519/1 Rasûlullah SAS Hazretleri, Arap olmakla beraber beyaz idi. Ama boyle kirec beyazı değil, buğday renkli bir beyaz... En makbul bir renk... (melîhan mukassidĂ‚.) Cok şişman da değil, zayıf da değildi. Orta bir vucudlu idi. Muslim Hazretleri ile Tirmizî Hazretleri, bunu şemaili şeriflerinde beyan etmişler.


519/2 Efendimiz SAS beyaz olmakla beraber, gumuşu eritirsin de erimiş gumuş nasıl bir parlaklık verir, onun parlaklığı gibi idi. Sacları da siyah idi. Kara saclı idi.


519/3 Resûlullah Efendimizin beyazlığı kırmızı ile karışmış idi. Beyaz olup da bembeyaz değil, kırmızı olup kıpkırmızı da değil; kırmızı ile karışık en guzel bir renk... (ve kĂ‚ne esvedel hadekah) Gozunun bebeği gayet siyah idi. (ehdebel eşfĂ‚r.) Gozunun kirpikleri de hem uzun, hem de cok sık idi.


519/4 Beyhakî'nin Hazret-i Ali'den rivayet ettiği hadis-i şerifte de yine, beyazı kırmızıyla karışmış gayet guzel bir renkte; buyuk, etli baş, oyle zayıf, ufak başlı değil de buyukce bir baş ve fiili (başının hareketi) gayet kerim; kaş araları bitişik değil, acık; ve kirpikleri de yine bol, uzun ve sık olaraktan beyan buyurmuşlar.


519/5 BuhĂ‚rî ile Muslim'in Hazret-i BerĂ‚'dan rivayet ettiklerine gore: İnsanların en guzeli idi. Yusuf AS'ın guzelliği meşhurdur. Fakat Yusuf AS'ın guzelliği, Peygamberimizin guzelliği yanında hic kalırdı. (ve ahsenehum hulukan) En guzel ahlĂ‚k da yine Peygamber SAS'de toplanmıştı. Onun ahlĂ‚kı Kur'an-ı Azimuşşan'ı toplayan bir tek vucud yani... AhlĂ‚k-ı Kur'an idi. Sormuşlar Hazret-i Aişe validemize, "Peygamberimiz'in ahlĂ‚kını nasıl tarif edersin bize?.." diye. "Hulukuhul Kur'Ă‚n!.. " Ne kadar kısa bir soz... İşte şoyleydi, boyleydi diye uzun uzun anlatmak lĂ‚zım gelse, saatler yetmez. O bir kelime ile ne guzel anlatıyor: "Onun ahlĂ‚kı Kur'an'dan ibarettir." Kur'an ne diyorsa ona teslim olmuş, onu bilfiil yaşamış.
Cok uzun boylu değil, (velĂ‚ bilkasîr.) kısa da değildi. İşittiğimize gore, uzun boylunun yanında durursa, --mucize-i peygamberî-- ondan uzun gorunurmuş. Allahın hikmeti...


519/6 Ayak itibari ile beşerin en guzel ayağı da onun ayağı idi. Hırka-i Şerifte, Efendimiz SAS'in ayağının resmini almışlar. O mubareklerin biri Hırka-i Şerif'te, biri Topkapı'da biri de Eyub Sultan Hazretleri'nde, birisi Şam'da, birisi de Almanya'da imiş. Bir mermer uzerine basmışlar; mermere ayakları oturmuş, yerleri belli... Bunlar mucize-i peygamberiler...
MeselĂ‚ Mekke-i Mukerreme'de Makam-ı İbrahim'de cam kafesin icerisinde taş var. İbrahim AS, o taşın uzerine basıp da oraları yapıyormuş. O ayak oraya gomulmuş. Taş dayanamamış yĂ‚ni, peygamberin ağırlığına... Oyulmuş. Oyle kalemle değil...
Cenab-ı Peygamber SAS, bir yere cıkmak istedi. Hazret-i Ali Efendimizin omuzuna bastılar. Omuzuna bastıkları vakitte, Hazret-i Ali dedi ki: "Gocecektim..." Peygamber ağırlığı... Sıklet değil de ruhaniyyetin ağırlığı ile tahammul edemedi Hazret-i Ali; o gencliğiyle beraber...


519/7 Muslim Hazretleri, Ebû Davut Hazretleriyle beraber Hazret-i Enes'den rivayetinde; İnsanların ahlĂ‚k cihetinden en guzeli, Peygamber SAS idi.


