Bildiğimiz ve bilmediğimiz tum mahlûkatı yaratıp, terbiye ve kontrolu altına alan yuce Rabbimiz, Tevbe suresinin 24. ayetinde şoyle buyurur:

"Onlara de ki; Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabalarınız, aşiretiniz, kazandığınız mallar, zarara uğramasından korktuğunuz ticari (alış verişler), hoşlandığınız evler ve meskenler size Allah ve Resulunden ve Allah yolunda cihattan daha sevimli (daha kıymetli) ise; Artık Allah'ın emri (sizin hakkınızdaki hukmu, cezası, azabı, olumu) gelinceye kadar bekleyin. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez."



İslÂmı yaşamanın hangi aşamasında olursak olalım, bu ayet hepimizi cok yakından ilgilendiriyor. Cunku bu ayet acıkca diyor ki;

“Allah'ın hatırı Âlidir, hic bir hatırla değiştirilemez.”[3]

Eğer ki Allah'ın hatırını ikinci plÂna alır da, dunya ve dunyalıklara daha cok onem verirseniz! bu durum Allah'ın hoşuna gitmez ve sizi cezalandırır.

Eğer babalarınız, dedeleriniz, buyukleriniz, amirleriniz, saygı duyduğunuz kimseler, dayılarınız, vekilleriniz, ağalarınız, beyleriniz, efendileriniz... Size Allah'ın hoşuna gitmeyecek, Allah'ın kanunlarına aykırı emirler verir ve siz de bu emirleri yerine getirirseniz, fasıklar topluluğuna girersiniz...

Eğer oğullarınızı, genclerinizi, memurlarınızı, kucuklerinizi, torunlarınızı, elinizin altındaki insanları; gunaha, kotuluklere, veya kirli emellerinize sevk ederseniz, ya da onların, dininize uymayan arzularını yerine getirirseniz fasıklar topluluğuna girersiniz...

Eğer ki; kardeşleriniz, arkadaşlarınız ve dostlarınızla Allah ve Resulunun istediği bir hayattan uzak kalırsanız ve hele hele Allah ve Resulunun yollarına engeller koyarsanız, kendi ellerinizle kendi ipinizi cekmiş olursunuz .

Eğer eşleriniz, kızlarınız ve gencecik yavrularınız, sizlerden İslÂm’a uymayan isteklerde bulunuyorlarsa; mini etekler, daracık pantolonlar, boyalı parfumlu aksesuarlar istiyorlarsa ve bunlarda sizin hoşunuza gidiyorsa veya carşı pazar ve toplantılarda Musluman kadına, Musluman kıza yakışmayan hareketlerde bulunuyorlarsa ve bu durum sizi ilgilendirip etkilemiyorsa fasıklar topluluğuna imzanızı atmışsınız demektir.

Eğer hısım ve akrabalarınızın, komşularınızın gonulleri kalmasın diye, gosteriş icin, desinler icin calgılı danslı duğunler yapıyorsanız, coluk cocuğunuzun ihtiyacı varken gosteriş uğruna israf ediyorsanız, komşularınızı catlatmak icin komşuluk haklarını ciğniyorsanız, fasıklar topluluğuna aday olmuşsunuz demektir.

Eğer kazandığınız mallar, cebinizdeki, kasanızdaki paranız, maaşınız, yatırımlarınız veya tum mal varlığınız; sizi Allah'a, peygamberine ve Allah yolundaki mucadeleye sevk etmiyorsa, dininize mi, yoksa paranıza mı daha cok kıymet verdiğinizi iyi duşunun.!

Eğer, Allah'ın kesin yasağına rağmen, faizle, tefecilikle, hırsızlık ve kandırmaca yolları ile paranıza para, surunuze suru katıyorsanız, hele hele bu kotulukleri yaparken, bir de dininizi alet ediyorsanız, o gun sizi hangi din kurtaracak dersiniz?...

Eğer ki; “ZekÂt ve sadaka verirsem malım azalır” diyorsanız, “muşteri kacırırım” diye namaza gitmiyorsanız, “Allah yolunda olursam ticaretimde zarar ederim” diyorsanız, dunyanın gecici yatırımını, ahiretin sonsuz yatırımına tercih ediyorsanız, makamınıza, mevkiinize zarar gelir diye imanınızı saklıyorsanız, ananın evladını bırakıp kacacağı kıyamet gununde sizi hangi makam, hangi ticaret kurtaracak dersiniz?...

Eğer, yerleştiğiniz yurtlar, oturduğunuz evler, bağlar, bahceler, tarlalar, araziler, sizi Allah'tan, Resulunden ve Allah yolunda hizmetten uzaklaştırıyorsa, dunya ve dunyalıklar, ahiret hayatınıza zarar veriyorsa, cihat ruhundan uzak olarak gaflet icerisinde yaşıyorsanız, din iman ve mukaddes değerler diye bir endişeniz yoksa, her halinizle nefsinizin heva ve heveslerine meyletmişseniz!...

O halde babalarınızın, oğullarınızın, kardeşlerinizin, eşlerinizin, hısım ve akrabalarınızın, aşiretinizin, mallarınızın, ticaretinizin, evlerinizin, suru ve arazilerinizin size hic bir faydası dokunmayacağı gunu bekleyin.

Eğer boyle giderseniz, Allah'ın sizin uzerinize gondereceği hukmu, azabı, olumu ve felÂketleri bekleyin. Artık, o gun size hic bir şeyin faydası dokunmayacak ve karşınızda hesap gorucu olarak yalnızca Allah olacaktır.

Butun yaptıklarınızdan dolayı, tek tek, bir tek O'na hesap vereceksiniz. Guvendiğiniz dunyalıklar sizi terk edecek ve her şey O'na donecektir.

Peygamberimiz efendimiz de: “Dunya, tatlı ve hoştur. Allah sizi ona varis kılacak ve nasıl hareket edeceğinize bakacaktır. Oyle ise Dunyadan sakının…” [4] buyurarak dunya fitnesine saplanmamak icin bizleri uyarmıştır.

Aslında Allah, kullarını cok seviyor ve azap etmek istemiyor. Tevbe edenin tevbesini kabul ediyor. Ancak kendisinin yolunda olmanızı ve kendi sistemini hic bir şeye değiştirmemenizi istiyor. Bu gayeyle Allah'ın rahmet ve rıza kapısını calarsanız, kesinlikle boş donmeyeceksiniz...

Allah'ın rahmeti ve Peygamberimiz’in şefaati uzerinize olsun...



أَلاَ إِنَّ أَحْسَنَ الْكَلاَمِ وَ أَبْلَغَ النِّظاَمِ...



[1] Tevbe Suresi: 24

[2] Kutub-i Sitte: 7/ 238 Hadis No: 1966

[3] Hz. Ali (r.a.)

[4] Kutub-i Sitte: 7/ 238 Hadis No: 1966
__________________