Hz. Hamza şehîd olduğunda oruclu idi. Hz. Peygamberimiz, kendisi icin, “Seyyid-uş-ŞuhedĂ‚" şehîdlerin efendisi buyurdu. Ve cesedini meleklerin yıkadıklarını haber verdi.


--------------------------------------------------------------------------------


Peygamber efendimiz, Hz. Hamza’nın mubĂ‚rek cesedini gorunce, dayanamadı. Ağladı. MubĂ‚rek gozlerinden yaşlar akarak buyurdu ki: Ben, şu şehîdlerin, Allahu teĂ‚lĂ‚nın yolunda canlarını fedĂ‚ ettiklerine, KıyĂ‚met gunu şĂ‚hidlik edeceğim. Onları kanlarıyla gomunuz. Vallahi, KıyĂ‚met gunu mahşere yaraları kanayarak gelecekler. Kanlarının rengi kan rengi, kokuları da misk kokusu olacaktır.

Hz. Hamza, Kureyşin yanına gidip Musluman olduğunu ve Allahın Peygamberini her suretle koruyacağını bildirip şoyle dedi:

“- Kalbimi, İslĂ‚miyete ve Hakka meylettirmiş olduğu icin Allahu teĂ‚lĂ‚ya hamdolsun. Bu din, kullarının her yaptığını bilen, herkese lutfu ile muĂ‚mele eden, kudreti her şeye galip gelen, Ă‚lemlerin Rabbi olan Allahu teĂ‚lĂ‚ tarafından gonderilmiştir.

Kur’Ă‚n-ı kerîm okunduğu zaman, kalb ve akıl sĂ‚hibi olanların gozlerinden yaşlar akar. Kur’Ă‚n-ı kerîm, acık bir lisan ile acıklanmış Ă‚yetler hĂ‚linde Hz. Muhammed’e nĂ‚zil olmuştur. Muhammed, icimizde, sozu dinlenir, kendisine boyun eğilir bir mubĂ‚rek kimsedir. Ey muşrikler! Aklınız başınızdan gidip, gozunuz kararıp da Onun hakkında sert, ağır ve kaba sozler, soylemeyin! Eğer boyle bir duşunceye kapılırsanız, biz Muslumanların cesedine basıp gecmeden, onu hic kimseye vermeyiz!”

Hz. Hamza’nın Musluman olması ile, Resûlullah efendimiz cok sevindi. Muslumanlar, pek cok kuvvet buldu. Artık Mekkeliler Muslumanlara, hicbir sebep yokken, fenĂ‚ muĂ‚mele yapamadılar. Bilhassa Hz. Hamza’nın kılıcının şiddetinden cekindiler.

Endişeye luzûm yok

Peygamber efendimiz, Hz. Hamza ve diğer bir kısım Muslumanlar Hz. Erkam’ın evinde bulunuyorlardı. Bir ara kapı vuruldu. Gelen kimsenin, silĂ‚hlarını kuşanmış şekilde Hz. Omer olduğu gorulunce, ba’zıları endişeye kapıldı. Hz. Hamza;

- Gelen tek bir kişidir. Bu kadar endişeye luzûm yok. Eğer, hayır icin geldi ise hoş geldi. Yok eğer şer icin geldi ise kendi kılıcı ile başını keserim, dedi. Dışarı cıktı ve dedi ki:

- YĂ‚ Omer! Sen ne zannedersin? Biz Abdulmuttalib evlĂ‚dıyız. Her birimiz Allahu teĂ‚lĂ‚nın izni ile demiri ciğneyip havaya puskurturuz. Allah ve Resûlu icin can ve baş fedĂ‚ ederiz. Sen Resûlullaha zarar vereceğini zannediyorsan aldanıyorsun. Sevgili Peygamberimiz, bu konuşmaları işitti. Kendileri gelerek, iltifat ile Hz. Omer’i karşıladı. Hz. Omer de Musluman oldu. Bu iki kahraman sayesinde Muslumanlar kuvvet buldular, ibĂ‚detlerini acıktan yapmaya başladılar.

Peygamber efendimiz, Medîne’ye hicret ettikten sonra, Kureyşli muşrikler boş durmadılar. Peygamberimizi Medîne’de rahat bırakmıyorlar, Medînelilerin Onu terketmeleri icin etrafındaki Muslumanları tehdit ediyorlardı. HattĂ‚, Muslumanlara hac yollarını kapadılar.

