Kulluk edebini lĂ‚yıkıyla yaşayanlar, butun guzelliklerin Hak’tan, butun kusurlarınsa kendi nefislerinden kaynaklandığı şuuruna ererler.
İbĂ‚detleri terk eden veya kotu yola duşen bir kimsenin; “Ne yapayım, kaderim boyle imiş!” demesi, nefsĂ‚nî ve şeytĂ‚nî bir gaflet ifĂ‚desidir. CenĂ‚b-ı Hak, meselĂ‚ namaz kılmak isteyen bir kimseye kılma sebeplerini ihsĂ‚n eder; kılmak istemeyenlere de mĂ‚nî sebepler vererek kıldırtmama tecellîsinde bulunur. Bu itibarla kendimizi, işlediğimiz gunahlar husûsunda mĂ‚zur gostermek, “kadere buhtĂ‚n” etmek olur ki, bu da Hakk’a karşı buyuk bir edepsizlik ve ahmaklıktır. Şeytan’ın ayağını kaydıran da bu hususta gosterdiği edepsizlikten başkası değildir.
ŞEYTANI EN COK KAHREDEN ŞEY
Bu yuzden şeytanı en cok kahreden şey; kendisinin hatĂ‚ya duştuğu noktada mu’minin Hakk’a karşı gosterdiği itaat, rızĂ‚, teslîmiyet, yani “kulluk edebi”dir.
Tasavvufun en muhim gĂ‚yelerinden biri, insanı “ihsan duygusu”na yani dĂ‚imĂ‚ Hakk’ın huzûrunda bulunduğu idrĂ‚kine yukselterek AllĂ‚h’a karşı zĂ‚hirde ve bĂ‚tında edep sahibi kılmaktır. MĂ‚neviyat buyukleri demişlerdir ki:
“ZĂ‚hiren ve bĂ‚tınen edebe sarıl. Cunku bir kimse zĂ‚hirî edepte kusur ederse zĂ‚hiren cezĂ‚ gorur, bĂ‚tınî edepte kusur ederse bĂ‚tınen cezĂ‚ gorur. Kim edebi zĂ‚yî ederse, kendini Hakk’a yakın zannetse de uzaktır, makbûl zannettiği hĂ‚lde merduttur (reddedilmiştir).” (Rûhu’l-BeyĂ‚n, X, 401)
Dolayısıyla Rabbimizin bizler icin takdir buyurduğu şeyler hakkında, şeytanca bir kustahlıkla cidĂ‚le girişmek yerine, hemen o anda boyun eğip rızĂ‚ ve teslîmiyet gostermek ve bizim icin o tecellînin en hayırlısı olduğunu duşunmek, en muhim bĂ‚tınî edepler cumlesindendir.
Kaynak: Osman Nûri Topbaş, Hak Dostlarının Ornek AhlĂ‚kından 1, Erkam Yayınları
__________________