IKINCI CILD, 81. ci MEKTÛB
Bu mektûb Muhammed MurÂda gonderilmis olup, nasîhat vermekde ve vera ile takvÂyı ovmekdedir:
Allahu teÂlÂya hamd olsun ve Onun secip begendigi kimselere selÂm olsun! Kıymetli dostlarımın, dunyÂnın yaldızlı, suslu gunÂhlarına aldanmıs olmasından korkuyorum. Bunların guzel ve tatlı gorunuslerine, cocuklar gibi kapılacaklarını dusunerek uzuluyorum. Iblîs mel’ûnunun [ve insan seytÂnlarının] durtmesi ile, mubÂhlardan subhelilere, subhelilerden harÂmlara kaymalarından ve sÂhibine karsı mahcûb ve utanacak hÂle duseceklerinden cok sıkılıyorum. Tevbe ve istigfÂr devÂmlı olmak lÂzımdır. HarÂmları ve subheli seyleri, oldurucu zehr bilmelidir. Nazm:
Sana soyliyecek sozum hep sudur,
ki, cocuksun ve ev cok susludur.
Allahu teÂl lutf ederek, kerem ederek, acıyarak, kullarına cok seyleri mubÂh etmis, izn vermisdir. Rûhu hasta, kalbi bozuk oldugu icin, mubÂhlarla doymayıp, bitmez tukenmez mubÂhları bırakarak, ahkÂm-ı islÂmiyyenin hudûdundan dısarı tasanlar, subheli ve harÂmlara uzananlar, ne kadar bedbaht ve zevallıdır. AhkÂm-ı islÂmiyyenin hudûdunu gozetmek, buradan dısarı tasmamak lÂzımdır. Âdet uzere, alıskanlık ile nemÂz kılan ve oruc tutan cokdur. Fekat, ahkÂm-ı islÂmiyyenin hudûdunu gozeten, harÂm ve subhelilere dusmemege dikkat eden pek azdır. Dogru ve hÂlis ibÂdet edenleri, Âdet uzere, bozuk ibÂdet edenlerden ayıran fark, Allahu teÂlÂnın emrlerini gozetmekdir. Cunki, nemÂz ve orucun hÂlisi de, bozugu da gorunusde berÂberdir. Peygamberimiz “sallallahu aleyhi ve sellem” buyurdu ki, (Dîninizin diregi, temeli veradır). Bir hadîs-i serîfde, (Hicbir sey vera gibi olamaz) buyurdu.
[Ibni Âbidîn, imÂmlıgın sartlarında buyuruyor ki, (Subhelilerden sakınmaga, yanî subhelilerden ittikÂya (Vera) denir. HarÂmlardan sakınmaga, (TakvÂ) denir. Subheli olmak korkusu ile mubÂhların cogunu terk etmege de (Zuhd) denir).
(Hadîka) sonunda diyor ki, (ZemÂnımızda vera ve takv sÂhibi olmak guclesdi. Simdi, kalbini ve dilini ve azÂyı harÂmlardan koruyan ve insanlara, hayvanlara haksız olarak zulm etmiyen ve ucretsiz olarak bir is yapdırmıyan ve herkesin elindekini onun halÂl mulku bilen kimse, takv sÂhibi olur. Bir kimsenin elindeki malın gasb edilmis, calınmıs, fÂiz [kumar, rusvet], zulm, hıyÂnet ile alınmıs harÂm malın kendisi oldugu bilinmedikce, mallarını bu yollardan edinmekde oldugu bilinse dahî, elindeki bu malın onun halÂl mulku oldugunu kabûl etmek lÂzımdır. Bunu verince, mulk-i habîs ise de, almak cÂiz olur. Verilenin harÂm mal oldugu bilinirse, bunu ondan hic bir sûretle almak cÂiz olmaz. Cesidli kimselerden aldıgı harÂm malları birbirleri ile vey kendi halÂl malı ile, yÂhud kendinde emÂnet bulunan mallar ile karısdırırsa ve bunları birbirlerinden kolayca ayıramazsa, bu karısımlar, kendi mulku olur. Bu karısımlara (mulk-i habîs) denir. HarÂm malları ayırabilirse kendilerini,
sÂhiblerine vey bunların vÂrislerine vermesi, ayıramaz ise, tazmîn etmesi lÂzım olur. Tazmîn etmek, kendi halÂl zekÂt malından onların mislini, misline mÂlik degilse, gasb etdigi gundeki kıymetini odemekle olur. Tazmîn etmeden evvel, habîs malı kullanmak cÂiz olmadıgı icin, tam mulk degildir. Tam mulk olmayan malın zekÂtı verilmez. Tazmînden sonra, habîs karısımı kullanması mubÂh olur [Ve zekÂtını vermesi lÂzım olur. SÂhibini bildigi hÂlde, tazmîn etmeden evvel kullanamaz ve sadaka ve hediyye veremez ve zekÂt nisÂbına katması lÂzım olmaz. SÂhiblerini, vÂrislerini bilmiyorsa, mÂl-ı harÂmın ve habîs karısımın hepsini sadaka vermesi vÂcib olur. SÂhibi sonra zuhûr ederse, kendisine tazmîn etmesi de lÂzım olur.]. HarÂm malı, bey, hediyye, kirÂ, Âriyyet, borc odemek ve baska sûretlerle bir kimseye verirse, habîs malın kendisi oldugunu bilenin, bunu alması cÂiz olmaz.
