“Skin Deep - Deri Derinliği”
Bu yazıda insan derisinin sozde evrimiyle ilgili bazı iddialar ortaya konuyordu. Yazı boyunca derideki pigmentlerin faydalarını ve ceşitli renklerin coğrafi enlemlere gore dağılımını ele alan yazarlar, yazının sonuc kısmında şoyle diyordu:
“İnsan derisinin evrimiyle ilgili mevcut bilgilerimiz gostermektedir ki, deri rengindeki varyasyonlar, bircok fiziksel ozelliğimiz gibi, doğal seleksiyon surecinde ortama uyumla acıklanabilir”
Nina G. Jablonski ve George Chaplin isimli yazarların belirttikleri olgunun evrim teorisinin ortak ata hipoteziyle hicbir bağlantısı olmadığı acıktır. Coğrafi bolgeye gore derinin renginde değişimler gorulmesi, varyasyonların doğal seleksiyona uğrayarak secilmesinden kaynaklanır. Elbette bu ornek, zaten varolan genetik bilgiyle ilgilidir dolayısıyla burada komplekslikte bir artış sozkonusu değildir. Biyologlarca tur icinde evrim kabul edilen "mikro-evrim"dir bu. Mikro-evrimin ise turlerin başka turlere donuşeceği iddiasına yani makro-evrime kanıt sağlayan bir yonu yoktur. Bunu evrimciler de kabul etmektedirler ve yine bu nedenledir ki Darwin’in kitabında konu edindiği “turlerin kokeni” konusu evrimciler icin hala buyuk bir acmazdır.
Yazarlar evrim teorisine tek bir bilimsel kanıt sunmamakta, sadece hangi deri renginin hangi enlemin şartlarında “avantaj” sağladığına işaret etmekte sonra hızlı bir sıcrayış yaparak bunun evrimle ortaya cıkmış bir ozellik olduğu masalını devreye sokmaktadırlar. Yazarların bu masalını ozetleyen cumle şudur:
“Bir serinleme adaptasyonu olarak tuylerin kaybından sonra erken hominidler pigmentli deriler kazandılar.”
Oysa boyle bir tuy kaybının yaşandığını gosteren hicbir bilimsel kanıt yoktur. Materyalist dogmaya bağlı yazarlar insanın kokenini ancak evrim teorisiyle acıklanabileceğini baştan kabul etmekte, sonra insanı onyargılarına gore acıklamaya calışmaktadırlar. “Pigmentli deriler kazandılar” ifadesi ise bu onyargılara ne kadar umutsuz bir şekilde saplanıp kaldıklarını gostermektedir. Derinin ozellikleri kabaca incelenecek olsa bile bu organın kokeninin boyle hafif masallarla geciştirilecek, basit bir yapıda olmadığı hemen gorulur.
Deride bulunan melanosit isimli ozel hucreler, birer kimyasal fabrika gibi calışır ve urettikleri melanin isimli pigmenti paketler halinde diğer hucrelere aktarırlar. Bu hucrelerin derideki diğer hucrelerle birlikte nasıl ortaya cıktığı, sonra tum bunların derimizi nasıl meydana getirdiği sorusu evrimcilerce acıklanamamaktadır. Derimiz, vucut ısımızı duzenleyen, mikroplara karşı koruma sağlayan, dokunmada rol oynayan ve daha bircok karmaşık gorev ustlenen bir organdır. Boyle kompleks bir organın DNA’da saklı bilgisinin rastgele mutasyonlarla ortaya cıkması kesinlikle mumkun değildir. Bunyesindeki cok sayıda hucreyle son derece duzenli bir faaliyet ortaya koyan derimiz bir tasarım harikasıdır. Bilincli tasarım gosteren derimiz Allah’ın yaratmasındaki ustunlğunu gosterir.
“İnsan Doğumunun Evrimi- The Evolution of Human Birth”
Karen R. Rosenberg ve Wanda R. Trevathan’ın birlikte kaleme aldıkları bu makale insanın doğum sırasında yardım alma davranışına evrimci bir acıdan acıklama getirmeye calışıyordu. Yazarlar insanların primatlar icinde yardım alarak doğum yapan tek canlı olduğuna dikkat cekiyor, bu durumun sozde evrimsel atalardan zaman icinde farklılılaşmayla ortaya cıktığını iddia ediyorlardı.
