar ve merhametli olmalarıdır. Guzel ahlakından asla taviz vermeyen, her olayı buyuk bir olgunluk ve tevekkulle karşılayan, olayların hikmetlerini ve hayırlı yonlerini goren, cevresindeki insanları da aynı ustun ahlakı yaşamaya davet eden Musluman, zor durumlar karşısında bu tavrını değiştirmeyen kişidir. Bu zorluk anları da Kuran'da tarif edildiği gibi iman edenlerin cok şiddetli denemelerden gecirildikleri,
"Hani onlar, size hem ustunuzden, hem alt tarafınızdan gelmişlerdi; gozler kaymış, yurekler hancereye gelip dayanmıştı…" (Ahzab Suresi, 10) ayetinde belirtildiği gibi şiddetli sıkıntılarla cevrelendikleri donemlerdir.
Zorluk anları dendiği zaman, bircok insanın aklına değişik ornekler gelebilir. Zorluk, bazısı icin bir doğal felaket, bazısı icin işinden cıkarılmak, bazısı icin de iflas etmektir. Oysa iman eden insanlar icin zorluk anları cok daha şiddetli olay ve durumları ifade eder. Zor anlardaki yokluk ve sıkıntı sıradan değildir. insanın en temel ihtiyaclarından bile mahrum bırakıldığı bir yokluk ve insanın gunluk hayatında yaşadığı sıkıntılardan cok daha şiddetli bir sıkıntıdır. Kuran'da tarif edilen "yureklerin hancereye dayandığı" bu gibi donemler, her turlu zorluğun, hastalıkların, felaketlerin ust uste geldiği, Muslumanların sadece "iman ettim" dedikleri icin evlerinden cıkarıldıkları, yurtlarından suruldukleri, ailelerine, kendilerine ve kavimlerine tuzakların kurulup, maddi ve manevi baskıların yapıldığı donemlerdir.
Kuran'da elcilerin ve salih muminlerin tarih boyunca karşılaştıkları bu tur zorluklar ornek verilmektedir. Salih muminler yaşadıkları her zorluk anında cok şiddetli denemelerden gecirilmiş, ancak tum bunlara goğus germişlerdir.
Allah tum inananların benzer zorluklarla karşılaşacağını bildirmekte ve sabır gosterenleri de sonsuz guzelliklerle mujdelemektedir. işte Muslumanların yaşadıkları bu zorluklar, Kuran ahlakının gosterilmesi acısından en değerli zamanlardır. Muslumanlar zor anlarda ustuste gelen sıkıntılara ve zorluklara karşı
"Biz Allah'a ait (kullar)ız ve şuphesiz O'na donuculeriz." (Bakara Suresi, 156) cevabını verenlerdir.
Zor Anlarda Nefsin ve Vicdanın Sesi
Her insan bir zorlukla ya da bir sıkıntıyla karşılaştığında icinde iki farklı ses duyar. Bunlardan biri fedakarlığı, cesareti, guzel ahlakı ve her zaman Allah'ın dilediği şekilde davranmayı emreden vicdanın sesidir. Bu sesi dinleyen kişi her zaman icin Allah'ın en cok razı olacağını umduğu tavrı gosterecek, sabrı ve tevekkulu tercih edecektir.
ikinci ses ise Yusuf Suresi'nin 53. ayetinde de bildirildiği gibi "var gucuyle kotuluğu emreden" nefsin sesidir. Bu ses insana isyanı, fıskı, bencilliği ve korkaklığı fısıldar. Bu sesi dinleyenler ise cok buyuk bir kayba uğramış ve nefse etki eden şeytanı kendilerine dost edinmişlerdir. insanların nefislerine uyarak nasıl bir kayba uğrayacaklarını anlamak icin, şeytanın bu kişiler uzerindeki etkisinin nasıl olduğunu da bilmek gerekir. Kuran'da bu konuda ayrıntılı olarak bilgi verilmekte ve muminler şeytanın tuzaklarına karşı uyarılmaktadırlar.
Allah Hz. Adem'i yarattığı zaman meleklere ve şeytana ona secde etmelerini emretmiştir. Bunun uzerine melekler Hz. Adem'in onunde secde etmiş, fakat şeytan gurur ve kibirinden dolayı onun onunde eğilmeyi reddetmiştir. Bu isyanından dolayı cennetten kovulan şeytan, Allah'tan kıyamet gunune kadar sure istemiştir. Allah ona bu sureyi vermiş, fakat iman eden kulları uzerinde kesinlikle bir etkisinin olamayacağını bildirmiştir. şeytan kendisine verilen bu sure icinde insanları ceşitli vaatler, aldatmacalar ve tuzaklarla kandırıp, doğru yollarından saptıracağına dair yemin etmiştir.
