RahmĂ‚n ve Rahîm olan Allah´ın adıyla

Nuzûl
Hem mushaftaki sıralamada hem de iniş sırasına gore seksen ikinci sûredir. NĂ‚ziĂ‚t sûresinden sonra, İnşikak sûresinden once Mekke’de inmiştir.
Adı/Ayet Sayısı
“İnfitĂ‚r” kelimesi, sûrenin 1. Ă‚yetinde gecen ve
“yarıldı” anlamına gelen
infetara fiilinin masdarıdır. Sûre adını bu fiilden almıştır. Bazı kaynaklarda
“İze’s-SemĂ‚u’n-fetarat” şeklinde isimlendirilmiştir
(bk. BuhĂ‚rî, “Tefsîr”, 82; Taberî, XXX, 54). Kısaca “İnfetarat” ve “Munfatıra” isimleriyle de anıldığı belirtilmektedir (İbn Âşûr, XXX, 169)
Konusu
Sûrede kıyamet koparken evrende meydana gelecek olan değişim ve bazı dehşet verici olaylar, oldukten sonra dirilme, mahşerde hesap verme ve itaatkĂ‚r kulların varacakları cennetle isyankĂ‚r kulların gideceği cehennem gibi konular yer almaktadır.
Ayet

Gokyuzu yarıldığı, yıldızlar dokulduğu, denizler birbirine katıldığı, kabirlerin icindekiler dışarı cıkarıldığı zaman, insanoğlu (yapıp) gonderdiklerini ve (yapamayıp) geride bıraktıklarını bir bir anlar. (1-5)
Tefsir
Kıyamet gunu hakkında Tekvîr sûresinde anlatılanları pekiştirmek uzere burada o gun vuku bulacak bazı olaylardan soz edilerek insanlar uyarılmaktadır. Uzay boşluğundaki yıldızların duzenli hareketini sağlayan cekim kanununun kıyamet gununde yok olmasının bir sonucu olarak evrenin duzeninin bozulacağı, goklerin catlayıp yarılacağı ve kozmik duzenin bozulacağı bildirilmiştir
(bk. Furkan 25/25; HĂ‚kka 69/16; RahmĂ‚n 55/37; Nebe’ 78/19-20; Tekvîr 81/1-6). Denizlerin birbirine katılmasını, dunyanın şiddetle sarsılması, dağların parcalanıp yok olması, denge ve duzenin bozulması gibi olaylar sonunda dunyayı denizlerin kaplaması şeklinde anlamak mumkundur.
Bu Ă‚yetler hakkında,
“şiddetli sarsıntı neticesinde yerkurede meydana gelecek olan volkanik patlaklar ve derin catlaklardan cıkan lav kutlelerinin deniz sularını kaynatacağı, taşıracağı, hatta buharlaştıracağı” şeklinde de yorum yapılmıştır.
Kıyametin kopması sırasında meydana gelecek sayısız felĂ‚ketlerin buyuklerinden birkacı ornek olarak zikredildikten sonra
“Kabirlerin altı ustune getirildiğinde” meĂ‚lindeki 4. Ă‚yetle konu insana getirilmiştir. Bu Ă‚yet genellikle o buyuk altust oluş esnasında kabirlerde toprak altında bulunan ceset parcalarının dışarı fırlatılacağı şeklinde yorumlanmıştır.
Ayet