519/8 ) Beyhakî, Tirmizî, İbn-i MĂ‚ce Hazretleri Hazret-i Enes'den... Diyor ki; "NĂ‚sın en guzeli olmakla beraber, nĂ‚sın en comerdi idi." Ecved, comert... Comertte uc sıfat var. Birisine dersin ki, "Yahu benim bu akşam ihtiyacım var, bana biraz yardım eder misin?" Eder yardımı... Ona comert derler, bizde... Fakat 'ecved' olunca, gozunden onun muhtac olduğunu anlar, ve onun ihtiyacını yapıverir. İstemeden vermek... Halini anlar ve istemeden yardım ederdi.
İnsanların da en şecaatlisi idi. Şimdi biz bugun --Allah affetsin kusurlarımızı...-- cok korkağız!.. Şundan korkuyoruz, bundan korkuyoruz, golgemizden de korkuyoruz... Bu hale geldik. Cenab-ı Peygamber, her taraf gĂ‚vur olduğu halde tek başına Taif'e gitti. Yanında bir adamı vardı kendisinin... Taif halkını imana davet etti. Taif halkı isyan etti. Efendimizi taşa tuttular. Kopeklerin hucumuna uğrattılar. Mubarek ayakları yarıldı, kanlar aktı. O, o halde iken melekler geldi; dediler "YĂ‚ Rasulullah, emrine Ă‚mĂ‚deyiz. İstersen dağları, istersen yağmurları, istersen ne gibi felĂ‚ketler varsa yaptıralım; bunlar mahvolsunlar!.." "Yok!" dedi. "Onların zurriyetinden Allah'a iman edecekler var!.. Onun icin, onlara Allah hidayet eylesin..."
Muharebenin ismi aklıma gelmedi. O muharebeye (Huneyn Muharebesi) gittiler. O kabile sert bir kabile idi. Ateşci kabile, vurucu kabile... İslĂ‚m askerleri dağıldı. Peygamber yalnız başına kaldı. Duşmana karşı tek başına kaldı. O, katırının uzerinde tek başına kaldığı halde, katırını suruyor yine duşmana karşı!.. "Ey cemaat, ben Abdulmuttalib'in oğluyum. Nereye gidiyorsunuz?.. Ben peygamberim, yalan soylemem; zafer bizimdir!.." diye ilanlar yaptı. Muslumanlar yine peygamberin etrafına toplanıp bir hucum yaptılar. Perişan ettiler duşmanı, o anda... Ama o Peygamber SAS, asker kacınca, kendi başına da kalınca, onun da cekilmesi lĂ‚zım gelirken o sebat etti. Daha, ateşe karşı katırını suruyor... Hazret-i Abbas katırına yapıştı, "YĂ‚ Rasûlallah ne yapıyorsun, yapma!" diyerekten. O dinlemedi ama, cemaat-i islamiyyenin de toplanıp hucumuna vesile oldular ve zaferi kazandılar, elhamdu lillĂ‚h... Cok buyuk ganimet aldılar orda...
519/10Renk itibariyle en guzel bir renk olmakla beraber, terledikleri vakitte ,bir inci danesi gibi akarmış mubarek yuzlerinin terleri... Ve yurudukleri vakitte bazen sağa, bazen sola meylederek ve onune doğru da boyle meylederek yururlermiş. Hani oyle dik değil...


519/11 Gelinlik bir kız, cibinliğinin icerisinde nasıl utanırsa, Peygamber SAS'in hayĂ‚sı ondan daha fazla idi. Cibinlik icerisindeki kız tabiri var ki; yani, eski zamanda kızlar boyle serbest gezemezlerdi. İlerde bir misal varki, "Seni filan kimse istiyor yavrum" diye, kapının arkasından Rasûl-i Ekrem Efendimiz soruyor... --İyi dinle!-- Rasûl-i Ekrem akrabasından birinin kızını birisine vermek istediği vakitte, kapının arkasından, --onunden yuzunu gorerek değil-- "Kızım seni filan kes istiyor. Eğer razı olursan ne Ă‚lĂ‚, sesini cıkarma; sukut ikrardandır. Eğer razı olmuyorsan, 'Hayır!' de!.." Ama kapının arkasından soruyordu, kıza bunu... Yuz yuze karşı karşıya gelerekten değil... Allah şimdi hepimizi affetsin, mağfiret etsin... Ne acaib alem oldu.


519/12 Tabii insanlar muhteliful elvĂ‚n oldukları gibi, muhtelifut tabia, cok ceşit tabiatı vardır. O peygambermiş... Ona lĂ‚zım gelen hurmet, saygı nasıl olacak?.. Aklına bile gelmez onun... Bedevî insan... Bir medeniyet gormemiş. Bazan Peygamber'e karşı şedid hareketlerde bulunurlardı. HattĂ‚ bir zaman, mubarek yakasından yakaladı birisi, "Bana da vereceksin ganimet mallarından!" diye... Yahut kendisinden para istiyor ama, sıkıyor boğazını Peygamberin... Gomleğinden, mintanından yakalamış. Hatta iz etmiş mubarek boyunlarında... Bunlara karşı, Peygamber SAS cok sabırlıydı. Buna iki tane tokat vurup da def edebilirdi. Yahut yanındakine diyebilirdi ki, "Alın şunu, defedin şurdan!.." Bunların hic birisini yapmaz, sabırla mukabele ederdi.


519/13 Şu iki dişe senayĂ‚ diyorlar. İki ustte iki de altta... Bu dişlerinin araları acıkmış mubareğin... Sık değil... (iza tekelleme) Konuştuğu vakitte, (ruiye kennûr yahrucu min beyne senĂ‚yĂ‚h.) ağzından nurun cıktığı gorulurmuş. O aradaki boşluklardan, nur boyle fışkırıyor; o goruluyormuş. Allah cumlemizi şefaatine nail eylesin...


devam edecek!!
__________________