HĂ‚lid bin Velid, Kureyş arasında suvĂ‚rili i ve askerli i ile tanınırdı. Bedir ve Uhud savaşlarında henuz Musluman olmadı ından duşman birliklerinden birinin kumandanıydı. Hudeybiye'de de duşman tarafında idi.
Kardeşi Velid, Bedir'de esir edildi. Fidye karşılı ında serbest bırakılıp, Mekke'ye donunce, îmĂ‚na geldi ve tekrar Medîne'ye dondu. Oradan, Hz. HĂ‚lid bin Velid'in Musluman olması icin, teşvik edici mektuplar gonderdi. Resûlullah efendimiz de teşvik edici sozler soyledi.
İslĂ‚ma meyli arttı
HĂ‚lid bin Velid, Peygamber efendimizin sozlerini haber alınca, İslĂ‚ma meylı arttı. Peygamberimizin yanına gitmek icin hazırlandı. Bu durumu kendisi şoyle anlatıyor:
"Allahu teĂ‚lĂ‚, benim hayrımı diledi i zaman, kalbime İslĂ‚miyet sevgisini duşurdu. Beni, hayır ve şerri anlayacak hĂ‚le getirdi. Kendi kendime dedim ki:
- Ben, Muhammed'e karşı her savaş yerinde bulundum. Bulundu um savaş yerlerinden hicbiri yoktur ki, donerken, aykırı ve yanlış bir iş uzerinde bulundu umu ve Muhammed'in, muhakkak gĂ‚lip gelece ini icimde sezmiş olmayayım!
Resûlullah efendimiz, Hudeybiye'ye cıkıp geldi i zaman, ben de, muşrik suvĂ‚rilerinin başında yola cıktım. Usfan'da, Resûlullah efendimizle EshĂ‚bına yaklaşıp gozuktum. Resûlullah efendimiz, bizden emîn bir sûrette EshĂ‚bına o le namazını kıldırıyordu. Uzerlerine, birden baskın yapmayı duşundukse de, gercekleşmedi. Boyle olması da, hayırlı oldu.
Resûlullah efendimiz, kalbimizden gecenleri sezmiş olmalı ki, ikindi namazını, EshĂ‚bına korku namazı olarak kıldırdı. Bu, bana cok tesir etti. Kendi kendime, Bu zĂ‚t, herhĂ‚lde, Allah tarafından korunuyordur dedim. Mekke'ye dondu umde, ceşitli duşunceler icinde bocalıyordum.
Ertesi sene, Resûlullah efendimiz umre icin Mekke'ye gelip girince, Ondan gizlendim. Kendisinin Mekke'ye girişini gormedim.
Ustun tutardık
Kardeşim, Velid bin Velid de umre icin gelip Mekke'ye girmişti. Beni arayıp bulamayınca, bana bir mektup yazmış ve mektubunda şoyle demişti:
(Do rusu, ben, senin İslĂ‚miyetten boyle tedirgin olmak ve yuz cevirip gitmekteki goruşun kadar şaşılacak bir goruş gormedim! HĂ‚lbuki, e ri yola gitmekten seni alıkoyacak bir aklın da var! Aklını kullansan ya! İslĂ‚miyet gibi bir dîni, kim bilmez ve tanımaz olabilir?!
Resûlullah efendimiz, seni, bana sordu. "HĂ‚lid nerededir?" dedi. Ben de, "Allah, onu getirir" dedim. Resûlullah efendimiz bunun uzerine buyurdu ki:
- Onun gibi bir adam, İslĂ‚miyeti bilmez ve tanımaz olabilir mi? Keşke o, butun savaş ve cabalarını Muslumanların yanında, muşriklere karşı gosterseydi, kendisi icin ne kadar hayırlı olurdu! Biz, kendisini başkalarına tercih eder, ustun tutardık!
Ey kardeşim! En elverişli, en yararlı yerlerde kacırmış bulundu un firsatlara acele yetiş!)
Bana, kardeşimin bu mektubu gelince, gitmek icin, acele ettim. İslĂ‚miyete olan iste im de arttı. Resûlullah efendimizin soyledikleri ise, beni cok sevindirdi, ferahlattı.