Bu durumda, Muslumanların, Suriye ticaret yollarını kesmeleri, muşrikleri ticarî ve iktisĂ‚di bakımdan zor duruma duşurmeleri ve boylece muşrikleri yola getirmeleri îcĂ‚b ediyordu. Bu sırada bir muşrik kervanının Medîne yakınlarından gecmekte olduğu işitildi. Sefer hazırlığı yapıldı. Sefere cıkacak birliğin kumandanlığına Hz. Hamza’yı getiren Peygamberimiz, ona beyaz bir bayrak verdi. Hz. Hamza’ya verilen bu bayrak İslĂ‚m tarihinde Muslumanların kullandığı ilk bayrak idi.

Doğru bir iş yaptı

Mecdi bin Amr el-Cuhenî, iki tarafın da muttefiki idi. Muslumanların sayıca cok az ve muşriklerin cok fazla olduklarını ve duşmanların bu ilk carpışmada yenebileceklerini duşunerek arabulucuk edip iki tarafı carpışmaktan vazgecirdi. Sonra Hz. Hamza ve arkadaşları Medîne’ye geri donduler. Mecdî’nin bu hareketi Peygamber efendimize arzedilince cok memnun oldular ve buyurdular ki: - İyi ve doğru bir iş yapmıştır. Hz. Hamza, Ebva, Veddan ve Zul’uşeyre gazĂ‚larında Peygamber efendimizin beyaz sancağını taşıdı.

Bedir gazĂ‚sında 313 EshĂ‚b-ı kirĂ‚m, 1000 muşrikle karşı karşıya geldi. Mekke muşriklerinden Utbe, Şeybe ve Velîd meydana cıkarak er dilediler. Peygamberimiz buyurdu ki:

- Ey HĂ‚şimoğulları! Kalkınız, Allahu teĂ‚lĂ‚nın nûrunu sondurmek icin gelenlere karşı, Hak yolunda carpışınız ki, Allahu teĂ‚lĂ‚ zaten Peygamberinizi de bunun icin gondermiş bulunuyor. Kalk yĂ‚ Hamza! Kalk yĂ‚ Ali! Kalk yĂ‚ Ubeyde bin HĂ‚ris!

Son derece cesûr, kuvvetli bir kişiydi

HZ. Hamza, Peygamberimizin amcalarındandır. Suveybe’den O da emdiği icin, Rasûlullah (s.a.s.) ile sut kardeştir. Mekke Devri’nin 6’ıncı (616 M.) yılında Musluman olmuştur.

Peygamberimiz bir gun “SafĂ‚” tepesinde otururken yanından Ebû Cehil gecti. Rasûlullah (s.a.s.)’e cirkin sozlerle hakarette bulundu. Peygamberimiz hic bir karşılık vermedi.

Hamza o gun ava gitmişti. Donuşunde, bir cĂ‚riye, olayı Hamza’ya anlattı. Hamza henuz Musluman olmamıştı. Yeğenine hakaret edilmesine dayanamadı, silahını cıkarmadan, derhal Kureyşin toplantı yerine gitti. “Kardeşimin oğluna hakaret eden sen misin?” diyerek yayı ile Ebû Cehil’in kafasına vurup yaraladı. Ebû Cehil, “Hamza Musluman oluverir” korkusu ile ses cıkarmadı. Ebû Cehil’den, Peygamberimize yaptığı hakaretin ocunu alan Hamza, Rasûlullah (s.a.s.)’e giderek O’nu teselli etmek istedi. Rasûlullah (s.a.s.)’in ancak imĂ‚n etmesi ile memnûn olacağını soylemesi uzerine, şehĂ‚det getirip Musluman oldu. Hz. Hamza son derece cesûr, kuvvetli, gozunu budaktan sakınmaz bir kişiydi. Kendisinden uc gun sonra da Omer Musluman oldu. Bu ikisinin Musluman olmalarıyla, Muslumanlar buyuk destek buldular.

Hz. Hamza’nın İslĂ‚m’ı kabûlu, Muslumanları sevindirmiş fakat muşrikleri telaşlandırmıştı. Kureyş ileri gelenleri “DĂ‚ru’n-Nedve” de toplandılar. “Bunlar gittikce coğalıp kuvvetleniyorlar, cabuk cĂ‚resine bakmazsak, ileride onunu alamayacağımız tehlikeler doğar... Buna kesin cĂ‚re bulmalayız” dediler. Ceşitli teklifler ortaya atıldı.

Dengimiz iseniz...

