EvliyĂ‚nın meşhûrlarından. İsmi Ahmed bin AbdurrahmĂ‚n Kuseyrî'dir. Doğum tĂ‚rihi bilinmemektedir. 1549 (H.956) senesinde Hatay'da vefĂ‚t etti. Turbesi Şenkoy'de ziyĂ‚ret mahallidir. Aynı Ă‚ileden on yedi zĂ‚tın kabri de bu turbededir. Aslen Suriye Selcuklularından olup, soyu EshĂ‚b-ı kirĂ‚mdan Peygamber efendimizin amcası hazret-iAbbĂ‚s'a dayandığı rivĂ‚yet edilmiştir. Babası Şeyh AbdurrahmĂ‚n 1464 senesinde Hatay'a yerleşmiş, Ahmed Kuseyrî burada doğmuştur. İlim ehli, tasavvuf erbĂ‚bı ve insanlara rehberlik eden bir Ă‚ileye mensuptur. Dedesi Şeyh SuleymĂ‚n ve babası Şeyh AbdurrahmĂ‚n, ŞĂ‚fiî mezhebinden ve Halvetî tarîkatındandılar. Tekkeleri Yayladağı'nı Lazkiye'ye bağlayan eski kara yolu uzerindeki Hırbe ciftliğindeydi. Hanyolu koyunde Şeyh DĂ‚vûd ve Hatay'da Şeyh Ali adında iki amcası vardı. Her ikisi de Ă‚lim ve fĂ‚zıl kimselerdi.
Ahmed Kuseyrî ilk temel din bilgilerini ve Kur'Ă‚n-ı kerîm okumayı babasından oğrendi. Daha sonra amcası Şeyh DĂ‚vûd'dan Arabî, akĂ‚id, fıkıh ve tefsîr okudu. Bu tahsîli sırasında buyuk İslĂ‚m Ă‚limlerinden İmĂ‚m-ı GazĂ‚lî ve Muhyiddîn Arabî hazretlerinin eserlerini okudu. Diğer amcası Şeyh Ali'den de ders alıp genc yaşta tasavvuf ilminde ve hĂ‚llerinde yetişti. Babası 1520 senesinde talebeleri huzûrunda ona Halvetî tarîkatından icĂ‚zet verip, hırkasını giydirdi. Bu icĂ‚zetin verilmesinden beş sene sonra babası vefĂ‚t etti. İrşĂ‚d, rehberlik vazîfesini devĂ‚m ettirdi. Sohbetlerine ve derslerine pekcok kimse gelip istifĂ‚de ederdi. Halep'te ZekeriyyĂ‚ aleyhisselĂ‚m CĂ‚miinde verdiği vĂ‚zlar ve hutbeleri buyuk bir alĂ‚ka ile dinlenirdi. 1545 senesinde Halep'te Ferhat Paşa ile goruştu. Ferhat Paşa onun ilimde ve yaşayışta ustunluğunu gorerek hurmet ve ikramda bulundu. Kendisine Osmanlı Devleti adına bir ferman takdim edip musellimlik verdi. Halep'ten tekrar Şeyh koyune donup, Hatay'da Ehl-i sunnet îtikĂ‚dını yayıp zararlı akımların ve kotu alışkanlıkların kaldırılması icin buyuk mucĂ‚deleler verdi ve ustun hizmetler yaptı.
KĂ‚nûnî Sultan SuleymĂ‚n Han onu İstanbul'a dĂ‚vet etti. İstanbul'a gidip pĂ‚dişĂ‚hın meşhûr dîvĂ‚n sohbetlerinde bulundu. PĂ‚dişĂ‚h hurmet ve ikrĂ‚m gosterdi. Rutbeler ve nişanlar verdi. Osmanlı Devleti adına yaşadığı Hatay bolgesinin en yetkililerinden ve ozellikle Kuseyr mıntıkasının efendisi oldu. Kendisine zeĂ‚met olarak, şimdiki Fenk koyu, Harbiye'deki Kızlar değirmeni ve ciftlikler verildi.DergĂ‚hı gariblerin, yolcuların, fakir ve misafirlerin sığındığı bir yerdi. Talebelerine son derece şefkatli davranırdı. Osmanlı Devletine sadĂ‚katı ve hizmeti ile cok takdir toplamıştır. Turbesinde bir Osmanlı sancağı, sorguc ve tuğ tĂ‚rihî bir hĂ‚tıra olarak durmaktadır.
