EvliyĂ‚nın buyuklerinden. İsmi Muhammed bin MûsĂ‚, kunyesi Ebû Bekr'dir. İbn-i FergĂ‚nî olarak da bilinir. Aslen FergĂ‚nelidir. Doğum tĂ‚rihi bilinmemektedir. Gencliğini Irak'ta gecirdi. Sonra Horasan beldelerinden Merv'e yerleşti. 932 (H.320) senesi Merv'de vefĂ‚t etti. Merv şehrindeki turbesi ziyĂ‚ret edilmektedir.
EvliyĂ‚nın buyuğu Cuneyd-i BağdĂ‚dî ve Ebu'l-Huseyin Nûrî hazretlerinin sohbetlerinde yetişti. Bircok velî ile goruştu. Sozleri cok derin mĂ‚nĂ‚lar taşırdı. Hocası Cuneyd-i BağdĂ‚dî hazretleri kendisine; "YĂ‚ EbĂ‚ Bekr! Âlimler ve hĂ‚kimler, Allahu teĂ‚lĂ‚ tarafından insanlara rahmettir. İnsanlara soz soyleyebilecek şekilde aralarına gir ve guclerine, durumlarına gore soz soyle. Sen, onların nefisleri icin beliğ sozler soyle." buyurmuştur.
Ebû Bekr VĂ‚sıtî, Horasan beldelerinden Merv'de cok talebe yetiştirdi. ZamĂ‚nındaki insanların rehberi oldu. Hakîkat ve mĂ‚rifete dĂ‚ir ondan guzel konuşanı gorulmedi.
Vakitlerini ibĂ‚detle gecirirdi. Zaman zaman kendinden bahseder: "Ebû Bekr VĂ‚sıtî bulûğ cağına erdiğinden beri kimse gunduzleri yediğine ve hicbir gece de uyku uyuduğuna şĂ‚hid olmamıştır. İbĂ‚deti korumak, onu yapmaktan daha zordur. O, tıpkı cabuk kırılan cam eşyĂ‚ gibidir. Ona, riyĂ‚, gurur, ucub, kibir dokunsa ve değse, kırar." buyururdu.
İnsanları Allahu teĂ‚lĂ‚nın emir ve yasaklarını yerine getirmeye teşvik ederdi. Bu hususta; "Yuzunu nefsine donduren, sırtını dîne dondurmuş olur. Yuzunu dîne donduren sırtını nefsine dondurmuş olur. Nefsinin istediği işlere değil, nefse aykırı olan işlere gonul ver." buyurur ve; "En buyuk ibĂ‚det, vaktini boş yere harcamamaktır." derdi.
"Yaptığı ibĂ‚detine guvenmek, Allahu teĂ‚lĂ‚nın ihsĂ‚nını unutmaktandır."
"Allahu teĂ‚lĂ‚nın rızĂ‚sına kavuşmak icin amel eden, sevap kazanır."
"Yapılan ibĂ‚dete karşı bedel beklemek, Allahu teĂ‚lĂ‚nın lutfunu unutmaktandır."
"Allahu teĂ‚lĂ‚nın verdiği nîmetleri, yaptığınız ibĂ‚detlerin karşılığı olarak bilenlerden olmayın." derdi.
Bir gun kendisine; "En kotu huy nedir?" dediler. O; "En kotu huy; takdir edilene, karşı durmaktır. Ezelde takdir edileni, arzu ve duĂ‚ ile değiştirmeyi istemektir." buyurdu. Sonra;
"Utanan kişinin alnından dokulen terler, ondaki fazîletin eseridir."
"İyi ahlĂ‚k; mĂ‚rifetin kuvveti sebebiyle, kimseye duşman olmaman ve hic bir kimsenin de sana duşman olmamasıdır." buyurdular.