Ey insan! Seni yaratıp seni duzgun ve dengeli kılan, seni istediği bir şekilde birleştiren, ihsanı bol Rabbine karşı seni aldatan nedir?(6-8)
Tefsir
Devamındaki Ă‚yetlerden anlaşıldığına gore buradaki
“ey insan” hitabıyla ozellikle
belli bir kişiye veya butun insanlara değil, sûrenin asıl konusu olan kıyamet, Ă‚hiret ve uhrevî yargılanma ve hesap vermeyi inkĂ‚r edenlere, bunu imkĂ‚nsız gorenlere hitap edilmektedir.
Rab ismi ve bu ismin sıfatı olarak gecen
kerîm, CenĂ‚b-ı Hakk’ın
“cemal sıfatları” denilen ve kullarına yonelik lutufkĂ‚rlığını ifade eden isim ve sıfatlarındandır. 7-8. Ă‚yetlerde bu sıfatların, insanın insan olarak varlık alanına cıkışındaki yaratıcı rolu dile getirilmekte; boylece insanın, hayatı boyunca her an yararlanmakta olduğu diğer butun nimetlerden de once bedensel ve zihnî melekelerle donanıp duzgun bir insan olarak dunyaya gelişini kendisine borclu bulunduğu rabbi hakkında, saptırıcı tesirlere kapılarak yanılgıya duşmesi, turlu şekillerde inkĂ‚r ve isyanlara boğulması eleştirilmektedir.
Ayet
Hayır! Butun bunlara rağmen siz yine de dini yalanlıyorsunuz. Şunu iyi bilin ki uzerinizde bekciler, değerli yazıcılar vardır; onlar, yapmakta olduklarınızı bilir.(9-12)
Tefsir
Din kelimesi, Kur’Ă‚n-ı Kerîm’de bilinen anlamı yanında,
“hesap ve ceza gunu” (Ă‚hiret) mĂ‚nasında da kullanılmaktadır. Bu Ă‚yette birinci veya ikinci anlamında kullanıldığı yonunde iki farklı yorum vardır. Ancak muteakip Ă‚yetler ikinci yorumu desteklemektedir. Buna gore 10-12. Ă‚yetler şu gerceği ortaya koymaktadır: Bu dunyada insanlar başı boş bırakılmamıştır. Aksine herkesin neler yaptığını bilen ve kayda gecen gorevli melekler vardır. Bu Ă‚yetler, oncelikle Ă‚hireti ve uhrevî hesabı inkĂ‚r edenleri uyarmakla birlikte daha genel olarak inananı ve inanmayanıyla butun insanları, yargı ve adaletin ceza veya odullendirmenin bu dunyada olanlardan ibaret bulunmadığını; bu dunyada yerini bulmayan veya eksik kalan adaletin, o gunun tek hĂ‚kimi olan Allah’ın huzurunda mutlaka eksiksiz gercekleşeceğini; şu halde herkesin, hayatını bu sorumluluk bilinci ve duyarlılığı ile duzenlemesi gerektiğini hatırlatmaktadır.
RĂ‚zî, bu Ă‚yetlerle ilgili olarak ozetle şoyle der:
Kuşkusuz Allah TeĂ‚lĂ‚, kullarının neler yaptığını butun ayrıntılarıyla bilir; bunun icin yapılanların yazılmasına, yazıcılara, şahitlere, belgelere ihtiyacı yoktur. Ancak O, kendisiyle insanlar arasındaki ilişkileri onların kendi aralarında uygulayacakları usullere gore duzenler. İnsanlar arasındaki hak ve sorumlulukları duzenlemenin en sağlıklı yolu, her şeyi kayda gecirmek; hesaplaşma aşamasında ise belge ve tutanakları ortaya koyarak hakkın yerini bulmasını, adaletli bir sonucun alınmasını sağlamaktır. İşte kıyamet gunundeki hesaplaşma da boyle olacaktır (XXXI, 83).
Ayet

İyiler muhakkak cennette, kotuler de cehennemdedirler. Ceza gununde oraya girerler. Onlar (kĂ‚firler) oradan bir daha da ayrılmazlar.(13-16)
Tefsir
Amellerin kayda gecirilmesi ve uhrevî yargı surecinin sonucu ozetlenmektedir. Sûrenin ana konusu kıyamet ve Ă‚hiret ile uhrevî sorumluluk olduğuna gore buradaki
“erdemliler” (ebrĂ‚r),
bir gun kıyametin kopacağına, dunyada yapıp ettiklerinin kaydedildiği belgelerin onune konacağına ve bunların hesabını vereceğine inanarak bu belgeleri yani amel defterlerini iyilikleriyle dolduran mumin kişidir. Bu duyarlılık bircok Ă‚yette
takvĂ‚ kavramıyla da ifade edilmektedir.
“Kotuler” (fuccĂ‚r) ise kıyamete, uhrevî yargı ve sorumluluğa inanmayan, amel defterini kotuluklerle kirletenlerdir. Ehl-i sunnet Ă‚limleri buradaki
“fuccĂ‚r”la sadece
inkĂ‚rcıların kastedildiğini, gunahkĂ‚r muminleri kapsamadığını belirtirler; cunku onlar kıyamet ve Ă‚hirete inanırlar (bu tartışma icin bk. RĂ‚zî, XXXI, 84-85). Ancak, bu Ă‚yetlerin, inananıyla inanmayanıyla herkesi Ă‚hiret kaygısı taşımaya cağırdığından kuşku yoktur.
Ayet
Ceza gunu nedir bilir misin? Nedir acaba o ceza gunu? O gun hicbir kimse başkası icin bir şey yapamaz. O gun iş Allah'a kalmıştır.(17-19)
Tefsir
Hz. Peygamber’e yoneltilen bu sorular hesap gununun ne derece onemli ve dehşet verici olduğunu gosterir. O gun hicbir kimse başkası icin bir fayda sağlayamaz, kimse kimseyi koruyamaz; herkes kendisini duşunur ve kendi derdiyle uğraşır. Herhangi bir zararı dokunabilir endişesiyle coluk cocuğundan ve yakın akrabasından dahi kacar. Allah izin vermedikce hicbir şefaatci şefaat edemez. O gun iş Allah’a kalmıştır
(krş. Mu’min 40/16). O dilediği gibi tasarrufta bulunur, kimseye –dunyada verdiği gibi– tasarruf yetkisi vermez
(ŞevkĂ‚nî, V, 459-460)
__________________