Suriye'de yetişen velîlerden. Onuncu yuzyılda yaşamıştır. İsmi, İbrĂ‚him bin Ahmed'dir. Ebû İshĂ‚k ve Ebu'l-Hasan kunyeleriyle bilinir. Suriye'nin Rakka şehrinde doğduğu icin Rakkî nisbesiyle tanındı. Doğum tĂ‚rihi bilinmemektedir. 953 (H.342) senesinde vefĂ‚t etti.

Ebû İshĂ‚k İbrĂ‚him bin el-Muvelled, zamĂ‚nının Ă‚limlerinden aklî ve naklî ilimleri oğrendi. Fıkıh ve hadîs ilimlerinde yuksek Ă‚lim oldu. Tasavvufa karşı alĂ‚ka duydu. Kendisine rehberlik edecek velî bir zĂ‚tı aramaya başladı. EvliyĂ‚dan olan Muslim-i Mağribî'nin ziyĂ‚retine gitti. Bundan sonrasını kendisi şoyle anlatıyor:

"Muslim-i Mağribî'nin rahmetullahi aleyh ziyĂ‚retine gitmiştim. Mescidine vardığım zaman, namaz kıldırıyordu. FĂ‚tiha, tecvîd ilmine gore okunmamıştı. Kendi kendime; "Buraya gelmek icin boşuna zahmet cekmişim." dedim. O gece orada kalıp ertesi gunu Fırat Nehri kenarına gitmek icin yola cıktım. Yolda bir arslanın yattığını gordum. Yanından gecmekten cekinip geri donduğumde, başka bir arslanın bana doğru geldiğini farkettim. Korkudan bağırdım. Muslim-i Mağribî sesimi duyunca dışarı cıktı. Arslanlar kendisini gorunce sĂ‚kinleştiler. Onların kulaklarından tutup goturdu ve; "Kim olursa olsun, benim misĂ‚firim olan kimseye saldırmayın." buyurdu. Bana da donup; "Ey Ebû İshĂ‚k! Sizler zĂ‚hirinizi duzeltmekle meşgul oluyor ve Allahu teĂ‚lĂ‚nın mahlukundan korkuyorsunuz. Biz ise bĂ‚tınımızı duzeltmekle meşgul olunca, mahluklar bizden korkmaya başladı." buyurdu. HatĂ‚mı anlayıp tovbe ettim ve kendisinden ozur diledim. Ozrumu kabûl edip, bana iltifĂ‚t etti. Bu hĂ‚diseden sonra, gorunuşe gore hukum vermenin cok yanlış olduğunu, kendisinden ilim oğrenilecek zĂ‚tta kusur aranırsa (gorulurse) ondan hic istifĂ‚de edilemeyeceğini anladım. Kendisinden ilim ve edeb oğrenilecek hakîkî din Ă‚limine tam teslim olmalı, onda bir noksan aranmamalıdır. Butun kusur ve kabahatleri kendisinden bilmeli, her hĂ‚l-u kĂ‚rda edebe riĂ‚yet etmelidir. Hocasının ilminden, feyz ve bereketlerinden istifĂ‚de etmenin, ancak bu şekilde olduğunu duşunerek, bu yolda ilerlemek icin gece-gunduz calışmalıdır. Kolaylık vermesi icin ve bunca nîmetlere kavuştuktan sonra mahrûm olmak felĂ‚ketine duşmekten koruması icin, ağlayarak Allahu teĂ‚lĂ‚ya yalvarmalıdır."

Ebû İshĂ‚k hazretleri, bundan sonra tasavvuf yolunda ilerlemek icin cok calıştı.

Cuneyd-i BağdĂ‚dî, Ebû Abdullah bin CellĂ‚, İbrĂ‚him-i KassĂ‚r, Abdullah bin CĂ‚bir'in yanında başka Ă‚lim ve velîlerin ilim meclisleri ve sohbetlerinde bulundu. İlimde ve fazîlette yukselip zamanla, ilim sĂ‚hibi insanların, muşkillerini halledebilmek icin kendisine murĂ‚caat ettikleri, derecesi cok yuksek bir zĂ‚t oldu. İnsanlara vĂ‚z ve sohbetleriyle İslĂ‚miyetin emir ve yasaklarını anlatarak onların dunyĂ‚da ve Ă‚hirette saĂ‚dete, kurtuluşa ermelerine vesîle oldu. İnsanlar onun derin mĂ‚nĂ‚lı sozlerinden istifĂ‚de edebilmek icin etrĂ‚fında toplanıp, ilminden ve guzel ahlĂ‚kından cok faydalandılar.

