Buyuk velîlerden. İsmi Ahmed bin Muhammed, kunyesi Ebu'l-AbbĂ‚s nisbesi et-Tûsî'dir. İbn-i Mesrûk diye meşhurdur. Tûs'ta doğdu. Doğum tĂ‚rihi bilinmemektedir. BağdĂ‚t'ta yaşadı. 910 (H.298) senesi Safer ayında vefĂ‚t etti. Kabr-i şerîfi BağdĂ‚t'ta BĂ‚b-u Harb mezarlığındadır.
Ahmed bin Mesrûk ilim tahsîli icin Rey ve Horasan civĂ‚rını dolaştı. BağdĂ‚t'a yerleşti. Cuneyd-i BağdĂ‚dî, Sırrî-yi Sekatî, Ahmed bin Mesrûk, HĂ‚ris el-MuhĂ‚sibî, Muhammed bin Mansur, Muhammed el-BurulĂ‚nî ile diğer velîlerin sohbetlerinde yetişip olgunlaştı. Ebû Ali RodbĂ‚rî'nin hocası olup Muhammed bin BekkĂ‚r, ŞeybĂ‚n bin Ferrûh ve Ahmed bin Hanbel hazretlerinden hadîs-i şerîf rivayetinde bulundu. Cafer el-Huldî ve İbn-i Ubeyd el-Askerî de kendisinden rivĂ‚yette bulundular.
Ahmed bin Mesrûk; haramlardan ve şuphelilerden sakınmakta, hattĂ‚ şupheli olmak korkusuyla mubahların coğunu terk etmekte, cok ibĂ‚det yapmakta eşi az gorulen insanlardandı. Haftada sadece bir kac defa yer icerdi. CumĂ‚ gunleri dinlediği vĂ‚zların etkisiyle kendinden gecer yemeden icmeden kesilirdi. Her halinde Allahu teĂ‚lĂ‚nın rızĂ‚sını duşunur, O'nun icin olmayan sevgiyi oldurucu zehir bilirdi. Talebelerine; "Bir kimse Allahu teĂ‚lĂ‚dan başkasına gonul verirse, O'ndan başkasında neşe bulursa, bu neşeleri dertler ocağı olur. Kim, Allahu teĂ‚lĂ‚nın beğenmediği şeylere yakın olursa, bu yakınlıkların hepsi sıkıntıya donuşur." derdi.
Ahmed bin Mesrûk insanların haklarına cok saygı gosterirdi. Sebebi sorulunca; "Muminlerin hakkına saygı, Allahu teĂ‚lĂ‚nın hakkına saygıdandır." buyururdu. Cok misĂ‚firperverdi. MisĂ‚firlerine devamlı hizmetten zevk alırdı. Bir misĂ‚firi bunun sebebini sordu. O da; "MisĂ‚firlik uc gundur. Bundan fazla kalırsan bana ikrĂ‚mda bulunmuş olursun." buyurdu.
"Tevekkul nedir?" diye sorduklarında; "Tevekkul, kalbin Allahu teĂ‚lĂ‚ya guvenmesi, aleyhinde olanı bırakıp, lehinde olan ile meşgûl olmasıdır." buyurdu. Omrunu boş yere tuketenleri gorunce uzulurdu. Bunlara nasihat olarak; "Omur cok değerli sermayedir. Ne yazık ki insanoğlunun coğu bu sermayeyi boş yere tuketir. Genclik yıllarımda dinctim. Zorluklar beni yıldırmazdı. Ama artık ihtiyarlık devremi yaşıyorum. Gecmişte boşa gecirdiğim zamanlarıma uzuluyor, o gunleri arıyor, ama bulamıyorum." derdi.
Ahmed bin Mesrûk hazretleri sohbetine; "İnsan, terbiyesini rabbinden almalı." diyerek soze başlar sonunda da; "Edebini Rabbinden alanı hicbir şey mağlûb edemez." derdi. "Bir kimse kendini kurtarmak icin aklını kullanmasını bilmezse aklı o kimseyi helĂ‚ke goturur." sozu ağzından duşmezdi. İnsanları gafletten sakındırır; "Gafletin sebebi cahilliktir." buyururdu. Kendisine; "Aklımıza uygun olmayan duşunceler geliyor ne yapalım?" denildi. "Kim, Allahu teĂ‚lĂ‚dan korkarak kalbine gelen uygunsuz duşuncelerden korunmaya calışırsa, Allahu teĂ‚lĂ‚ da o kimsenin uzuvlarını, bu turlu işleri yapmaktan korur, muhĂ‚faza eder." buyurdu.
