EvliyĂ‚nın buyuklerinden ve ŞĂ‚fiî mezhebî fıkıh Ă‚limi. İsmi, Muhammed bin Omer bin Ahmed el-VĂ‚sıtî el-Gamrî el-Mahallî, kunyesi Ebû Abdullah, lakabı ise Şemsuddîn'dir. 1384 (H.786) senesinde Mısır'ın Gamr bolgesinde doğdu. 1445 (H.849) senesi ŞĂ‚bĂ‚n ayının sonlarında Mahallet-ul-KubrĂ‚ denilen yerde vefĂ‚t etti. Yaptırdığı cĂ‚minin yanına defnedildi.

Gamrî, doğduğu yerde ilim oğrenmeye başladı. Fakîh Ahmed ed-Demsîsî'den Kur'Ă‚n-ı kerîmi oğrendi ve ezberledi. Et-Tenbîh adlı eseri okudu. Memleketindeki diğer Ă‚limlerin de sohbetlerinde ve derslerinde bulunan Gamrî, ilim oğrenmek icin KĂ‚hire'de CĂ‚mi'ul-Ezher Universitesine girdi. Bu arada fıkıh ilmini oğrendi. El-Mardinî'nin derslerini tĂ‚kib etti. Sonra yalnızlığı secip, ibĂ‚detle meşgûl oldu.Tasavvuf erbĂ‚bı ile goruştu. Omer el-VefĂ‚î Ahmed ez-ZĂ‚hid'in sohbetlerinde bulunarak kemĂ‚le erdi. Sonra hocaları onu, insanlara ilim oğretmekle gorevlendirdiler.

Gamrî, bircok beldeleri dolaştı. Buralarda insanlara vĂ‚z ve nasîhatlerde bulundu. Mahallet-ul-kubrĂ‚ denilen yerdeki Şemsiyye Medresesini genişlettirdi ve sağlam bir medrese hĂ‚line getirdi. Ayrıca oraya bir de cĂ‚mi yaptırdı.Bu medrese ve cĂ‚mide ders verdi, hutbe okudu ve vĂ‚z ve nasîhatte bulundu. Bolge halkı ondan cok istifĂ‚de etti. KĂ‚hire'deki bircok cĂ‚minin tĂ‚mirine vesîle oldu. Hocası Ahmed ez-ZĂ‚hid de onun yaptırdığı imĂ‚retlerde ders verdi. Gamrî'nin ismi, her tarafa yayıldı. Bircok ilim tĂ‚libi, ders almak icin yanına geldiler. TĂ‚mir ettirdiği cĂ‚milerin yanlarına dergĂ‚hlar yaptırdı. Buralar, Kur'Ă‚n-ı kerîm okunan, sohbet edilen, ibĂ‚det yapılan yerler oldu.

Gamrî cok kere hacca gitti. Bir sure Mekke-i mukerremede kaldı. Beyt-ul-Makdîs'i ziyĂ‚ret etti.Ehl-i sunnet îtikĂ‚dında olup, bid'atten uzak duran ve şiddetle sakınan bir zĂ‚t idi. DunyĂ‚ malına duşkun değildi. Kendisine getirilen hediyeleri fakirlere dağıtırdı.

Gamrî'nin bircok kerĂ‚metleri goruldu. Bir gece hırsızlar, Gamrî'yi oldurmek icin dergĂ‚ha gelip kapıyı kırdılar. Gamrî yanında bulunan talebelerine ve sevdiklerine; "Onları ben karşılayacağım. Hic biriniz cıkmasın!" buyurdu. Dışarı cıkıp hırsızlara doğru bir nazar etti. O esnĂ‚da hepsi feryĂ‚d ederek silĂ‚hlarını attılar ve tovbe ettiler.

DergĂ‚hta kandillerin yakılması unutulduğu zaman, Gamrî kandillere eliyle işĂ‚ret eder, kandiller yanmaya başlardı. KerĂ‚metlerini goren bircok kişi, kendinden gecti. Şeyh ZekeriyyĂ‚ onun yedi iklimdeki her şeye vĂ‚kıf olduğunu bildirdi.

Muhammed Gamrî, talebelerini; ihtiyĂ‚rlar, orta yaşlılar ve gencler olmak uzere uc gruba ayırmıştı. Her grubun yeri ayrıydı. Bu gruplar birbirlerinin yerine gitmezdi. SĂ‚dece CumĂ‚ namazına giderlerken bir araya gelirlerdi. Bu arada bir hafta boyunca oğrendiklerini muzĂ‚kere ederlerdi. Muhammed Gamrî, kendisine talebe olmak isteyeni, kendi başına sormadan iş yapmıyacağına dĂ‚ir soz aldıktan sonra talebeliğe kabûl ederdi. Bundan sonra talebe her işinde, her hareketinde tamĂ‚men hocasına tĂ‚bi olurdu. Kendi istek ve arzuları kalmaz, hocasının dediklerine uygun yaşardı.

Gamrî, bircok eser yazmİŞtİr. Bunlardan bĂ‚zİlarİ Şunlardİr: 1) El-KavĂ‚id-us-Sûfiyye, 2) El-Hukm-ul-MeŞrût fî BeyĂ‚n-iŞ-Şurût, 3) Menh-ul-Minne fit-Telebbusî bis-Sunne (dort cild), 4) El-Vasİyyet-ul-CĂ‚mia, 5) MehĂ‚sin-ul-HisĂ‚l fî BeyĂ‚ni Vucûh-il-HelĂ‚l, 6) En-Nusratu fî AhkĂ‚m-il-Fİtrati,
__________________