Maddenin yedi tabakalı olarak yaratılmış olması
Sema gibi arzın da benzer bir şekilde yaratılmış olduğundan bahseden ayet (65/12), “arz” kelimesini “madde” olarak aldığımızda maddenin de yedi tabakalı bir yapıda olması gerektiğini duşunduruyor:
Allah O’dur ki, yedi goğu ve arzdan da onların mislini [benzerini] yarattı (= allahullezi haleka seb’a semavatin ve minel ardi mislehunne); emr bunlar arasından iner ki Allah’ın her şeye gucu yeter olduğunu ve Allahın, herşeyi bir bilgi ile kuşatmış olduğunu bilesiniz (= yetenezzelul emru beynehunne li ta’lemu ennallahe ‘ala kulli şey’in kadiyr ve ennallahe kad ehata bi kulli şey’in ilma). (65/12)
Bu ayetteki “arzdan da onların mislini” ifadesinden maddenin de semavat gibi yedi tabakalı bir yapıda olması gerektiğini anlarsak, bunu iki şekilde acıklayabiliriz: Birincisi, ayetin maddenin en basit yapı taşlarından en karmaşık yapılarına geciş tabakalarına işaret ettiğini duşunebiliriz. İkincisi ise ayetin, maddeyi meydana getiren atomların yedi tabakalı oluşlarına işaret ettiğini duşunebiliriz. Şimdi bu iki ihtimali sırasıyla acıklayalım.
Birinci ihtimale gore ayette işaret edilen maddenin tabakaları maddenin en basit yapı taşlarından bileşik yapılara geciş tabakaları olabilir demiştik. Buna gore maddenin yedi tabakasını şoyle sıralayabiliriz: Elementer parcacıklar (e, p, n, nu), atomlar, molekuller, makro molekuller ve proteinler, virusler ve DNA, tek hucreli canlılar (prokaryot bakteriler), cok hucreli canlılar (hayvanlar ve insan). Daha once bu tabakalardan her birinin butun ozelliklerinin bir alt tabakadaki bileşenlerin ozellikleri cinsinden belirleneceği zannediliyordu. Gectiğimiz yuzyılda Pozitivistlerin “Teori İndirgeme” projesi bunu hedefliyordu. Fakat artık bunun mumkun olmadığı ortaya cıkmaktadır.
Ayetin bu şekilde anlaşılması maddi varlığın tabakalı bir yapıda ele alınması ve değerlendirilmesi gerektiğini duşundurecektir. Gercekten de, bir hidrojen atomunun taşıdığı bilgi miktarı, bunu meydana getiren proton ve elektronun taşıdığı bilgi miktarindan cok fazladır. Diğer bir ifadeyle, hidrojen atomunun butun ozelliklerini proton ve elektronun ozellikleri cinsinden tarif etmek mumkun değildir. Aynı şekilde, bir su molekulunun H2O, taşıdığı bilgi miktarı, bunu meydana getiren iki hidrojen (H) ve bir oksijen (O) atomunun taşıdığı bilgi miktarından kat kat fazladır. Boylece madde birbirine indirgenemeyen yedi tabalı bir yapı icinde gorulebilir. Buradan cok onemli felsefi sonuclar ortaya cıkmaktadır. Bunlardan biri, kimya ve biyoloji gibi bilimlerin fiziğe indirgenemeyeceği, hatta atom fiziğinin bile parcacık fiziğine indirgenemeyeceğidir. (Hidrojen atomunun yapısı uzerinde calışırken Heisenberg’in Bohr’la bu konuyu muzakere ettikleri biliniyor. Ayrıca, Nobel odullu fizikci Anderson da atomların ve molekullerin ozelliklerinin elementer parcacıkların ozelliklerine indirgenemeyeceğini soylemektedir.[1]
İkinci ihtimale gelince: Ayet gene “yedi sema ve maddeden de onların mislini yarattı” şeklinde anlaşıldığında bunun, maddeyi meydana getiren atomların yedi tabakalı oluşuna işaret ettiğini duşunebiliriz. Bu gunku fizik bilgilerimiz, hidrojenden radyoaktif elementlere kadar atomların 1’den 7’ye kadar elektron tabakalarına sahip olduğunu gosteriyor. Periyodik Cetvelde birinci periyottaki hidrojen ve helyum atomları tek tabakalı, ikinci periyottakiler (Li, Be, B, C, N, O, F, Ne) iki tabakalı, …, yedinci periyottakiler de yedi tabakalı bir yapıya sahiptir. Atomların bu elektron tabakalarına atom (ve kuantum) fiziğinde “shell” (kabuk) denilmekte ve bunlar K, L, M, …, gibi harflerle veya 1, 2, …, 7 gibi rakamlarla gosterilmektedir. Periyodik Cetvelde sıralanan atomlara baktığımızda bunlar sekiz sutun (grup) ve yedi sıra (periyot) icinde gosterilmektedir. Periyotlar yukarıda da belirttiğimiz gibi tabaka sayısına gore duzenlenmiş oluyor. (Periyodik Cetvel, Mendeleev tarafından atomların kimyasal ozellikleri esas alınarak duzenlenmiş olduğu halde periyotların bu tabakalı yapıyı gosterdiği cok sonradan – en az 50 sene sonra – anlaşılmıştır.)
Emr kelimesinin gectiği yukarıdaki ayette yetenezzelul emru beynehunne (emr bunlar arasından indirilir) ifadesi geciyor. Bunu şu farklı şekillerde anlayabiliriz: 1) “yedi sema arasından iner”, 2) “madde ve uzay arasından iner”, 3) “bunlar arasındaki başka bir boyuttan iner”, 4) yedi semanın tabakaları ve maddenin yedi tabakası arasından iner. (1) ve (2)’deki gibi duşunursek, o takdirde, neden “bunlar icinden” (fihinne) değil de “bunlar arasından” (beynehunne) ifadesi kullanıldığını sormamız gerekiyor. Bunun cevabı (3)’deki durum olabilir: Emr semavatın bu gun bildiğimiz boyutlarından farklı bir boyutta indiriliyor. Veya (4)’teki durum: Emr yedi semanın ve maddenin tabakalarının arasından indiriliyor.
Ayette ayrıca, Allah’ın (c.c.) herşeyi bir bilgi ile kuşatmış olduğu acıkca bildiriliyor. Bu da demektir ki, her şey bir bilgi ile birlikte vardır. Bu bilgi, o şeyin ozelliklerini tayin eden emrler cumlesi olarak duşunulebilir. Enformasyon fiziği cercevesinde duşunecek olursak, en basit bir elementer parcacık – mesela elektron – bir dizi kuantum ozelliği ile – elektrik yuku, spin sayısı, lepton sayısı, kutlesi, baryon sayısı, vs ile - tarif edilir. Boylece bir elektronun etkileşimleri de bu kuantum ozellikleriyle acıklanabilmektedir. İşte bu kuantum ozelliklerinin toplamı bir bilgi olarak kabul edilebilir. Fakat elementer parcacıklardan atomlara gecildiğinde bilgi miktarının birden arttığını goruyoruz. Aynı şekilde atomlardan molekullere, molekullerden makro molekullere, …, tek hucreli canlılardan cok hucreli canlılara (organizmalara) gecilince bilgi miktarı kategorik olarak artmaktadır.
------
[1] Bakınız: Kragh, H. (1999). Quantum Generations, s. 407.
www.sakirkocabas.com
__________________