Ahmed Kuseyrî tahsîli sırasında bir gun ders bitince koyune gitmek istedi. Ancak hava da sisli ve yağışlıydı. Bu yuzden amcası gitmesine rĂ‚zı olmadı. Fakat o gitmekte ısrar edince, gececeği Kuseyr Dağlarında yırtıcı hayvanlar bulunduğundan dikkatli olması icin onu uyardı. Ahmed Kuseyrî yola cıktıktan sonra amcası, ici bir turlu rahat etmediğinden peşine duşup uzaktan gizlice onu tĂ‚kib etti. Bir ara ağaclık bir vĂ‚dide onu gozden kaybetti. Sonra baktı ki bir kurdun sırtına binmiş neşeyle koyune doğru yol almakta. Hayretle bakakaldı. O vĂ‚dinin ismi Kurdderesi olarak kalmıştır. Amcası onun bu hĂ‚lini Ahmed Kuseyrî'nin babası Şeyh AbdurrahmĂ‚n'a anlatıp; "Ona oğretecek ilmim kalmadı, başka bir hocaya gitsin." diyerek onun ustunluğunu, daha kucuk yaşta kemĂ‚le erip, kerĂ‚met sahibi olduğunu ifĂ‚de etti.
Babası onu Hatay'a diğer amcası Şeyh Ali'nin derslerine gonderdi. Diğer talebelerle birlikte bir muddet ders aldı. İmtihanlar sırasında ise cevrede gezmeye, kuş avlamaya cıktı. Medresedeki talebeler isimlerini okudukca sırayla imtihana giriyorlardı. Bu sırada Ahmed Kuseyrî medreseden cok uzak yerlerde idi. Sırası gelip ismi okununca bir anda medreseye geldi. Hocaları onun bu kerĂ‚metini gorerek cok şaşırdılar. Sorulan sorulara doğru ve en kısa cevabı vererek hep başarı ile gecti.
KĂ‚nûnî Sultan SuleymĂ‚n onu İstanbul'a dĂ‚vet edince, hizmetcisi ile yola cıktı. Hizmetcisine; "Sen benden once git, konaklayacağımız hanlarda yer ayırt, ben yetişirim." dedi. Hizmetci yol boyunca once gidip hangi hana vardıysa, Ahmed Kuseyrî hazretlerini orada buluyordu. Hizmetci onu yururken gormediğini, kerĂ‚metiyle uzun mesĂ‚feleri kısa zamanda katettiğini anlatmıştır.
Ahmed Kuseyrî hazretleri Hatay'da pekcok talebe yetiştirmiş, insanların İslĂ‚miyeti oğrenmelerine, İslĂ‚m ahlĂ‚kının yayılmasına hizmet etmiştir. Ayrıca yollar, medreseler, mescidler ve ceşmeler yaptırmıştır. Altınozu civĂ‚rındaki Kuseyr Cayı uzerinde hĂ‚len faĂ‚l hĂ‚lde olan kopru onun yaptırdığı bir hayır eseridir.
SİZE BİR EMÂNETİM VAR
Bir gun dilenci kılığında birisi tarafından Ahmed Kuseyrî'nin evinin kapısı calınır. Kim olduğu sorulunca, Ahmed Kuseyrî'yi gormek istediğini soyler. Evde olmadığı bildirilince; "Size bir emĂ‚netim var." diyerek bir dağarcık, bir torba ve kucuk bir cıkını bırakıp almalarını soyleyerek ayrılıp gider. Giderken de; "Sonra uğrarım." der. Ahmed Kuseyrî hazretleri gec vakit eve gelir. Hanımı da kapıya gelen ziyĂ‚retciden ve bıraktıklarından bahsetmeyi unutur. Gece yarısı mutfaktan sesler işiterek gidip bakarlar. Bırakılan kucuk kaptan kazanlar dolduracak kadar bal taşıyor. Torbadaki bir avuc darı cuvallar dolduracak kadar artıyor. Cıkından ise cil cil altınlar taşıp yerlere dokuluyor. Ahmed Kuseyrî; "Nedir bu hĂ‚ller?" diye sorunca hanımı şaşkın ve hayretler icinde; "Bilmiyorum." der; "Bugun bize gelen oldu mu?" diye sorar. Hanımı hatırlayıp; "Evet bir ihtiyar geldi. Sizi sordu. Sonra uğrarım diyerek bunları bıraktı. Bereketlenip taşan bu şeyler ona Ă‚ittir." dedi. Ahmed Kuseyrî hazretleri bir an duşunup; "Bu gelen Hızır aleyhisselĂ‚m mıydı yoksa?" deyince, bırakılan kaplardaki artmalar ve taşmalar durdu. Boylece Hızır aleyhisselĂ‚mın bereketine kavuştular.
__________________