Ahmed bin Mesrûk, hal ve firĂ‚set sĂ‚hibi olup gorduğu kimsenin hal ve niyetini sezerdi. Kendisi anlatır: Bir zaman bize, şeyh kılıklı, konuşması duzgun biri geldi. Bu tatlı ifĂ‚desiyle, bize tasavvuf yolunu anlatmaya başladı, konuşurken, soz arasında; "Hepiniz kalbine gelen duşunceyi bana anlatsın." dedi. Benim hatırıma o ihtiyarın yahûdî olduğu geldi. Fakat bu durumu soyleyip soylememeyi, yanımda bulunan birine sordum. O boyle konuşanın yahûdî olacağını tahmin etmediği icin uygun gormedi. LĂ‚kin benim bu duşuncem, gittikce kuvvetleniyordu. Ne olursa olsun, bu duşuncemi kendisine soyleyeyim dedim. Dedim ki: "Siz hatırımıza gelen duşunceyi soylememizi istiyorsunuz. Benim kalbime sizin yahûdî olduğunuz duşuncesi geldi." Bunu işitince başını onune eğip, bir mikdĂ‚r bekledikten sonra doğrularak; "Doğru soyluyorsun." dedi ve Kelime-i şehĂ‚det getirip musluman oldu. "Hak olan din İslĂ‚miyettir." dedi.
Kendisine mĂ‚rifet ve muhabbetten sordular; "MĂ‚rifet, Allahu teĂ‚lĂ‚yı tanımak, O'nu duşunup tovbe, pişman olmakla, muhabbet ise Allahu teĂ‚lĂ‚ya aşırı sevgi duymak ve sevgilinin irĂ‚desine kusursuz teslim olmak ve emirlerine uymakla ele gecer." buyurdu.
Bir gun sohbette kıyĂ‚mette en şiddetli azĂ‚b gorecek olanları anlatırken şu hadîs-i şerîfleri okudu.
"KıyĂ‚mette azĂ‚bı en şiddetli olanlar, peygamberlere soğenlerdir. Sonra EshĂ‚b-ı kirĂ‚ma soğenler ve sonra muslumanlara soğenlerdir."
"İnsanları Hak teĂ‚lĂ‚dan alıkoyanlar istedikleri ibĂ‚deti yapsınlar. Allahu teĂ‚lĂ‚ onları bağışlamayacaktır. İnsanların Allahu teĂ‚lĂ‚ya kavuşmasına vesile olanları da Allahu teĂ‚lĂ‚ bağışlayacaktır."
İnsanları, CenĂ‚b-ı hakkın kendilerine verdiği nîmetlerden başkalarını da istifĂ‚de ettirmeye teşvik eder, Peygamber efendimizin şu hadîs-i şerîfini okurdu: "Allahu teĂ‚lĂ‚ bĂ‚zı kullarına bĂ‚zı nîmetleri ihsĂ‚n etmiştir. ŞĂ‚yet bu kullar, verilen nîmetlerle, başkalarını da faydalandırırsa, bu nîmetler onlarda kalır. Eğer cevresindekileri bu nîmetten mahrûm ederlerse, verilen nîmetler onlardan alınıp başkalarına verilir."
Ahmed bin Mesrûk hazretlerine semĂ‚', kasîde dinlemek, soylemek hakkında soruldu. Buyurdu ki: "Hali sağlam, ilimde Ă‚lim, ici ve dışı îtibĂ‚riyle doğru istikamet sĂ‚hibi olmayanın semĂ‚' dinlemesi doğru olmaz. Bizim gibilere ise bağırmak, cağırmak, donmek hic uygun değildir. Cunku bizim kalplerimiz henuz ibĂ‚detlerle ulfet, dostluk hĂ‚linde değildir. Kendimizi ibĂ‚dete zorla sevk ediyoruz. Nefsimizi başı boş bırakırsak bizi felaketten felakete surukler."
Sık sık: "BĂ‚tıl olan şeye cok bakmak, kalbden Hakkın mĂ‚rifetini giderir."
"DunyĂ‚dan uzaklaşmak, takvĂ‚ sahiblerine, haramlardan uzaklaşanlara kolay gelir."
"Muminin kalbi Allahu teĂ‚lĂ‚nın zikri ile kuvvetlenir." buyururdu.
Ahmed bin Mesrûk hazretlerinin Cuz'ul KanĂ‚a isminde bir eseri olduğu rivĂ‚yet edilmektedir.
__________________