Duanın edeplerinden biri, dua ederken kalp huzuru ile yapmak ve duadan gafil olmamaktır. Bu konuda Hz. Peygamber'in (s.a.v) şoyle buyurduğu rivayet edilmiştir:
"Hic şuphesiz Allah TeĂ‚lĂ‚ istediğinden habersiz gafil bir kalple dua eden kulun duasını kabul etmez."(Tirmizî, DaavĂ‚t, 64; Ahmed, Musned, 2/177; HĂ‚kim, Mustedrek, 1/493. )
Duanın kabul edilmesinin şartlarından biri, dua eden kimsenin yiyeceğinin (ve giyeceğinin) helĂ‚lden olmasıdır. Hz. Peygamber (s.a.v) Sa'd b. Ebû Vakkas'a (r.a) şoyle buyurmuştur:
"Yiyeceğini helĂ‚lden yap ki, duan kabul edilsin."( TaberĂ‚nî, el-Evsat, nr. 6491; Heysemî, ez-ZevĂ‚id, 10/291; Suyûtî, ed-Durru'l-Mensûr, 1/403; Munzirî, et-Tergîb, nr. 2568. ) Şoyle denilmiştir: Dua hĂ‚cetin anahtarıdır; bu anahtarın hĂ‚cet kapısını acacak dişleri ise helĂ‚l lokmalardır.
Yahya b. MuĂ‚z şoyle derdi: "İlĂ‚hî, ben gunahkĂ‚r bir kul iken sana nasıl dua edeyim? (Senden hangi yuzle bir şey isteyeyim?) Sen cok kerim ve comert bir rab iken senden nasıl istemeyeyim?"
Şoyle anlatılır:
Hz. Musa (a.s), Allah TeĂ‚lĂ‚'ya dua edip yakaran bir adama uğradı. Onu boyle yalvarırken gorunce, 1İlĂ‚hî, şayet şu kulun hĂ‚cetini gidermek benim elimde olsaydı, onun hĂ‚cetini gorurdum" dedi. O zaman Allah TeĂ‚lĂ‚ kendisine şoyle vahyetti:
"Ben ona senden daha cok merhamet sahibiyim. O bana dua ediyor, fakat kalbi bende değil koyunlarında. Ben, benden bir şey isterken kalbi benden başkasında olan kulumun duasını kabul etmem."
Hz. Musa bu durumu o adama bildirdi; adam butun kalbiyle Allah TeÂlÂ'ya yoneldi, dua etti, hÂceti giderildi
Şoyle anlatılır:
Bir genc KĂ‚be'nin ortusune yapışmış şoyle yalvarıyordu:
"İlĂ‚hî! Senin bir ortağın yok ki (aracı olsun diye) ona gidilsin. Senin bir vezirin yok ki, işimizi gorsun diye ruşvet verilsin. Eğer ben sana itaat etmişsem bu senin lutfun ile oldu. Sana hamdolsun. Şayet ben sana isyan etmişsem bu benim cehaletimden olmuştur. Sen benim aleyhime hukum verecek her turlu delile sahipsin. Beni mahkum edecek bu delillerin sende olduğunu, benim ise kendimi savunacak hicbir delilimin bulunmadığını itiraf ediyorum. Bu durumdan sonra beni kurtaracak ancak senin affındır."
Bu yakarışından sonra, "Bu genc cehennemden Ă‚zat edilmiştir!" diye gizli bir ses duydu.
Denilmiştir ki: Duanın faydası, Allah TeĂ‚lĂ‚'nın huzurunda fakirliğini (O'na muhtac olduğunu) ortaya koymaktır; yoksa Allah TeĂ‚lĂ‚ istediğini yapar.
Şoyle denilmiştir: Halkın duası dili iledir. ZĂ‚hidlerin duası fiilleri iledir. Âriflerin duası halleri iledir.
Yine denilmiştir ki: Duanın en hayırlısı (mevlĂ‚ya karşı kusurlarına) huzunlenip coşarak yapılan duadır.
Bir Ă‚lim şoyle demiştir: "Allah TeĂ‚lĂ‚'dan bir şey istediğinde, isteğin hemen gorulmuşse, peşinden Allah'tan cenneti iste; belki o gun senin dualarının kabul edildiği gundur."
Dua, gunahkĂ‚rların dertlerini yuce Allah'a acma vasıtasıdır.
Dua, Allah ile kul arasında bir haberleşme ve dertleşmedir; bu devam ettiği surece işin sonu guzeldir.
Denilmiştir ki: GunahkĂ‚rların halini anlatan dilleri, goz yaşlarıdır
__________________