Hz. Peygamber‘in de, gerek cocuklar icin ve gerekse buyukler icin bĂ‚zı kayıtlar cercevesinde oyuna yer verdiği, bilhassa cocukların oyununa daha cok onem verdiği gorulmektedir. Rivayetler, «Cocuğu olan onunla cocuklaşsın» [01] diyerek butun babalara cocuklarını bizzat eğlendirmelerini emreden Hz. Peygamber‘in, AshĂ‚b‘a karışarak onlarla şakalaşıp latifeler yaptığı gibi, onların cocuklarıyla da oynadığını tasrîh etmektedirler [02]. Deylemî‘nin bir tahrîcinde Talha İbnu UbeydullĂ‚h‘ın oğlu Ebû ‘Umayr‘la oynadığı, isim verilerek belirtilir.
Kendi terbiyesinde bulunan torunları Hasan, Huseyin ile hizmetine bakan Enes gibi yakınlarını, cocuklarla oynamak uzere sokağa salarak başka cocuklarla oynamaya teşvik ettiği gibi (03), yolda oynar rasladığı cocuklara da selĂ‚m vererek iltifatta bulunmuş (04), torunu Hasan‘ı sokakta cocuklarla oynar gorduğu hĂ‚lde (05) manî olmamıştır. Musnedu Zeyd‘de tahrîc edilen bir rivayete gore Hasan ve Huseyin gecenin gec vaktine kadar Hz. Peygamber‘in yanında oyunlarına devam etmişler, neden sonra «Annenizin yanına gidin» demiştir(06).
Hz. Peygamber‘in cocukların oyunlarına manî olmamak hususundaki gayretini şu rivayet de gostermektedir:
HĂ‚lid İbnu Sa‘îd‘in kızı Ummu HĂ‚lid anlatıyor:
«Ben cocukken, uzerimde sarı bir kamîs olduğu hĂ‚lde babamla ResûlullĂ‚h‘ın (A.S.) yanıına gitmiştik.» Resûlullah (elbisem icin) «guzel, guzel» dedi. Ben (bu esnada) ResûlullĂ‚h‘ın (omuzları arasında yer alan keklik yumurtası buyukluğundeki (07)) peygamberlik muhru ile oynamaya başladım. Babam beni bundan menetti ise de ResûlullĂ‚h (A.S.): «Bırak cocuğu» dedi ve sonra şunları soyledi: «uzerinde eskit, (uzerinde) eskit, (uzerinde) eskit»(08).»
Ebû Davud‘un bir tahrîcinde, Hz. Ayşe‘nin cocukluğu geride bırakmış olması gereken bir yaşta bile, hĂ‚lĂ‚ oyuncaklara yer verdiği gorulmektedir.
Der ki: «ResûlullĂ‚h (A.S.), Tebuk veya Hayber seferinden donmuştu (09). Evin on kısmında ortu vardı. O sırada esen ruzgĂ‚r, Ayşe‘nin oyuncak kızlarının uzerindeki perdeyi aralamıştı. ResûlullĂ‚h: «Ey Ayşe, bu da ne?» dedi. «kızlarım» dedim. Bunlar arasında parcadan iki kanat eklenmiş bir de at vardı, (onu gostererek): «Aralarında gorduğum şu da ne?» dedi. «Bir at.» dedim. «Ya uzerindeki ne?» dedi. «Kanatları» dedim. «Hic kanatlı at olur mu?» diye takıldı. «Duymadın mı, Hz. Suleyman‘ın kanatlı atı vardı» cevĂ‚bını uzerine ResûlullĂ‚h dişleri gorununceye kadar guldu» (10).
Sarihler, cumhûr-ı ulemĂ‚nın, bu hadîse dayanarak «kız cocuklarının ev işlerine ve cocuklarla ilgili işlere kucukluklerinden itibaren alıştırılmaları icin onlara, oynamaları maksadıyla ceşitli oyuncak ve bebeklerin alınıp satılmasını tecvîz ettiğini, bunun, tasvîr ittihĂ‚zı yasağından hĂ‚ric tutulduğunu» belirtirler (11). BĂ‚zı Ă‚limler «bu hadîs, suverin tahrîminden evvele aittir ve mensûhtur» demişlerse de ekseriyet bu goruşu kabul etmemiştir (12). Yanlız Ahmed İbnu Hanbel bebeklerin başsız olması gerektiğine kanidir (13).
Hz. Peygamber‘in bu sunnetinden mulhem olarak İslĂ‚m terbiyecileri «babanın mubah oyun ve hoş sozlerle cocuklara karşı geniş davranmasını» (14) «herkesin kendi evinde (bir nevi) cocuk olmasını» (15) tavsiye etmişlerdir. Birbirine yakın ifĂ‚delerle «cocuğa oynamayı menedip devamlı ders calışmaya zorlamak onun kalbini oldurur, zekĂ‚sını iptal eder ve hayĂ‚tının neşesini kacırır. Sonunda cocuk dersten kurtulmak icin bir hile duşunmeye başlar» derler (16). Yeri gelmişken belirtelim ki, İslĂ‚m Ă‚limlerinin ittifakla uzerinde durdukları husus, cocukların mubah olan, bir başka deyişle hicbir surette zararlı olmayan oyunlarla oynamalarına musĂ‚ade edilmesidir (17).
(01) Deylemî 2, 136/b.; İbnu Hamza el-Huseynî, a.g.e. 2, 226.
(02) İyĂ‚d, ŞifĂ‚ 1 311. (Bak. s. 129 ve devamı.
(03) Ebû DĂ‚vud, Edeb 136 (4, 352, 5203. H.); İbnu MĂ‚ce, Mukaddime 11, 144. H.; Mustedrek 3, 177 (Sn.).
(04) BuhĂ‚rî, İsti‘zĂ‚n 15 (8, 68): Muslim, SelĂ‚m 15 (4, 1708. 2168: H.).
(05) SefĂ‚rînî, a.g.e. 1, 202.
(06) Musnedu Zeyd s. 462.
(07) BuhĂ‚rî, Marda 16 (7, 156). (332) BuhĂ‚rî, CrhĂ‚d 188 (4, 90).
(08) BuhĂ‚rî, CihĂ‚d 188 (4, 90).
(09) Tebuk donuşunde 16 yaşında, Hayber donuşunde 14 yaşında (ki her iki hĂ‚lde de bulûğa ermiş) olmalıdır (İbnu Hacer, F. B. 13, 144).
(10) Ebû DĂ‚vud, Edeb 54 (4, 283-84, 4932. H.).
(11) Bak. Nevevi, Ş. M. 15, 204; F: B. 13, 143; ‘Aynî 22, 170; Sindi, Haşiye ‘ala İbni MĂ‚ce 1, 811; T. Tesrib 7, 58; SefĂ‚rinî, a.g.e. 2, 179.
(12) Bilhassa ibnu Hacer geniş izahat sunar (F. B. 13, 1412-144).
(13) SefĂ‚rinî, a.g.e. 2, 178.
(14) Şir‘atu‘l-islĂ‚m 86/a.
(15) EmsĂ‚lu ibni SelĂ‚m (et-Tuhfetu‘l-Behiyye icerisinde) -r- istanbul, 1302, s. 11.
(16) İhya 3, 73; İbnu Miskeveyh, a.g.e. s. 64.
(17) Bak. F. B. 13, 205.
Peygamberimizin Sunnetinde Terbiye
Doc.Dr. İbrahim CANAN
__________________