Başlıkta okuduğumuz terkip, 'Kıssaların en guzeli' demektir. Bu tĂ‚bir, Kur'Ă‚n-ı Kerim'de, Hz. Yûsuf aleyhisselĂ‚mın kıssası icin kullanılmıştır. Bu kıssayı, ya bir tefsirden, veya onunla alĂ‚kalı bir kitaptan okumanızı tavsiye ederiz.
Bildiğimiz sebeplerle Kenan diyarından Mısır'a getirilen Hz. Yûsuf, YĂ‚kup aleyhisselĂ‚mın oğludur. Dedesi Hz. İshak, buyuk dedesi de Hz. İbrĂ‚him'dir. Hepsi de şirke karşı tevhîdi, kufre karşı îmĂ‚nı tebliğ etmiş, AllĂ‚h'ın nûrunu kalplere nakşetmek icin mucĂ‚dele etmişlerdir.
Boylesine muazzez, mukaddes ve muberrĂ‚ bir nesilden gelen Hz. Yûsuf, aristokrat bir hayat icinde yuzen Mısır saraylarında; hayĂ‚, edep ve terbiye Ă‚bidesi olarak insanlara ornek olmuş, aslĂ‚ gayr-i meşrû tekliflere iltifat etmemişti. Hatta ahlĂ‚ksızca yapılan îmĂ‚ ve baskılara karşı CenĂ‚b-ı Hakka, bunlardan kurtarması icin yalvarıp, 'Zindan, bunların beni dĂ‚vet ettiği şeyden iyidir Rabbim, dedi.' (S. Yûsuf, 33)
Sonra, Aziz ve arkadaşları, Hz. Yûsuf (a.s.)'un mĂ‚sûmiyetini isbat eden butun o kat'î delilleri gormelerine rağmen, halkın dedi-kodusunu kesmek icin onu zindana attılar. Hatta onunla beraber, biri hukumdĂ‚rın sĂ‚kîsi, diğeri de ekmekcisi olmak uzere iki delikanlı daha hapse atıldı. Onlar, hukumdarı zehirlemeye teşebbus etmek sucuyla itham olunuyorlardı.
Bunlardan biri,
- Ben ruyamda kendimi şarap icin uzum sıkıyor gordum, dedi.
Oburu ise;
- Ben de ruyamda kendimi başımda ekmek goturuyor, kuşlar da gagalayıp yiyor gordum, dedi. Bize bunların tĂ‚birini haber ver; cunku biz seni, iyilik edenlerden goruyoruz, dediler.
Dahhak rahımehullah hazretlerine;
- Yûsuf aleyhisselĂ‚mın iyiliği ne idi? diye sorulduğunda, şoyle cevap verdi:
- O, dĂ‚ima iyiliği tercih eder, butun hĂ‚l ve hareketlerinde guzel ahlĂ‚kını gosterirdi: Zindandaki hastaları ziyaret eder, mahzunlara dost ve arkadaş olup onları tesellî eder, yeri dar olanlara genişlik sağlar, muhtac olanlara yardım toplayıp verirdi.
Yûsuf aleyhisselĂ‚m delikanlılara dedi ki:
- Size ruyanızda rızık olarak yiyecek bir şey gelecek oldu mu, ben muhakkak onun ne olduğunu, daha size gelmezden evvel ruyanızı tĂ‚bir eder, haber veririm.
Dikkat edilirse, Yûsuf aleyhisselĂ‚m onları, kendisine sorulanlara cevap vermezden evvel, tevhîde dĂ‚vet ve doğru yola irşad etmek istiyor. Bu dĂ‚vet ve tĂ‚birinde doğruluğuna delĂ‚let etmek uzere de, gaybden haber verme mûcizesini anlatıyor. Zira butun peygamberlerin, peygamber olduklarını isbat icin mûcize gostermeleri gerekir.