Peygamber efendimizin makĂ‚mının cok yuksek olduğunu anlatırdı. "Hic kimse, Peygamber efendimizin makĂ‚mına ulaşamamıştır. O'nun makĂ‚mını gectim veya gecerim diyen doğru yoldan ayrılmış olur. ZîrĂ‚ velîlerin en son dereceleri, Peygamberlerin ilk dereceleridir." buyurmuştur.
Kendisine havf, korku ve recĂ‚, umitten soruldu. O zaman; "Korku ve umit, kul itĂ‚at hĂ‚lini bırakıp benlik sevdĂ‚sına duşmesin diye, nefsi bağlayan iki yulardır." buyurdu.
Ebû Bekr VĂ‚sıtî hazretlerine velînin mĂ‚nevî hĂ‚linden sordular. O; "Allahu teĂ‚lĂ‚; evliyĂ‚sını başlangıc hĂ‚linde ibĂ‚deti, olgunluğunda lutufları ile orterek terbiye eder. Sonra onu kendisi icin takdir edilen mĂ‚nevî sıfatlara garkeder. Daha sonra vakitlerini Allahu teĂ‚lĂ‚ icin gecirmenin zevkini tattırır." buyurdu.
Ebû Bekr VĂ‚sıtî hazretlerine son hastalığında; "Bize vasiyette bulun." dediler, o zaman; "Allahu teĂ‚lĂ‚nın sizden istediği şeylere uygun hareket edin." buyurdu.
Ebû Bekr VĂ‚sıtî buyurdu ki:
Velînin dort alĂ‚meti vardır.
1) Kendisine gelen musîbetten şikĂ‚yet etmemesi.
2) Kendisinden ortaya cıkan kerĂ‚meti gizlemeye calışması, Ă‚şikĂ‚r etmemesi, halka gosteriş yapmaktan ve şohretten kacması.
3) İnsanların verdiği sıkıntı ve belĂ‚lara katlanması, onlara karşılık vermemesi.
4) Kendilerinden ortaya cıkan fiillerle Allahu teĂ‚lĂ‚nın kullarına karşı gizlenmeleridir.
Yine buyurdu ki: Havftan, azab korkusundan daha yuksek makam, Allahu teĂ‚lĂ‚nın sevmediği kimseyi sevmemektir.
BİR KEDİNİN TEŞEKKURU
İnsanlara elinden geldiği kadar yardımda bulunur ve iyilik yapmaya teşvik ederdi. Kendisi anlatır: "Bir zaman muhim bir iş icin gidiyordum. Başımın uzerinde bir kuş ucmaya başladı. Bir anlık gaflet eseri olarak kuşu yakaladım. O elimde iken, başka bir kuş daha ucmaya başladı. Elimdeki kuşun eşi veya annesi zannederek kuşu elimden bıraktığım anda, kuş oldu. Buna cok uzuldum. O gunden sonra bende bir sıkıntı başladı ve bir sene gecmedi. Bir gece Peygamber efendimizi ruyĂ‚mda gordum. Bir senedir, o kadar cok sıkıntının tesirinde kaldığımı, cok zayıflayıp ayakta namaz kılamaz hĂ‚le geldiğimi arz ettim. O zaman; "Bunun sebebi, bir sercenin, huzurda senden şikĂ‚yetci olmuş bulunmasıdır." buyurdular. Bunun uzerine af diledim, kabûl olunmadı. Bundan bir zaman sonra, evimizdeki kedi yavrulamıştı. Ben bu sıkıntı icinde duşunurken, bir yılanın kedi yavrularından birisini yakalamaya calıştığını gordum. AsĂ‚mı yılana vurunca, kactı. Kedinin annesi gelip yavrusunu aldı gitti. Ondan sonra iyileştim; namazlarımı ayakta kılmaya başladım. O gece ruyĂ‚mda yine Peygamber efendimizi gordum. "YĂ‚ Resûlallah! Bugun sıhhat buldum." deyince; "Bunun sebebi, huzurda, bir kedinin senin icin teşekkur etmesidir." buyurdular.
__________________