Hapishanede “bir muhavere-i lĂ‚tîfe” munasebetiyle - 4
Evet, Ă‚kilu’l-lahm hayvanların helĂ‚l rızıkları, vefat etmiş hayvanların etleridir. Hayatta olan hayvanların etleri onlara haramdır. Eğer yeseler, ceza gorurler. “HattĂ‚ yektassu’l-cemmĂ‚u mine’l-karnĂ‚i (ev kemĂ‚ kàl)”. Yani, “Boynuzsuz olan hayvanın kısası kıyamette boynuzludan alınır” diye ifade-i hadîsiye gosteriyor ki: Gerci cesetleri fenĂ‚ bulur; fakat ervahları bĂ‚kî kalan hayvanat mabeyninde dahi, onlara munasip bir tarzda, dĂ‚r-ı bekada mucazat ve mukĂ‚fatları vardır. Ona binaen, canavarlara sağ hayvanların etleri haramdır, denilebilir.
Hem kucucuk hayvanların cenazelerini ve nimetin kucucuk parcalarını ve tanelerini toplamak vazifesiyle karıncaları nezafet memurları olarak, hem nimet-i İlĂ‚hiyenin kucucuk parcalarını teleften ve ciğnemekten ve hakaretten ve abesiyetten sıyanet etmekle ve kucucuk hayvanatın cenazelerini toplamakla, sıhhiye memurları gibi tavzif olunmuşlar.
Aynen onlardan daha muhim, sinekleri dahi, insanın gozune gorunmeyen, hastalıkların mikroplarını ve madde-i semmiyeyi temizlemekle, sinekler muvazzaftırlar. Değil mikropların nĂ‚kileleri, bilĂ‚kis muzır mikropları mass, yani emmek ve yemekle o mikropları imha, o madde-i semmiyeyi istihaleye uğratırlar, cok sĂ‚rî hastalıkların onunu alırlar. Hem sıhhiye neferleri, hem tanzifat memurları, hem kimyager olduklarına ve geniş bir hikmete mazhar bulunduklarına delil ise, onların gayet kesretidir. Cunku kıymettar, menfaattar şeyler teksir edilir. (HAŞİYE)
HÂŞİYE: Bir sineğin kanadı ve vucudu ne kadar harika bir san’at-ı Rabbaniye olduğuna lĂ‚tîfĂ‚ne bir işaret olarak, meşhur Yunus Emre’nin bu fıkrası ne guzel bildirir: “Bir sineğin kanadını kırk kağnıya yuklettim / Kırkı da cekemedi, kaldı şoyle yazılı.”
Lem’alar, Yirmi Sekizinci Lem’a, s. 421
LÛ*GAT*CE:
Ă‚kilu’l-lahm: Et yiyen.
ervah: Ruhlar.
istihale: Donuşum.
mabeyn: Ara, arası.
madde-i semmiye: Zehirli madde.
nĂ‚kile: Taşıyıcı.
nezafet: Temizlik.
sĂ‚rî: Bulaşıcı.
sıyanet: Koruma.
__________________