Murşidler, Hz. Peygamber‘in (s.a.v) varisleridir. O‘nun mirası ilim, amel, hikmet ve muhabbettir. Oyleyse kamil bir murşid, varisi olduğu kimsenin getirdiği ilme, davet ettiği hikmete, yaşadığı sunnete, oğrettiği edebe ve hayatı boyunca tattığı ilahi muhabbete yeterince sahip olması gerekir. Hadis-i şerifte şoyle buyrulmuştur:
“Alimler, peygamberlerin varisleridir.
Şuphesiz peygamberler, altın ve gumuş (cinsi maddî şeylerden) mîras bırakmazlar.
Onlar sadece ilim bıraktılar. Kim o ilmi alırsa (dunya ve ahirette) buyuk bir nasîp ve derece elde etmiş olur.“ (Ebû DĂ‚vûd, ilim, 1; Tirmîzî, ilim, 19; ibnu MĂ‚ce, Mukaddime, 17; DĂ‚rimî, Mukaddime, 32.)
AllĂ‚me Aliyyu‘l-KĂ‚rî (rah.) (1014/1605), “MirkĂ‚-tu‘l-MefĂ‚tîh“ adlı hadis şerhinde, yukarıdaki hadis icin şu acıklamalarda bulunmuştur:
“Varis, hem alim hem abid olmalıdır. Birisi olmazsa, nuru noksan, hĂ‚li zayıf olur. Hadiste, butun peygamberleri icine alacak şekilde ‘veresetu‘l-enbiyĂ‚‘ ifĂ‚desinin kullanılması, bu varisliğin, nebi-rasul hepsine ait olması icindir, ibnu MĂ‚lik‘in belirttiği gibi; bazı alimler, rasullere varis olur, bĂ‚zısı da derecelerine gore nebilere varis olur.
Peygamberler altın ve gumuş gibi dunya malı bırakmamışlardır; cunku onların mala rağbeti yoktur. Hem onların, kendileri ve evlatları icin Allah‘a tevekkulleri tamdır. Şu halde, dunya talibi olan kimse, Peygambere varis olamaz.
İmam GazĂ‚lî (rah.) demiştir ki: “Azıcık ilme ve imana sahip olan kimse, şunu anlamalıdır: Dunya fĂ‚nî, ahiret ise bakîdir. Bu durumda o kimse, fĂ‚niden yuz cevirip, bakî olana yonelmesi gerekir.“
Peygamberler ancak ilim bıraktılar, ifĂ‚desi, zahir ve bĂ‚tın ilimlerini ve manevî hĂ‚lleri ifĂ‚de eder.“ (Aliyyu‘l-KĂ‚rî, MirkĂ‚tu‘l-MefĂ‚tîh, I, 171-172.)
Peygamberlik bir insandan diğerine miras kalmayacağına gore; İnsan peygamberin neyine nasıl varis olur? Sorusuna İmam RabbĂ‚nî (k.s) şu cevabı verir:
“Peygamberlerden iki ceşit ilim kalmıştır:
1-Ahkam/hukumler ilmi,
2-Ahlak ve sır ilmi.
Gercek varis olan alim her iki ilimden de payını alan kimsedir. Yalnız birinden nasibini alan tam varis değildir. Zira boyle bir şey varisliğe terstir.
Gercek varis, miras bırakan kimsenin tum malına varis olur, bir kısmını alıp bir kısmını terk etmez. Mîras bırakanın malının bir kısmından biraz pay alan varis değil, belki borclu olabilir. Cunku borclu, malın hepsini değil, ancak hakkı kadar olanı alır.
Gercek alim, Resûlullah‘a (a.s) tam varis olan kimsedir. Borclu gibi bir kısmını alıp bir kısmını bırakan alim değildir.
Veraset, varisle miras bırakan arasındaki bir yakınlık ve cinsiyet vasıtasıyla olmaktadır.“ (İmam RabbĂ‚nî, MektûbĂ‚t, I, 268. Mek.)
Şu halde Rabbani alimlerin Hz. Peygamberle (s.a.v) manevî bir bağı ve aralarında ortak bir ozellik vardır.
Kamil Murşit Kimdir?
Dilaver Selvi
__________________