Ruh ile beden arasındaki ilgi nasıldır?

Ruh ile beden arasındaki ilgi, bir bakıma, sesle mÂn arasındaki ilgiye benzer. Ses mÂnÂnın bedeni, mÂn sesin ruhudur. Bu ruh o bedenin ne sağındadır, ne solunda, ne icindedir, ne dışında... MÂnÂ, hayatiyetini devam ettirmek icin sese muhtac değildir. O, hÂfızada sessizce durur, dimağda gurultusuz meydana gelir, kalpte kelimesiz bulunur. Ancak, gorunmek ve bilinmek istedi mi, işte o zaman, sese gorev duşer. Ses, muhatabın kulağına varınca omrunu tamamlar. MÂn ise ondan sonra da varlığını surdurur.

MÂn sesten once de vardı, sesle birlikte gorundu, sesten sonra da varlığını devam ettirmede. Ruh Allahın kanunu, beden Onun mahlûku. Bu bedeni, o kanunla tanzim ve idare ediyor.Allahın mahlûkata benzemekten munezzeh olduğundan gaflet etmemek şartıyla, insan kendi ruhunda, bircok rabbanî hakikatlere işaretler bulabilir. Bu işaretleri hakikate tatbik ederken, cok dikkatli olmak gerek. İşaretle asıl arasında bir benzerlik kurma gafletine duşulmemeli. Haritadaki bir nokta, bir şehre işaret eder, ama o nokta ile şehir arasında bir benzerlik kurmak cehalettir. Bir yazı, kÂtibini gosterir, onun sanatına delil olur; lÂkin, kÂtibi yazıya benzetmek, yahut yazının ozelliklerinde yazarın sıfatlarını aramak mÂnÂsızlıktır. Meseleye bu şuurla nazar ettiğimizde, ruhumuzda bazı hakikatlere işaretler bulabiliriz:

Ruh, beden ulkesinin yegÂne sultanıdır; birdir, şeriki yoktur.
Ruh, bedenin hicbir cuzune, hicbir organına benzemez.
Ruhun zÂtı, bedenin zÂtına benzemediği gibi, sıfatları da bedenin sıfatlarına benzemez.
Ruhun bir meseleyi tefekkur etmesiyle, midenin bir lokmayı yoğurması arasında benzerlik duşunulemez.
Ruh doğmaz, doğurmaz, bedende mekÂn tutmaz. Bunlar hep bedenin, maddenin ozellikleridir.
Ruhu mahiyetiyle kavramak mumkun değildir. Onun zÂtı hakkında ne duşunulse, ona şirk koşulmuş olur.
Bir bedende iki ruh bulunsa, beden fesada gider...
Bedenin eliyle ne alınırsa alınsın, şukur daima ruha yapılmalıdır.
Ruhun bedendeki icraatı, Guneşin gezegenlerini dondurmesi gibi, dokunmaksızın, temassız yapılır.
Bir hucreyi idare etmekle, butun hucreleri idare etmek arasında, ruh icin bir fark duşunulemez; birincisi ona daha hafif, ikincisi daha zor değildir...

Bir başka acıdan:

Bedeni kafese, ruhu ise kuşa benzetirler. Bu guzel teşbihten alacağımız cok dersler var.

Bunlardan birkacı:
Beden ruh icindir, ruh beden icin değil.
Kafesin boyanmasıyla kuş guzelleşmez. Beden sıhhati de ruhun olgunluğuna delil olamaz.
Kafesi buyutmekle kuşu geliştirmiş olamazsınız. Onun buyume yolu daha başkadır.
Kuş, kafesten dışarıyı seyreder, ama goren kafes değildir.
“Goz bir hassedir ki; ruh, bu Âlemi o pencere ile seyreder.” (Sozler)

Kuşsuz kafesi kimse evinde barındırmaz. En yakınımızı bile olumunden sonra kac gun misafir ediyoruz?

Kuş kafesten once de vardı, kafesten uctuktan sonra da varlığını devam ettirir.

Şu koca kÂinat sarayı, ruh icin bir oda gibi. Beden ise kafes. Ruh kafesten uctuğu gibi, saraydan da cıkar gider, daha geniş Âlemlere kavuşmak uzere.


ALINTIDIR.
__________________