Hz. Hamza, Hz. Ali, Hz. Ubeyde migferlerini giydiler. Meydana yuruduler. Muşrikler dediler ki: - Sizler kimlersiniz? Eğer bizim dengimiz iseniz sizinle carpışırız. EshĂ‚b-ı kirĂ‚m da; “Ben Hamza’yım! Ben Ali’yim! Ben Ubeyde’yim!” dediler. Bunun uzerine muşrikler cevap verdiler:

- Sizler de bizim gibi şerefli kimselersiniz. Sizinle carpışmayı kabûl ettik. EshĂ‚b-ı kirĂ‚m, muşrikleri, once îmĂ‚na da’vet ettiler. Onlar kabûl etmediler. Ondan sonra EshĂ‚b-ı kırĂ‚m, muşriklerin uzerine saldırdılar. Hz. Hamza ve Hz. Ali, Utbe ve Velîd kĂ‚firlerini, anında oldurduler. Hz. Ubeyde, Şeybe’yi yaraladı. Şeybe de Hz. Ubeyde’yi yaraladı. Hz. Hamza ve Hz. Ali, Şeybe’yi orada oldurup, Hz. Ubeyde’yi kucaklayıp Resûlullahın huzûruna getirdiler. Ebû Cehil, muşrikleri savaşa teşvik etmeye başladı. Her iki taraf butun gucleriyle saldırıya gectiler. Bu savaş her iki tarafın ilk buyuk savaşıydı. Hz. Hamza, her iki elinde birer kılıc ile carpışıyordu. Peygamber efendimiz “YĂ‚ Hayyu! YĂ‚ Kayyûm!” buyurarak Allahu teĂ‚lĂ‚ya yalvarıyordu. Peygamberimiz, EshĂ‚bını, boyle yiğitce carpışıyor gordukce; - Onlar, Allahu teĂ‚lĂ‚nın yeryuzundeki arslanlarıdır, buyurarak onları takdîr ediyordu. Muşrikler bozguna uğradılar. Ebû Cehil de olduruldu. Mekke’ye doğru kacmaya başladılar. Hz. Hamza, Bedir’de fevkalĂ‚de kahramanlık gosterdi. Bedir savaşı, Peygamber efendimizin zaferiyle neticelendi. EshĂ‚b-ı kirĂ‚mdan 14 kişi şehîd oldu.

MubĂ‚rek cesedini gorunce gozlerinden yaşlar aktı

Hz. Hamza orta boylu idi. Kılıcını cok iyi kullanır pek mukemmel ok atardı. Pehlivanların pîri idi. Peygamber efendimizin amcası ve aynı zamanda sut kardeşi idi. Peygamberimiz kabrini ziyĂ‚rete gider, selĂ‚m verirdi. Mezardan, “Ve AleykumselĂ‚m yĂ‚ Resûlallah” diye cevap gelirdi.

Hz. Hamza buyuk kahramanlıklar gosterdikten sonra Uhut savaşında Vahşî tarafından şehîd edildi. Vahşî, Mekke’nin fethinden sonra, TĂ‚iflilerle birlikte Medîne’de mescide gelip, îmĂ‚n etti, affa kavuştu. Fakat YemĂ‚me tarafına gitmesi emrolundu. Resûlullah'a karşı cok mahcûb olup, başı onunde yaşadı.

Hz. Hamza şehîd olduğunda oruclu idi. Hz. Peygamberimiz, kendisi icin, “Seyyid-uş-ŞuhedĂ‚ = şehîdlerin efendisi” buyurdu. Ve cesedini meleklerin yıkadıklarını haber verdi.

Savaş bitmişti. Şehîdlerin yanlarına gidildi. Peygamber efendimiz, Hz. Hamza’nın mubĂ‚rek cesedini gorunce, dayanamadı. Ağladı. MubĂ‚rek gozlerinden yaşlar akarak buyurdu ki: - Ben, şu şehîdlerin, Allahu teĂ‚lĂ‚nın yolunda canlarını fedĂ‚ ettiklerine, KıyĂ‚met gunu şĂ‚hidlik edeceğim. Onları kanlarıyla gomunuz. Vallahi, KıyĂ‚met gunu mahşere yaraları kanayarak gelecekler. Kanlarının rengi kan rengi, kokuları da misk kokusu olacaktır.

Daha sonra Peygamber efendimiz buyurdu ki:

- Bana CebrĂ‚il aleyhisselĂ‚m gelip Hamza bin Abdulmuttalib’in goktekiler katında, “Allahın ve Resûlunun arslanıdır” diye yazıldığını haber verdi. Hz. Hamza’nın ve diğer şehîdlerin cenĂ‚ze namazları kılındı. Hz. Abdullah bin Cahş ile Hz. Hamza’nın cenĂ‚zeleri bir kabre kondu. Hz. Hamza, Hz. Abdullah’ın dayısı idi.

__________________