şeytan insanları doğru yoldan engellemek icin her turlu yolu deneyecek, şukretmelerine ve guzel ahlak gostermelerine mani olmaya calışacaktır. Bunun sonucunda da insanların buyuk bir bolumunu kendi fırkasına katacaktır. işte nefis de, şeytanın insanları aldatmak ve doğru yoldan engellemek icin kullandığı sesidir. Bu nedenle de bir zorlukla karşılaştığında insana her zaman icin bencilliği, kendi menfaatini duşundurtecek, fedakarlığı, şefkati ve merhameti kotu ve zor gosterecektir.
Tum bu nedenlerden oturu Muslumanların bir zorluk, sıkıntı ya da musibet karşısında hemen vicdanlarına uymaları cok onemlidir. Cunku onlerindeki iki secenekten biri şeytanın taraftarlarının yoludur. Bu yolda bencillik, menfaatperestlik, rahatına duşkunluk, ikiyuzluluk, yani kısaca kotu ahlaka dair pek cok ozellik yatmaktadır. Diğeri ise salih muminlerin yoludur. Muslumanlar vicdanlarının sesini dinler ve her zaman iyilerin yolunu izlerler.
"itaat ve maruf (guzel) sozdu. Fakat iş, kesinlik ve kararlılık gerektirdiği zaman, şayet Allah'a sadakat gosterselerdi, şuphesiz onlar icin daha hayırlı olurdu." (Muhammed Suresi, 21) ayetinde de bildirildiği gibi guzel ahlakın asıl olarak "kesinlik ve kararlılık" gerektirdiği zamanlarda gosterilmesi onemlidir. Cunku insanların buyuk bir bolumu zorluk anlarında gosterilen sadakatin ustun bir ahlak olduğunu bilirler ve konuşmalarında boyle bir durumla karşılaştıklarında sadık ve guclu olacaklarına dair yemin ederler. Ancak zorluk anı geldiğinde tavırları daha onceki vaatlerine uymaz ve en ufak bir sıkıntı dokunduğunda kotu bir tavır gosterebilir, aniden hırcınlaşabilir, sevgi ve şefkat gibi duygulardan uzaklaşıp kin ve ofkeyle hareket edebilirler. Bir anda tevekkulsuz, isyankar, zalim bir tavra yonelebilirler. Bu nedenle, boyle zamanlar guclu olanlarla gucsuz olanların birbirlerinden ayrılacağı, kotu ahlakın ortaya cıkacağı, imanı zayıf kimselerinse endişeye kapılıp kendilerini belli edecekleri bir donemdir. işte boyle ornekler samimi ve guclu imana sahip Muslumanların değerini kat kat artırmaktadır.
şunu da hatırlatmak gerekir ki, Muslumanın gunluk hayatında ceşitli zorluklarla ve sıkıntılarla karşılaşması hem imtihanıdır, hem de ahirette kavuşmayı umduğu cennet yurduyla kıyas yapacağı bir mutluluk vesilesidir. Tum bunlar zorluklarla kolaylıkların ve rahatlığın kıyaslanmasından oluşacak yuksek bir zevkin de kaynağıdır. Ayrıca samimi bir Musluman i-cin sonsuz hayatında guzel bir hatıra, diğer muminlerin gorduklerinde takdir ve sevgilerinin artmasına, iman, heyecan ve gıpta hislerinden oluşan guzel heyecanlara kapılmalarına vesile olacak bir guzelliktir. Zorluk anlarında bir muminin gosterdiği guzel ahlak dunyada diğer muminlerin o insana karşı saygı ve sevgilerini artıran, kendilerine ornek almalarını sağlayan, Allah'ın izniyle imanlarına olumlu etki yapan, iman etmeyenlerin ise gizli veya acık takdirine şayan olan bir nimettir.
Zorluk ve Sıkıntı Anlarında da Guzel Ahlak Gostermek
Bir insanın gunluk hayatı icinde yaşadığı cok ceşitli olaylar vardır. Normal şartlarda bir insan cok calıştığında yorulur, yemek yemediğinde acıkır, yeterince uyumadığında zayıf duşer. Allah ayetlerinde benzer durumların daha şiddetlilerinin, Muslumanlara bir deneme olarak isabet edebileceğini bildirir. Fakat iman etmeyenlerle, muminlerin bu olaylar karşısında gosterdikleri ahlak birbirinden cok farklıdır.
Bu sıkıntılar iman etmeyenleri isyana, yılgınlığa, saldırganlığa, umitsizliğe ve vefasızlığa surukler. Cunku onlar ahirete inanmadıkları icin tum yapıp ettiklerinin bu dunyada kalacağını duşunmektedirler.
