Dağlık bir bolgede yaşlı bir adam kucuk oğluyla yururken, evlĂ‚dı ayağını taşa carpar ve can acısıyla, �Ahhhh!� diye bağırır. Bunun uzerine dağdan da �Ahhhh!� diye bir ses gelir. Daha once boyle bir hĂ‚dise ile karşılaşmayan cocuk biraz hayret ve biraz da merakla:

�-Sen kimsin?� diye bağırır ama aldığı cevap tektir:

�-Sen kimsin?�

Cocuk bu cevaba cok sinirlenir ve:

�-Sen bir korkaksın!� diye karşılık verir. Dağdan aldığı cevap da aynı olur:

�-Sen bir korkaksın!�

Bu olanlara bir anlam veremeyen cocuk, yaşlı babasına donerek neler olduğunu sorar. Tecrubeli baba ise oğluna �Oğlum dikkat et!� dedikten sonra, vadiye doğru �-Sana hayranım!� diye bağırır.

Bu sese karşılık olarak gelen ses de aynı cumleyi terennum etmektedir:

�-Sana hayranım!�

Baba tekrar, �Sen harikasın!� diye bağırdığında, bu kez dağdan, �Sen harikasın!� cevabı gelir.

Meydana gelen bu hadîselerin netîcesinde evlĂ‚dının şaşkınlığının iyice arttığını goren baba, ona durumu şoyle acıklar:

�Oğlum! İnsanlar buna yankı derler; ama gercekte hayatın ta kendisidir. Cunku insan, ne ekerse sĂ‚dece onu bicer. Onun icin:

-Eğer hayatında daha cok sevgi istiyorsan, insanları daha cok sev!

-Eğer sana saygılı davranılmasını istiyorsan, insanlara daha saygılı davran!

-Eğer başkaları tarafından anlaşılmak istiyorsan, once başkalarını anlamaya gayret goster!

-Eğer insanların sana hoşgorulu ve sabırlı davranmasını istiyorsan, once sen insanlara hoşgorulu ve sabırlı ol!..�

Hayatı, CenĂ‚b-ı Hakk�ın istemiş olduğu bir guzellikte yaşayıp huzûruna kalb-i selîm goturebilmek icin bu dunyada yapmış olduğumuz her işi, dĂ‚ima en guzel bir sûrette yapmalıyız. Bu dunya hayatı bir ayna misali akisler meşheridir. Bu aynada herkes, mutlaka yaptığının karşılığını gorecektir. Oyleyse bize duşen hayatımızın her Ă‚nına guzel akisler bırakmak değil midir? Cunku bu akislerin karşılığını ya bu dunyada veya ahirette muhakkak alacağız. Ayrıca bu Ă‚lem bir zıtlıklar Ă‚lemi olması bakımından da icinde dĂ‚ima hayır ve şer buluna gelmiştir. Bunun icindir ki bir insan, iyiliğe yoneldiğinde iyilikleri, kotuluğe meylettiğinde ise kotulukleri artar. ZĂ‚ten MevlĂ‚nĂ‚ Hazretlerinin buyurduğu gibi:

�Ey insan, dunyĂ‚dan birbirine zıd iki ses gelir. Acaba senin kalbin hangisini almağa istîdĂ‚dlı?.. O seslerden biri AllĂ‚h�a yaklaşanların hĂ‚li, diğeri ise aldananların hĂ‚lidir. Bu seslerden birini kabul ettin mi, oburunu duymazsın bile!.. Cunku seven bir kimse, sevdiğinin zıddı olan şeylere karşı adetĂ‚ kor ve sağır olur.�

Bundan dolayıdır ki, yolun başındayken, hangi sesin bizi Hakk�a ve hakîkate goturduğunu oğrenmeye calışmalı, bunun icin de işin ehliyle istişĂ‚re etmeli ve neticede kendimize bir yol haritası cıkarmalıyız. Cunku her şey bir ilkle başlar. Ve ne aradığını bilmeyen, bulduğunu zĂ‚ten anlayamaz. Bu sebepten; ulaşmak istediğimiz noktaya varmak icin buyuk bir azim ve inancla calışmamız gerekir.

Şoyle bir hikĂ‚ye anlatılır:

Bir kayıkcı, kayığındaki kureklerden birinin uzerine �inanc� diğerinin uzerine ise �calışmak� yazmıştı. Kendisine �Nicin boyle yaptın?� diye soranlara ise şu ibretli cevabı veriyordu:

�Nehri karşıdan karşıya gecmek icin iki kureğe de ihtiyacım var. Bunlar netîcesinde, hedefime doğru bir şekilde ilerleyebiliyorum. Bunlardan birinin olmaması durumunda, bulunduğum yerde sadece dĂ‚ireler cizerdim. Ve hedefime asla ulaşamazdım.�

Netîcede bize duşen yaşamakta olduğumuz hayatı; aşk ile yoğrulmuş bir îman, vecd ve huşû ile edĂ‚ edilen ibĂ‚detler ve meftûn edici davranış guzellikleriyle îfĂ‚ edilen hizmetlerle gecirmemiz zarûrîdir.

Sozlerimi Hazret-i MevlĂ‚nĂ‚�nın şu sozleriyle nihĂ‚yete erdirmek istiyorum:

�Bunca soz soyledik fakat Hakk�ın inayetleri, lutufları, ihsanları olmazsa bizler hiciz. AllĂ‚h�ın ve AllĂ‚h�ın has kullarının inayetleri olmadıkca; bir insan, melek bile olsa amel defteri kapkaradır. Lutufları ve ihsanları ile bizleri murada erdiren AllĂ‚h�ım! Sen dururken, başkasını yĂ‚d etmek, ondan yardım istemek doğru olmaz. Bu kadarcık olsun, doğruluk gosterme gucunu de bize Sen bağışladın. Bu Ă‚na gelinceye kadar, bizim bircok kusurlarımızı, hatalarımızı, ayıplarımızı ortmuş ve gizlemişsin. İlĂ‚hî! Ezelde bize bağışladığın bir damlacık bilgiyi, kendi deryalarına ulaştır. Benim canımda bir damlacık ilĂ‚hî bilgi var. Sen, bu bilgiyi, nefsĂ‚nî isteklerden, topraktan yaratılmış olan şu tenin suflî arzularından kurtar.�
__________________