Kuşkusuz, modern insan devĂ‚sa başarılara imza attı. Tarihin hicbir doneminde olmadığı kadar nĂ‚mutanĂ‚hî hayĂ‚l kurmayı, peşinde koştuğu ruyaların onemli kısmını gercekleştirmeyi de bildi.

Birkac yıl once dil uzerine bir makale okumuştum. Yılda, İngilizce diline 5 bin civarında yeni kelime hazinesinin kazandırıldığından bahsediyordu. Bu yeni sozcuklerin tamamına yakını uretilen yeni teknoloji parcalarına ve bilimsel keşiflere verilen adlardan oluşuyordu.

Bu şu demekti: Başta bilgisayar ve tıb dunyası olmak uzere, bilim elini uzattığı her alanda inanılmaz bir uretim icerisindeydi. Oyle ki, icimizden birisinin bu gelişmeleri birey gayreti ile izlemesi mumkun gozukmuyor.

Modern insan, fizik dunyasını maddi başarılarla suslemiştir. Aya gitmeyi başarmaktan tutun da enformasyon sahasında beşer hafsalasına sığmayacak capta hız uretebilmiştir.

21. yuzyıl, bircok bilim adamına gore tıbbın cağı olacak. Gen haritasının cozulmesiyle insan hayatında buyuk donuşumler bekleniyor.

Elhak, modern insanın karnesi buyuk rakamlarla dolu. Tam da burada durup sormak gerekiyor: Bu kadar başarılara imza atan modern insan mutlu mu?

Teknoloji ile kendisine surekli boş vakit ureten, urettiği vakti dunun krallarına dĂ‚hi nasip olmayacak eğlence ceşidiyle tuketme luksune sahip modern insan bunalımda. Neden?

Modern akla gore, gunluk hayatta sahip olunacak kolaylıklar ve imkĂ‚nlar insanı ancak huzurlu kılar. Ama, vaka neden bu varsayımın aksine? Umutsuzluk cenderesinde buhranlardan buhranlara suruklenmek modern insanın yakasını neden bırakmaz?

Evet, neden?

Modern insan mĂ‚nen boşlukta da ondan. İman yoksa ne ozguven vardır ne de huzur. Kalpler ancak imanla mutmain olur.

Maddi hayatı maddi urunlerle doldurabilirsiniz, ancak iman yoksa ya da sonuk derecede zayıf ise, insan kendi urettiği nesnelerin kolesi olur: Allah'a kul olmayı reddeden sekuler modern akıl, gelecek endişesine, rızkın azalma duşuncesine, salgın hastalık olgusuna, her zaman cıkma ihtimali olan savaş ihtimaline, deprem felĂ‚ketine, olum korkusuna kole olur. Allah'a boyun eğmeyi reddeden birey sığınaksız ve nĂ‚mutenĂ‚hî korkularının esiridir.

Borsada yaşanan en hafif sarsıntı bile onun ruyalarını kacırmaya yeter. Siyasetin istikrarını yitirmesi, bir generalin sert ifadeleri, buyuk bir devletten sadır olan bir tehdit, onun zihin rotasını altust eder. Allah'tan korkmayan her şeyden korkar.

Moden cağ, donemin super gucune, "Kula kulluktan Allah'a kul yapmaya geldik" diye haykıran celimsiz sahĂ‚bi Rib'i ibn Amir'in soluğuna ne kadar da muhtac!

Olayı ozetleyelim: Hz. Omer doneminde mağrur İran ordusu ile İslĂ‚m ordusu Kadisiyye'de karşılaşınca ilk uc gun savaşsız bir cozume ulaşmak icin diplomatik goruşmeler yapılır. Goruşmelerin bir perdesinde ibretĂ‚miz bir olay yaşanır. İbni Kesir şoyle rivayet eder:

Sa'd ibni Ebu Vakkas, Kadisiyye savaşından once, Rib'i ibni Amir'i, İran orduları başkomutanı Rustem'e elci olarak gonderdi. Rib'i Rustem'in huzuruna girdi. Kabul odası, ipekli halılar ve yine ipekli koltuk yastıkları ile suslenmişti. Rustem, iri ve gayet pahalı yakut ve inciler takınmıştı, tacı ile birlikte uzerinde daha bircok pahalı mucevher ve sus eşyası vardı. Altın işlemeli bir tahta kurulmuştu.

Rib'i ise kaba işlemeli bir kıyafet icinde, cılız bir atın uzerinde, omuzunda kalkanı olarak onun yanına girdi. Yere doşenmiş halıların ucuna atının uzerinde geldi, hatta atının ayakları halıya basmadan uzerinden inmedi, sonra inerek atını oturduğu koltuğun bir yerine bağladı ve uzerinde silahı, başında miğferi olarak Rustem'in yanına vardı. Rustem'in adamları ona: "Silahını bırak" dediler. Fakat o, onlara: "Ben size gelecek değildim, siz cağırınca geldim. Beni ya boyle kabul edersiniz, ya da donerim" diyerek tekliflerini reddetti. Bunun uzerine Rustem adamlarına: "Bırakın oyle gelsin" diye emir verdi.

Bu emir uzerine karargahın protokol kurallarını ciğnediğini vurgulamak kasdı ile mızrığına dayanarak koltuğuna oturdu.
İran ordularının ihtişamlı komutanı Rusten ona: "Buralara niye geldiniz?" diye sordu. Rib'i ona şu cevabı verdi: "Bizi buraya, isteyen kullarını kula kulluktan kurtarıp Allah'a kul olma şerefine yukseltmek icin, insanları dunya sıkıntılarından kurtarıp, Ahiret saadetine kavuşturmak icin ve batıl dinlerin zulmunden kurtarıp İslĂ‚m'ın adaletine ulaştırmak icin Allah gonderdi." (İbni Kesir, el-BidĂ‚ye ve'NihĂ‚ye: 7/40.)

Yerimiz bitti, lĂ‚kin şunu belirtelim; modern insanın korkularından kurtulmasının yol haritası bu duruştadır

serdar demirel
ALINTIDIR.
__________________