Namaz kılmak meziyet değil insan olmanın gereğidir. Yani namaz, insanî bir borctur. Evet, insan ucretini onceden almış ona gore de hizmetle vazifelendirilmiş. Var olmayı, hayatı, goz kulak gibi butun duyguları Allah insana vermiş ve yeryuzu kadar geniş bir nîmet sofrasını onune sermiş. Ve hayat, insaniyet ve İslÂmiyet ile de kıymet kazandırmış. Bu nîmetlerin borcu hukmundeki namazı terk etmek Allah’ın nîmetlerini bir hırsız gibi yutmak değil de nedir? Acaba hangi insan olan insan bu sıfatı kendisine yakıştırabilir!?
* Oldukten sonra dirileceğine iman eden elbette bilir ki; hakîkî omrumuz ahiret hayatıdır. Kısacık dunya hayatımıza yirmi uc saati sarfedip, beş farz namaza kÂfi gelen bir saati, pek cok uzun olan Âhiret hayatımıza sarf etmemek hangi aklın kabuludur!?
* Bedenin yemek, icmek, nefes almak gibi ihtiyaclarını uşenmek şurda dursun, zevkle karşılamaktayız. İnsan sadece cisimden ibaret olmadığına gore ruh, kalp ve latifelerimizin gıdası olan namaz neden bize usanc veriyor!?
* İnsanın hakîkî saadeti cennet hayatıdır. Cennetin anahtarı olan ve kulfeti cok az ve hoş, guzel ve ulvî bir hizmet olan namaza, gunde sadece bir saat ayırmak cennete muştak insana nasıl ağır gelebilir?!
* Dunya işlerinin ağırlıklarına karşı kalbe manevi kuvvet, karanlık kabirde ışık, Mahkeme-i KubrÂ’da kurtuluş senedi ve elbette gecilecek olan sırat koprusunde Burak olan namaz insana şevk vermiyorsa, ebedî cehennem korkusu da mı gayret vermiyor?!
* Acaba insanın vazifesi nedir? Hayvanlar taifesi gibi sadece dunya icin cabalamak mı, yoksa hakîkî bir insan gibi hakîkî ve ebedi bir hayat icin calışmak mı? En luzumlu işimiz Allah’a kulluk iken hic olmeyecekmiş gibi luzumsuz işlerle vakit geciriyoruz. Velhasıl; Namaz Kılmıyorsak Biz Neden Yaşıyoruz!?
__________________