Yûsuf aleyhisselĂ‚m konuşmasına devam ederek şoyle diyor:
- Bu, Rabbimin bana oğrettiği ilimlerdendir. Cunku ben, AllĂ‚h'a inanmayan, Ă‚hireti de inkĂ‚r eden bir kavmin dînini terk ettim. Atalarım İbrĂ‚him, İshak ve YĂ‚kub'un dînine uydum. AllĂ‚h'a herhangi bir şeyi ortak koşmamız bizim icin doğru olmaz. Bu tevhid, bize ve butun insanlara AllĂ‚h'ın bir lûtfudur; fakat, insanların coğu buna mukabil şukretmezler.
Ey Benim zindan arkadaşlarım, duşunun bir kere; darma dağınık bircok rabler mi iyi, yoksa her şeyi hukmu altında tutan ve kahredici olan bir tek Allah mı?
Sizin onu bırakıp taptıklarınız, kendinizin ve atalarınızın takmış oldukları kuru, mĂ‚nĂ‚sız ve boş isimlerden başkası değildir. Allah, onların gercekliği hakkında hicbir delil indirmemiş, onlara hicbir guc vermemiştir. Hukum, yalnız AllĂ‚h'ındır. O, yalnız kendisine ibĂ‚det etmenizi emretmiştir. İşte dosdoğru din budur. Fakat insanların coğu bilmezler.
Ey zindan arkadaşlarım, ruyalarınıza gelince; biriniz efendisine şarap icirecek, diğeri ise asılıp tepesinden kuşlar yiyecektir. İşte hakkında fetvĂ‚ istemekte olduğunuz mes'ele, boylece olup bitmiştir.
Bundan sonra Yûsuf aleyhisselĂ‚m, bu iki delikanlıdan, kurtulacağını bildiği kimseye yani sĂ‚kîye dedi ki:
- Beni efendinin yanında an, benden bahset.
Fakat şeytan, efendisine onu anlatmayı unutturdu. Bu yuzden Yûsuf aleyhisselĂ‚m, daha nice yıllar zindanda kaldı. (S. Yûsuf, 35-42)
Yani Hz. Yûsuf, Allah'tan başkasından yardım istediği icin, beş yıllık mahpusluktan sonra, yedi yıl daha hapiste kaldı. Zira boyle bir istek ummetten herhangi bir fert icin gayet normal olmakla birlikte, bir peygamber icin munasip değildi.
Onun zindanda kaldığı 12 sene Ă‚yet-i kerimedeki 'uzkurnî ınde rabbik' kavl-i keriminin harflerinin miktarına musĂ‚vidir. Bu 12 adedinde daha başka acĂ‚ib sırlar da vardır:
Burclar, aylar on ikidir. 'LĂ‚ ilĂ‚he illallah' ve 'Muhammedun Resûlullah'ın asılları da on ikişer harftir.
KezĂ‚ YĂ‚kup aleyhisselĂ‚mın oğulları da 12 idi. (Rûhu'l-Beyan)
Yûsuf aleyhisselĂ‚m, Mısır'ın iktisadî bakımdan en kritik bir devresinde yani yedi sene suren kıtlık yıllarında hazînenin başına gecmiş ve onceden aldığı tedbirlerle ulkeyi bir bĂ‚direden kurtarmıştır.
Hz. Yûsuf, bu guzel hizmeti yapmayı, bizzat kendisi tercih etmiştir. İlk bakışta, peygamberlik makamında bulunan bir zĂ‚tın Mısır HukumdĂ‚rı'nın emrinde (bugunku tĂ‚birle) MĂ‚liye Bakanlığı yapması garip karşılanabilir; fakat, insanlığa iktisadî yonden bir hizmet verirken, kazandığı sevgi-saygı ve husn-i zanla en muessir bir şekilde İslĂ‚m'ı tebliğ, telkin ve tĂ‚lim etmesi, kısacası o milleti maddî-mĂ‚nevî tehlikelerden beraberce kurtarması, ibret ve ders alınacak bir husustur.
Onun icindir ki, Kur'Ă‚n-ı Hakîm'de Yûsuf aleyhisselĂ‚mın kıssasına, kıssaların en guzeli mĂ‚nĂ‚sında, 'Ahsenu'l-Kasas' tĂ‚bir edilmiştir.
Kaynak: Biriz.biz
__________________