Sadaka olarak verdigi fakîr, harÂm malı kendisine hediyye ederse, bunu kendisi de kullanabilir. SÂhibi bilinen habîs malı da, sadaka ve hibe olarak almak cÂiz olmadıgı gibi, bey ve icÂre gibi yollar ile almak da cÂiz degildir. Bu yollar ile halÂl hÂle donmez. Eline, sÂhibi bilinen harÂm mal, mesel para gecen, bunu sÂhibine vermeli, sÂhibi bilinmiyorsa, fakîre sadaka vermelidir. Baska yere vermesi gunÂh olur. Bu malı almak, fakîrlerden baska kimseye cÂiz olmaz. Yalnız vÂrisin, harÂm mal oldugunu bildigi hÂlde, mîrÂsı alması cÂiz olur, denildi. Bey ve sirÂda kolaylık olmak icin, imÂm-ı Kerhînin kavli ile fetv verilmisdir. Soyle ki, bir satısda semen [para] gosterilmeden akd yapılıp da, semen olarak harÂm oldugu bilinen sey verilirse, bu sey karsılıgı alınan mebî halÂl ve tîb olur. Fekat, harÂm oldugu bilinen vey kendinde vedîa [emÂnet] bulunan sey, semen olarak gosterilerek soz kesilir ve bu semen verilirse, satın alınan mebî, harÂm olur. HarÂm semene isÂret edip, baska seyi verirse vey baska semene isÂret edip, harÂm semeni verirse, mebî harÂm ve habîs olmaz.)
(Ibni Âbidîn) “rahmetullahi teÂl aleyh”, gasbı anlatırken diyor ki, (Gasb, bir kimsenin malını zor ile almak vey kendindeki emÂnet malı inkÂr etmekdir. Buyuk gunÂhdır. Malda degisiklik oldu ise, sÂhibi, malı ile kıymetindeki degisikligi vey yalnız kıymetini ister. Gasb etdigi yerde odemesi lÂzım olur. Tazmînden sonra kullanması cÂiz ise de, satarak etdigi kÂr yine halÂl olmaz. KÂrı sadaka vermesi lÂzımdır. Muhtelif kimselerden gasb etdiklerini birbirleri ile vey kendi mulku ile karısdırır ve ayrılamazlarsa, hepsi kendi habîs mulku olur. Fekat, tazmîn etmedikce, bu karısımı kullanması halÂl olmaz. Tazmîn etmekle, gasb gunÂhından kurtulmaz). SernblÂlî (Durer) hÂsiyesinde diyor ki, (ZÂlim, gasb etdigi malları kendi malı ile karısdırırsa, kendi mulku olurlar. Kendi halÂl malı, sÂhiblerine odeyecek mikdÂrdan nisÂb mikdÂrı fazla kalırsa, tazmîn etmeden evvel de, karısımın zekÂtını vermesi lÂzım olur. Karısım nisÂb mikdÂrı ise, fekat tazmîn edecek ve nisÂb mikdÂrı artacak kadar kendinin ayrı halÂl malı yoksa, zekÂtı lÂzım olmaz.)]
Oradaki sevdiklerimiz, her ne kadar tatlı yemeklere, suslu elbiseye duskun ise de, hakîkî lezzet ve fÂide vera sÂhiblerinin yidiklerinde ve giydiklerindedir. Mısra:
MakÂm sÂhiblerine veren onu,
Vera’ sÂhiblerine, veriyor bunu.
Onun ile bunun arasındaki fark, cok buyukdur. Cunki, Allahu teÂlÂ, onu begenmez, bundan ise rÂzıdır. Sonra, kıyÂmetde onun hesÂbı guc, bunun ise kolaydır. YÂ Rabbî, bizlere acı, dogru yoldan ayırma!
Kaynak : Tam İlmihal Seadet-i Ebediyye sh.96
__________________