Konu
:
Yonumuz Kıbleye Kalbimiz Nereye(Forumtr İslam Tİmi)
10-09-2019, 20:17:16
#0
Tarkan
Açık Profil bilgileri
Özel Mesaj Gönder
Tarkan tarafından gönderilen tüm mesajları bul
Tarkan'ı arkadaş olarak ekle
Dua icin ellerimizi actığımızda, namaza kalktığımızda, evimizi duzenlerken, cenazemizi kabre koyarken dikkat ettiğimiz; otururken, kalkarken, yatarken her zaman ve her yerde yoneldiğimiz bir kıblemiz var. İcimizdeki yonle aynı olan kıblemiz. Mekke'deki Mescid-i Haram'daki KÂbe... Bunun ne buyuk lutuf olduğunun farkında mıyız?
Namaza durduğumuzda Mekke'ye yoneliriz. Orada bulunan KÂbe'ye; yani yeryuzunun ilk mescidine, Beytullah'a, Allah'ın evine yoneliriz.
Yuce MevlÂ, kıbleyi Kudus'deki Mescid-i AksÂ'dan Mekke'deki Mescid-i Haram'a, KÂbe'ye cevirdiğini Hz. Peygamber s.a.v. Efendimiz'e namaz esnasında bildirmişti. Hatta namazın iki rekÂtını Kudus'teki Mescid-i AksÂ'ya doğru kılmış, tam o esnada vahiy gelmişti. Hemen Mekke'ye Mescid-i Haram'a yonelmiş, arkasında namaz kılan cemaat de onunla birlikte yonlerini Mekke'ye cevirmişlerdi.
Haber birkac gun icinde her tarafa yayıldı. Butun muslumanlar artık Mescid-i Haram'a yonelerek namazlarını kılıyorlardı. Rasulullah s.a.v. Efendimiz'e itaat etme konusunda en ufak bir tereddut gecirmemişlerdi. Bunun yanında munafıklar başta olmak uzere, gayr-i muslimlerden bazı kişiler dedikoduya başlamışlardı. Kalplerinde gizlediklerini de, acığa vurduklarını da bilen Yuce MevlÂ, onların durumunu Rasulullah s.a.v. Efendimiz'e şoyle haber vermişti:
“İnsanlardan bir kısım sefihler şoyle diyecekler: ‘Onları yoneldikleri kıblelerinden ceviren ne ki?' (Rasulum) de ki: Doğu da batı da Allah'ındır. O dilediğini doğru olan yola hidayet eder. Boylece biz, sizi adaletli ve dengeli bir ummet kıldık ki insanlara (hem dunyada hem de ahirette) şahitler olasınız, Peygamber de size şahit olsun. Daha onceden yonelmiş olduğun kıbleyi kıble tayin etmemiz, sadece Rasul'e tabi olanlar ile okceleri uzerine geriye donenlerden ayırmamız icindir. Bu, Allah'ın hidayet ettiği kimselerden başkasına elbette ağır gelir…” (Bakara, 142-143)
İbadetlerde bir noktaya yonelmenin hakikatini ise Yuce Rabbimiz şoyle ifade buyuruyordu:
“Yuzunuzu doğu ve batı yonune cevirmeniz iyilik değildir. Hakiki iyilik, Allah'a, ahiret gunune, meleklere, kitaba ve nebilere iman eden; malına olan sevgisine rağmen onu akrabaya, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kolelere veren; namazı hakkıyla kılan, zekÂtı veren, verdiği soze sadık kalan; sıkıntı, hastalık ve savaşın şiddetli anında sabredenlerin iyiliğidir. Onlar sadık ve takva sahibi olanlardır.” (Bakara, 177)
“Doğu da batı da Allah'ındır. Hangi tarafa yonelirseniz, Allah'ın vechi (yani sizin yonelişinize muhatap olacak şekilde O'nun zatı) oradadır (yani O, her tarafta karşınızdadır). Allah vasidir (her şeyi rahmetiyle kapsar), alîmdir (her şeyi bilir).” (Bakara, 115)
Boylece Allahu TealÂ, hayatımız boyunca dikkat etmemiz gereken buyuk bir olcuyu bize bildirmektedir. O da ºudur: Sadece şekilde şartları yerine getirmek, sadece dış gorunuşu duzeltmiş olmak yeterli değildir. İbadetlerimizde KÂbe'ye yonelmemiz hatta KÂbe'nin dibinde veya icinde bulunmamız yeterli değildir; kalplerimizdeki niyetlerimiz, Allah'a karşı hassasiyetimiz yani takvÂmız onemlidir
Rasul-i Ekrem s.a.v. Efendimiz'in şu mubarek sozleri bu hakikati ozetler:
“Allah sizin şekillerinize ve mallarınıza bakmaz. O sizin kalplerinize ve amellerinize bakar.” (Muslim, İbn Mace)
“Ameller, niyetlere gore değer kazanır.” (Buharî
Evet, ibadetlerimizde ve işlerimizde oncelikle dikkat etmemiz gereken, gonlumuz ve niyetimizdir. Fakat bu, şeklî şartların veya dış gorunuşun hicbir onemi olmadığı anlamına asla gelmez. İnsan olarak dış gorunuşe kolayca mağlup oluruz, şeklî şartları yerine getirmeyi asıl gaye haline getirebiliriz. Yuce MevlÂ, boyle bir zaafa duşmememiz icin ibadetlerimizde ve yaşayışımızda mananın onemli olduğunu bize bildiriyor. Bundan sonra şeklî şartlara da riayet etmemizi istiyor.
Cenab-ı MevlÂ, kıbleye yonelmekten maksadın ne olduğunu yukarıdaki ayetlerde ifade buyurduktan sonra, ibadetlerimizde KÂbe-i Muazzama'ya yonelmemizin farz olduğunu da şoyle ferman buyuruyor:
“Nereden yola cıkarsan cık, yuzunu Mescid-i Haram tarafına cevir. Bu, Rabbinden gelen bir hakikattir. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir. (Evet ey Rasulum!) nereden yola cıkarsan cık, yuzunu Mescid-i Haram tarafına cevir. Sizler de nerede bulunursanız bulunun yuzunuzu o tarafa cevirin ki, zulum yapmaya şartlanmış olanların dışındaki insanların size karşı hicbir delilleri kalmasın. Sakın onlardan korkmayın, yalnız benden korkun. Boylece size olan nimetimi tamamlayayım da doğru yolu bulasınız.” (Bakara, 149, 150)
Kıble, hem kalbimize hem kalıbımıza gerek…
__________________