1..Sohbet ve arkadaşlık edeplerinden birisi de, arkadaşlarını kendisini idare etmeye muhtac etmemek, onu ozur dilemek zorunda bırakmamak ve ona zor gelen şeylerle kendisini sıkıntıya sokmamaktır. Allah icin kardeş olanlar diğer kardeşinin isteklerini kendi isteklerine tercih edecek bir durumda olmalıdır. Rasulullah [s.a.v] ummetinin kulfet ve zorlama işlerden uzak kalmasını istemiştir:

“Allah’ım! Ummetimin mevtaları icin dua eden, dua ve davranışlarında kulfete girmeyenleri affet! Dikkat! Ben ve ummetimin salihleri tekelluften [yapmacık zorlama ve davranışlardan] uzağız.” [ Zebîdî, İthafu’s-Sade, VII, l52; Aclunî, Kefu’l-Hafa, I, 205. Tekelluften nehyeden hadis icin bkz: Buharî, İ’tisam, 3.]

İmam Gazalî [k.s] der ki: “Bir kimse kendisini dostlarından daha aşağıda kabul eder, onlara karşı guzel zan besler ve butun kusurları kendinde bilirse, yapmacık hÂl ve hareketlerden, başkasından bir hurmet ve hizmet bekleyerek ona ağırlık vermekten kurtulabilir. Hic değilse butun arkadaşlarını seninle aynı seviyede gormelisin. Hadis-i şerifin belirttiği gibi senin kendisine verdiğin değeri sana vermeyen kimsede hayır yoktur.” [Gazalî, İhya, II, 274.]

2..Kardeşlere sıkıntı verecek şeylerden birisi de, bir kimsenin ilmî sıfatını, takva ve zuhdunu, servetini, maddî yetki ve ağırlığını kullanarak ozel hurmet bekleyip hizmet istemesidir. Bu da Allah dostlarının takınacağı bir tutum değildir. Onlar başkalarına kulfet ve sıkıntı vermeyi değil, hizmet ve sevgi vermeyi secmişlerdir. Onlar kardeşlerini severler fakat karşılık beklemezler. Ellerindekini verirler fakat teşekkur istemezler. Herkesin Allah icin yukunu cekerler fakat karşılığında kullardan bir şey ummazlar. Herkese karşı edep icinde muamele ederler, karşındakine kıymet verirler, fakat kendi kıymetleri bilinmedi diye uzulmezler. Allah dostları kendilerini sevmeyenlere karşı dahi nazik davranırlar. Kendilerine kabalık yapanlara kin gutmezler. Cunku onlar halka değil, Hak’ka bakarlar. O’nun vereceği izzet ve şerefe itibar ederler.

Hz. Huseyin [r.a] demiştir ki: “Bizi başka bir şey icin değil, sadece İslam’ın muhabbetiyle sevin. Rasulullah [a.s] şoyle buyurdu:

“Beni olduğumdan fazla yukseltmeyin; Allah beni Peygamber secmeden once kul olarak secti.” [İbnu Mubarek, K. Zuhd, Hadis No: 984; Tabaranî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, Hadis No: 2889; Heysemî, Mecmeu’z-ZevÂid, IX, 21.]


3..Kardeşler arasında hoş karşılanmayan hallerden birisi de bir kimsenin, kardeşinin gizli ve ozel hayatına varıncaya kadar her şeyi oğrenmek istemesi ve onu luzumsuz sorular ile sıkıntıya sokmasıdır. Bu tur davranışlar da, salihler arasında kotu karşılanır.

Yine Suleyman b. Mihran şoyle dert yanar:

“Şu zamanımızdaki insanlar bir din kardeşiyle karşılaştıklarında ondan, evindeki coluk cocuğa hatta tavuklara varıncaya kadar haber sorar. Eğer kendisinden ufak bir ihtiyac, mesela biraz sut istense onu vermez. Selef-i salihin ise kardeşiyle karşılaştığında: “Nasılsınız?” veya “Allah size selamet versin” sozunden başka bir şey demezdi. Bununla birlikte, kendisinden malının yarısını vermesi istense, hemen yarısını ayırır verirdi.” [Bkz: el-Mekkî, Kutu’l-Kulub, I, 164; Şaranî, İslÂm Buyuklerinin Ornek AhlÂkı, 291.]

4..Gecmiş buyukler arasında hoş karşılanmayan hallerden birisi de, bir kimsenin yolda karşılaştığı bir din kardeşine: “Nereye gidiyorsun?” veya “nereden geliyorsun?” şeklinde sıkı sıkı sorular sorması ve bazen onu yalan soyleme sıkıntısına duşurmesidir. Bu da, hoş gorulmemiştir. Boyle bir davranış sunnet olmadığı gibi, edepten de değildir.

Mucahid ve Ata [rah.], bu tur sualleri uygun bulmazlar ve şoyle derlerdi: “Yolda bir din kardeşinle karşılaştığın zaman ona: “Nereye gidiyorsun?” veya “nereden geliyorsun?” diye sorma. Bu durumda belki sana doğrusunu soyler, senin hoşuna gitmez. Belki sana yalan soyler, buna da onu sen sevketmiş olursun.” [Bkz: el-Mekkî, Kutu’l-Kulub, I, 164.]

Kardeşim! Eğer şeref ile yaşamak, huzur ile olmek ve arkandan hayırla anılmak istiyorsan -mumkunse- hic kimsenin minneti altına girme. Kimseye yuk olmamaya calış. Allah icin başkasına hizmet et, fakat, kimseden nefsin icin hizmet ve hurmet bekleme. Sana mal değil, selam verenlere bile daha hayırlısı ile karşılık ver. Bu konuda ve ahlakta muvaffak olmak istersen, her durumda sunneti gozet. Rahmet Peygamberinin [s.a.v] tutum ve davranışlarını cok iyi oğren. Onlardan sana ait olan kısmına yapış. Cunku, Efendimiz [s.a.v], her hÂliyle ilahî terbiyeden gecmiş ve Cenab-ı Hak’tan tasdik almıştır. Hepimize onda en guzel ornek ve en şifÂlı ilaclar vardır. Bunun icin Allahu Teala’ya yalvaralım, istemekten usanmayalım. TÂ o guzellikleri bulana ve onların icinde olene kadar hep isteyelim, dilenelim.
__________________