Hayali spekulasyonlarla dolu yazıda yaygın bir evrimci yanılgı tekrarlanıyor ve insan beyninin buyukluğunun doğuma engel teşkil ettiği one suruluyordu.
Gercekte bu durum, insanın evrimi senaryosuna hicbir dayanak oluşturmamaktadır. Araştırmacılar insan evrimini bir dogma olarak benimsediklerinden dolayı maymunlarla insanlar arasındaki farklılıklara dair hayali spekulasyonlar geliştirmektedirler. Eğer herşeye korukorune evrim gozuyle bakmaktan bir an icin vazgececek olurlarsa, insan doğumundaki tasarımı kolayca goreceklerdir: Bebeğin kafatası tasarımı incelendiğinde son derece akılcı bir yapı karşımıza cıkar.
Beyinin Buyukluğunu Doğum Problemi gibi Gostermek Bir Evrim Yanılgısıdır.
Obstetri (doğumbilimi) sahasından edindiğimiz bilgiler, doğumu kolaylaştıran ozel bir tasarım olduğunu gostermektedir: Bebekte kafatası kemikleri henuz kaynamadığı icin birbirleri uzerinde kayma hareketi yaparlar. Boylece bebeğin kafası doğum kanalının uzun şeklini alır. Bu uyum, yumuşak bir doku olduğu icin, beyin icin bir problem oluşturmaz. Fakat nadiren de olsa, doğum sureci devam edememekte ve bebek doğum kanalına sıkışabilmektedir. Problemin kaynağı, ya rahim kaslarının verimsiz kasılmaları ya da pelvisin gecişe imkan vermeyecek derecede dar olmasıdır. Beyin hacmi ile doğumun zorlaşması arasında ise hicbir ilişki yoktur.
Gorulduğu gibi hem anne rahminin yapısı, hem bebeğin kafatası yapısı hem de doğum sırasında gosterdiği davranışlar, birbirine tam bir uyum icindedir. Ozel tasarlanmış olduğu acıkca anlaşılan bu uyum, insanın doğumunun Allah'ın kontrolundeki bir mucize olduğunu gosterir. Nitekim bir Kuran ayetinde bu olaya şoyle dikkat cekilmektedir:
Ey insanlar, eğer dirilişten yana bir kuşku icindeyseniz, gercek şu ki, Biz sizi topraktan yarattık, sonra bir damla sudan, sonra bir alaktan (embriyo), sonra yaratılış bicimi belli belirsiz bir ciğnem et parcasından; size (kudretimizi) acıkca gostermek icin. Dilediğimizi, adı konulmuş bir sureye kadar rahimlerde tutuyoruz. Sonra sizi bebek olarak cıkarıyoruz... (Hac Suresi, 5)
“Eğer İnsanlar Uzun Yaşayacak Şekilde Tasarlanmış Olsaydı - If Humans Were Built to Last”
Bu makale, Scientific American’ın propaganda derlemesinin sonuncusunu oluşturuyordu. İnsanın yaratıldığını reddeden Scientific American dergisi, bu yazının spotunda icinde bulunduğu mantıksızlığın boyutlarını ortaya koyuyordu:
“Eğer evrim insan bedenini yuz yıl veya daha cok calışacak şekilde tasarlasaydı cok daha farklı gorunurduk”
Stephen Jay Olshansky, Bruce A. Carnes ve Robert N. Butler isimli yazarlar, yazı boyunca insandaki tasarıma sozde kusurlar bulmaya calışıyor ve kendilerince daha verimli yapılar oneriyorlardı. Bu iddialara daha once cevap vermiştik, yazımızı Bilim ve Teknik Dergisi'nden Evrimci Sacmalıklar Vucudu Yeniden Tasarlama Komedisi başlıklı makalemizden okuyabilirsiniz.
__________________