Allah korkusu ve Allah sevgisi, insanları saĂ‚det ve huzûra kavuşturan iki kanat gibidir. Peygamber efendimiz;
(Bir kimse, Allah’tan korkarsa, her şey ondan korkar. Bir kimse Allah’tan korkmazsa, her şeyden korkar olur) buyurmuştur.

Allah’tan korkan bir kimse, Onun emirlerini yapmaya, yasaklarından sakınmaya titizlikle calışır. Hic kimseye kotuluk yapmaz. Kendine kotuluk yapanlara sabreder. Yaptığı kusûrlara tovbe eder.

Sozunun eri olur. Her iyiliği Allah icin yapar. Kimsenin malına, canına, nĂ‚mûsuna goz dikmez. Calışırken, alış veriş ederken, kimsenin hakkını yemez. Herkese iyilik eder. Şupheli şeylerden kacınır. MakĂ‚m sĂ‚hiplerine, zĂ‚limlere yaltaklanmaz.

İlim ve ahlĂ‚k sĂ‚hiplerine saygı gosterir. Arkadaşlarını sever ve kendini sevdirir. Kotu kimselere nasîhat verir. Onlara uymaz. Kucuklerine merhametli ve şefkatli olur. MisĂ‚firlerine ikrĂ‚m eder. Kimseyi cekiştirmez ve keyfi peşinde koşmaz.

Zararlı ve hattĂ‚ faydasız bir şey soylemez. Kimseye sert davranmaz. Comert olur. MĂ‚lı ve mevkii herkese iyilik etmek icin ister. RiyĂ‚kĂ‚rlık, ikiyuzluluk yapmaz. Kendini beğenmez. Allahu teĂ‚lĂ‚nın her Ă‚n gorduğunu ve bildiğini duşunerek hic kotuluk yapmaz. Onun emirlerine sarılır. Yasaklarından kacar. Allah’tan korkanlar milletine, memleketine faydalı olur.

Nefislerine tÂbi olanlar!..
Muhammed Ma’sûm FĂ‚rûkî hazretleri buyuruyor ki:
“Nefislerinin arzûlarına tĂ‚bi olup, dunyĂ‚ lezzetlerini İslĂ‚miyyete uygun kullanmayanlar, boylece, faydalı ve dĂ‚imî olan Cennet lezzetlerinden kacanlar cok zavĂ‚llıdır. Allahu teĂ‚lĂ‚nın her şeyi gorduğunu bilmiyorlar mı? Zararlardan kurtulmak icin, dunyĂ‚ lezzetlerini İslĂ‚miyyete uygun kullanmak lĂ‚zım olduğunu işitmemişler mi? Sorgu, suĂ‚l gunu elbet gelecek, herkesin, dunyĂ‚da yaptıkları, onlerine serilecektir.”

Cuneyd-i BağdĂ‚dî hazretlerine birise;
-Sokakta, kendimi harama bakmaktan menedemiyorum. Bu gunĂ‚htan kurtulmak icin ne yapayım? diye sorunca, cevabında;
-Allahu teĂ‚lĂ‚nın seni, senin onu gormenden dahĂ‚ cok gorduğunu duşun! buyurdu.

Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Allahu teĂ‚lĂ‚, Adn ismindeki Cenneti, şu kimseler icin hĂ‚zırladı ki; gunĂ‚h işleyecekleri zamĂ‚n, Onun buyukluğunu duşunup, Ondan hayĂ‚ ederek, gunĂ‚hlardan kacınırlar.)

Zunnûn-ı Mısrî hazretleri şoyle anlatır:
“Bir gun dağlarda dolaşırken bir topluluk gordum. Hepsi bir yerinden rahatsızdı.
-Siz burada ne yapıyorsunuz? diye sorduğumda bana;
-Şurada bir Ă‚bid var, her sene bir sefer dışarı cıkar, bize okuyunca hepimiz şifĂ‚ buluruz, dediler.

Ben de onlara katılarak, dışarı cıksın diye bekledim. Bir adam cıktı. Yuzu sarı, vucûdu zayıf ve gozleri cukurlaşmıştı. Heybetinden dağ sallandı. Sonra şefkatli bir gozle onlara baktı, sonra semĂ‚ya baktı, onlara doğru ufleyince, hepsi şifĂ‚ buldu. Yerine gitmek isterken, eteğine yapışıp;

-Allah icin onları maddî hastalıklardan kurtardın. Benim de mĂ‚nevî hastalığımı tedĂ‚vi et, dedim.
-Ey Zunnûn, elini eteğimden cek! Allahu teĂ‚lĂ‚ seni gorduğu hĂ‚lde, O’nu bırakıp benim eteğimi tuttun. Allahu teĂ‚lĂ‚ ikimizi de helĂ‚k eder, dedi.”

Nasîruddîn Mahmûd hazretleri;
“Amel iki kısımdır. Biri beden ile olan amel olup, herkesin mĂ‚lumudur. Diğeri kalbin amelidir. Buna “murĂ‚kabe” denir. MurĂ‚kabe, kalbinde Allahu teĂ‚lĂ‚nın seni gorduğu ve sana baktığı duşuncesini dĂ‚imĂ‚ bulundurmandır” buyurmuştur.

Fudayl bin İyĂ‚d hazretleri, bir gun kucuk cocuğunu kucağına alır, okşar ve bağrına basar. Cocuk;
-Babacığım beni seviyor musun? der. Fudayl bin İyĂ‚d hazretleri;
-Evet buyurur. Cocuk;
-Peki Allahu teĂ‚layı seviyor musun? der. O da;
-TĂ‚biî seviyorum cevabını verir. Cocuk tekrar;

-Peki kac tane kalbin var? diye sorunca;
-Bir tane diye cevap verir. Bunun uzerine cocuk;
-Ey babacığım! Bir kalbe iki sevgiyi nasıl sığdırabiliyorsun? deyiverir.

Fudayl bin İyĂ‚d hazretleri, kucuk cocuğunun bu derin mĂ‚nĂ‚lı sozleri, kendi kendine soylemediğini, Allahu teĂ‚lĂ‚nın soylettiğini anlayarak yavrusunu kucağından bırakarak eliyle başını dovmeye başlar ve bundan sonra her an Allahu teĂ‚lĂ‚ ile meşgûl olacağına soz verir ve oğluna da;

-Ey oğlum! Sen ne guzel vĂ‚izsin, deyip bağrına basar ve; seni hakîki sevgilinin izni ve emri ile seviyordum buyurur.

Edebe riÂyet etmekle!..
BĂ‚yezîd-i BistĂ‚mî hazretlerine;
-Bulunduğunuz şu derecelere nasıl kavuştunuz? diye sual edildiğinde;
-Her yerde Allahu teĂ‚lĂ‚nın gorduğunu ve bildiğini duşunup, edebe riĂ‚yet etmekle, cevabını verir.

Ebu’l-Huseyin Nûrî hazretleri;
“Kim Allahu teĂ‚lĂ‚nın kendisini dĂ‚imĂ‚ bildiğini ve gorduğunu duşunmezse, Allahu teĂ‚lĂ‚ da ona rahmet nazarıyla bakmaz” buyurmuştur.

Netice olarak, AbdulkĂ‚dir GeylĂ‚nî hazretlerinin buyurduğu gibi:
“İhlĂ‚s, insanların gormesini hĂ‚tıra getirmeyip, Yaradanın dĂ‚imĂ‚ gorduğunu unutmamaktır.”

__________________