"… Bu dunya hayatımızdan başkası değildir, oluruz ve diriliriz; bizi 'kesintisi olmayan zaman' (dehrin akışın)dan başkası yıkıma (helake) uğratmıyor..." (Casiye Suresi, 24) ayetinde bildirildiği gibi onlara gore dunyanın sona ermesiyle herşey sona ermektedir. Ahiretin varlığına inanmadıkları icin de yaptıklarının karşılığını gormek, rahatı, konforu ve her turlu guzelliği bu dunyada gormek isterler. Bu nedenle de zorluk ve sıkıntılar onlar icin cok buyuk bir azap anlamına gelmektedir. Sabır gosteremez, tevekkul edemez, affedemez, fedakarlık yapamaz, insaniyetli davranamaz, hic kimseye karşı gercek bir şefkat ve merhamet duyamazlar. Cunku bunların bir karşılığı olmayacağını ve eğer yaparlarsa da bir menfaat elde edemeyeceklerini duşunurler. Zorlukların insana kayıptan başka birşey getirmediğini duşunmeye devam eder ve umitsizliğe duşerler. (Harun Yahya, Gerceği Bilmek)
Oysa bu şekilde duşunenler cok buyuk bir yanılgı icindedirler. Cunku olumden sonra insanın gercek ve sonsuz hayatının başlayacağı, kesin bir gercektir. Hesap gununde de herkesin yapıp ettiklerinin hesabı, eksiksiz bir şekilde verilecek, insanlar bunlarla karşılık goreceklerdir. Ve guzel ahlak gosterenler de bir kayba değil, tam tersine cok buyuk bir kazanca kavuşacaklardır. Soyledikleri her guzel soz, yaptıkları her ihlaslı hareket, gosterdikleri fedakarlık, vefa, sadakat, ve insaniyetli tavır mutlaka karşılığını bulacaktır.
Ama Kuran ahlakından uzak insanlar bu gerceklerin de şuurunda değildirler. işte zorluklar karşısında onların yılgınlığa duşmelerinin nedeni, tum olan bitenlerin bir deneme olduğunu inkar etmelerinden kaynaklanmaktadır. Burada ozellikle dikkat cekilmesi gereken bir nokta bulunmaktadır: Aslında "… Siz acı cekiyorsanız, şuphesiz onlar da, sizin acı cektiğiniz gibi acı cekiyorlar. Oysa siz, onların umut etmediklerini Allah'tan umuyorsunuz…" (Nisa Suresi, 104) ayetinde de bildirildiği gibi iman edenlere, iman etmeyenlere benzer musibetler, sıkıntılar ve zorluklar isabet edebilir. Fakat iman etmeyenler her olayı yaratanın Allah olduğunu duşunmedikleri icin muminlerin Allah'tan umdukları şeyleri ummazlar. işte asıl farklılık bu kişilerin hayata bakış acılarında yatmaktadır. iman edenlerin ahirete olan inancları onları inanmayanlardan tamamen ayırmaktadır.
insan herşeyin yolunda gittiği, cok buyuk bir bolluk ve bereketin icinde yaşadığı, sağlığının yerinde olduğu ya da hicbir eksikliğin olmadığı durumlarda zaten rahatlıkla guzel bir ahlak sergileyebilir. Ama asıl onemli olan, insanın zarara uğradığı ya da kotu bir muameleyle, ters bir tavırla, haksız bir iftira ve karalamayla, incitici sozlerle, maddi kayıplarla karşılaştığında guzel ahlaklı bir tavır gostermesi, kotuluğe iyilikle karşılık vermesidir. insanın tokken yiyeceğini, sıcak bir ortamdayken kıyafetini vermesi de guzel bir ahlaktır. ikisi de Allah Katında değerli olduğu umulan ibadetlerdir, fakat zorluk anında sergilenen guzel ahlak insanın samimiyetini, ihlasını, imanının gucunu ve ustun erdem sahibi bir kişi olduğunu gostermesi bakımından cok daha onemli ve kıymetli olabilir. (En doğrusunu Allah bilir)
Her Zorlukla Beraber Bir Kolaylık Vardır
Unutulmamalıdır ki Allah'ın Enbiya Suresi'nin 101. ayetinde, "Bizden kendilerine guzellik gecmiş bulunanlar" olarak tanımladığı muminlere bir deneme olarak verilen zorlukların yanında cok buyuk kolaylıklar da sağlanmaktadır. Muslumanların bir birlik icinde hareket etmeleri, herşeyin bir denemeden ibaret olduğunu bilmeleri, sonsuz ahiret yurduna hazırlık icinde olduklarının şuurunda olmaları, aslında bu zorluklar karşısında onlara verilmiş buyuk birer kolaylık hukmundedir. Bunun yanında Allah muminleri cok daha buyuk bir guzellikle mujdelemektedir. Peygamberlerin ve salih muminlerin hayatlarında da olduğu gibi Allah her zorluğun ardından inananlara mutlaka bir zafer, başarı ve galibiyet vermiştir.
__________________