CenĂ‚b-ı Hakk, varlığı muhabbet vesîlesiyle yarattığı icin ona apayrı bir sır ihsĂ‚n eylemiştir.Dolayısıyla muhabbetin olmadığı yerde zevĂ‚l, olduğu yerde de kemĂ‚l tecellîleri gorulur.


Mesnevî şerhinde ifĂ‚de edildiği gibi:

“KelĂ‚m sahibi olan AllĂ‚h, bulutun kulağına bir sır soyledi, gozunden su tulumu gibi yaşlarboşandı. Gulun kulağına bir sır soyledi; onu renk ve rĂ‚yiha saltanatıile guzelleştirdi. Taşa bir sır soyledi; onu mĂ‚den icinde akik etti. insana bir sır verdi ve o sırrımuhĂ‚faza edenleri sonsuzluğa yuceltti.”

işte bu sır, muhabbet sırrıdır. Onun icindir ki insanoğlunun AllĂ‚h TeĂ‚lĂ‚’nın rızĂ‚sına nĂ‚iliyyet ve Hazret-i Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-’in şefaatine mazhariyetle iki cihĂ‚n seĂ‚detini elde etmesi muhabbetteki sırrının ihtişĂ‚mında gizlenmiş Ă‚şikĂ‚r bir hakîkattir.

Bu hakîkate Ă‚şinĂ‚ ve rĂ‚m olan gonullerde Peygamber -sallĂ‚llĂ‚hu aleyhi ve sellem-’in muhabbetiyle ağlayan hurma kutuğu misĂ‚li bir aşkın vecd ve istiğrĂ‚kı yaşanır. Bu yaşayışsa, beşeri, bir insan-ıkĂ‚mil olarak varlığın zirvesine, yĂ‚ni ahsen-i takvîm makĂ‚mına nĂ‚il eyler ve CenĂ‚b-ıHakk’ın emrettiği istikĂ‚mete (sırĂ‚t-ımustakîme, en doğru yola) iletir. Mustakîm olmanın devĂ‚mı ise, sĂ‚lih ve sĂ‚dıklarla berĂ‚ber olmak hassĂ‚siyetini gostermekle mumkundur.

ZîrĂ‚ bu berĂ‚berlik, rûh ve cesed dengesini kurar, yĂ‚ni insanın rûh pĂ‚dişĂ‚hının cesed cĂ‚riyesine galebesini temin eder ve nazargĂ‚h-ıilĂ‚hî olan gonlu, şu fĂ‚nî Ă‚lemden ve ten esĂ‚retinden kurtularak Hakk’a vĂ‚sıl olmanın itmi’nĂ‚nına ve Hakk’la berĂ‚berliğin huzûruna erdirir. O huzur, doyulmayan bir sevdĂ‚dır. Goze muhtac olmayan bir ru’yet (gorme), uzuvlardan mustağnî bir yaşayıştır.
__________________