Başlangıcta; "İnsan, kalbini duzeltmek icin meşgûl olduğu zaman mahluklar ondan korkarlar." sozunu kendisine dustûr edinen Ebû İshĂ‚k İbrĂ‚him bin el-Muvelled, her an Allahu teĂ‚lĂ‚yı duşunur, O'nunla meşgûl olurdu. Bu sebeple de diğer mahluklar ondan korkarlardı.

Bir gun talebelerinden birisine elbisesinden bir parca hediye etmişti. O talebe, sahrada yalnız başına giderken, bir arslan gordu. Arslan hemen saldıracak gibi dikkatle baktı. Sonra yuzunu toprağa surdu ve yavaşca oradan ayrılıp gitti. O kimse, hocasının elbisesinden bir parcanın uzerinde bulunduğunu, arslanın bakınca o parcayı gorduğunu hatırladı. O kumaş parcasının sĂ‚hibi olan mubĂ‚rek hocası hurmetine, arslanın kendisine saldırmadığını anlayıp, Allahu teĂ‚lĂ‚ya şukretti. Hocasına olan muhabbet ve bağlılığı, daha da arttı.

Ebû İshĂ‚k İbrĂ‚him bin el-Muvelled, ihlĂ‚s ile Allahu teĂ‚lĂ‚nın rızĂ‚sını duşunerek ibĂ‚det ederdi. İhlĂ‚s ile ilgili olarak buyurdu ki:

"Yapılan ibĂ‚detin tadı, ihlĂ‚s iledir. İhlĂ‚s ile yapılan ibĂ‚det, kalbe, rûha rahatlık ve lezzet verir. Ucb, kendini ve amelini beğenmek durumu olursa bu tad kalmaz."

"Bir kimse Allahu teĂ‚lĂ‚nın emir ve yasaklarından birini nefsi icin yaparsa, o ameli ya kabûl olunur veya kabûl olunmaz. Ama, o ameli yapmaya kalkarken Allah icin niyet ederse, o amelin kabûl olunacağı muhakkaktır."

"Allahu teĂ‚lĂ‚nın Zumer sûresi 54. Ă‚yet-i kerîmesinde meĂ‚len; "Başınıza azap gelip catmadan (tovbe edip) Rabbinize donun. O'na hĂ‚lis ibĂ‚det edin, sonra kurtulamazsınız." buyurduğunu ve Allahu teĂ‚lĂ‚ya kavuşacak yolu bildiği halde, O'ndan başkası ile meşgûl olana cok taaccub edip şaşarım."

Yiyip icmenin edepleriyle ilgili olarak buyurdu ki: "Yemekte edeb odur ki, yemek ancak zarûret olduğu zaman yenir. Her zaman yenmez."

Diğer aklî ve naklî ilimlerde yuksek Ă‚lim olan Ebû İshĂ‚k İbrĂ‚him bin el-Muvelled, hadîs ilminde de yuksek idi. Peygamber efendimizin şu hadîs-i şerîfini rivĂ‚yet etti:

Peygamber efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazret-i Ebû Hureyre'ye buyurdu ki: "YĂ‚ EbĂ‚ Hureyre! VerĂ‚ sĂ‚hibi ol! İnsanların en Ă‚bidi olursun. KanĂ‚at sĂ‚hibi ol! İnsanların en cok şukredeni olursun. Kendin icin istediğini, insanlar icin de iste! KĂ‚mil mumin olursun. Sana komşu olanlarla iyi komşuluk yap! Hakîkî musluman olursun. Gulmeyi azalt! Şuphesiz ki cok gulmek kalbi oldurur."

Onun ilim meclislerinde ve sohbetlerinde pekcok kimse hidĂ‚yete kavuşup, Allahu teĂ‚lĂ‚nın sevdiği kulları arasında yer aldı. Rakka şehrinin en buyuk Ă‚limi ve velîsi olan Ebû İshĂ‚k İbrĂ‚him bin el-Muvelled 953 (H.342) senesinde Rakka'da vefĂ‚t etti. Orada defnedildi.
__________________