HĂ‚lid bin Velid soyle anlatır: Kardeşimin mektubu bana ulaşınca, Musluman olma arzûsu bende cok kuvvetlendi. Gitmek icin acele ediyordum. Resûlullahın soyledikleri beni cok sevindirmişti. O gece uyurken, ruyĂ‚mda sıkıntılı dar ve col gibi susuz yerlerden, yemyeşil geniş ve ferah bir yere cıkmıştım. Medîne'ye varınca, bu ruyĂ‚mı Hz. Ebû Bekir'e anlatıp, tĂ‚birini ondan sormaya karar verdim.
Bana kim arkadaş olabilir?
Ben Resûlullaha gitmek icin hazırlanırken, Acaba oraya giderken bana kim arkadaş olabilir diye duşunuyordum. SafvĂ‚n bin Umeyye'ye rastladım. Vaziyeti ona anlattım. O teklifimi reddetti. Daha sonra Ikrime bin Ebû Cehil'e rastladım. O da aynı şekilde dĂ‚vetimi reddedince, evime gittim. Hayvanıma binip, Osman bin Talha'nın yanına gittim.
Ona da aynı şekilde, Musluman olmak uzere, Peygamberimize gidece imi, kendisinin de gelmesini soyledim. Tereddutsuz kabul etti ve ertesi gunu seher vakti beraberce yola cıktık. Hadde denilen yere vardı ımızda, Amr bin Âs ile karşılaştık. O da Musluman olmak icin Medîne'ye gidiyordu.
Hep beraber Medîne'ye vardık. Elbisenin en guzelini giyip, Resûlullah efendimizle goruşmeye hazırlandım. O sırada kardeşim Velid geldi ve dedi ki:
- Acele et! Cunku Peygamberimize sizin geldi iniz haber verilmiş ve O da cok sevinmiştir. Şimdi sizi bekliyor.
Ben de acele ile O yuce Peygamberin huzuruna vardım. Gulumsuyordu. SelĂ‚m verip dedim ki:
- Allahtan başka ilĂ‚h olmadı ına ve senin de Allahın Peygamberi oldu una sehĂ‚det ediyorum.
- Sana hidĂ‚yet veren, do ru yolu gosteren Allaha hamd olsun. Senin akıllı oldu unu biliyor, bunun, er veya gec seni selĂ‚met ve hayra ulaştıraca ını umuyordum.
Gunahlarını ba ışla!
Sonra gunahlarımın affı icin, Allahu teĂ‚lĂ‚ya duĂ‚ etmesini istedim. Resûlullah efendimiz de buyurdu ki:
- İslĂ‚miyet, kendisinden once işlenmiş olan gunahları sokup atar.
Sonra da ellerini acarak du buyurdular:
- YĂ‚ Rabbî! HĂ‚lid'in, kullarını, senin yolundan cevirmek icin gosterdi i butun cabalarından ileri gelen gunahlarını ba ışla!
Peygamber efendimiz, bana, kendi evinin yanında bir yer verdi. Beni savaşta hep suvĂ‚ri birliklerinin başına kumandan tĂ‚yin etti. Daha sonra Mekke'de iken gordu um ruyĂ‚yı Hz. Ebû Bekir'e anlattım. O da buyurdu ki:
- Gormuş oldu un o ferahlık yer, Allahu teĂ‚lĂ‚nın, seni, muşriklikten İslĂ‚miyete erdirmesidir.
Hz. HĂ‚lid bin Velid'in Musluman olması, hicretin sekizinci yılında oldu. Musluman olduktan sonra Medîne'de yerleşti.
Hz. HĂ‚lid bin Velid, Musluman olduktan sonra, ilk olarak Mûte gazĂ‚sında bulundu. İslĂ‚m askeri Mûte'ye hareket ederken, Peygamber efendimiz buyurdu ki:
- CihĂ‚da cıkacak olan şu insanlara Hz. Zeyd bin HĂ‚rise'yi kumandan tĂ‚yin ettim. E er o şehîd olursa, yerine Ca'fer bin Ebî TĂ‚lib gecsin. O da şehîd olursa, yerine Abdullah bin RevĂ‚ha gecsin. E er o da şehid olursa, aranızda munĂ‚sip gordu unuz birini secip, ona tĂ‚bi olursunuz.
Birini kumandan secin!
Mûte harbi başladı. Şiddetli carpışma olurken; Hz. Zeyd bin HĂ‚rise, Hz. Ca'fer ve Hz. Abdullah bin RevĂ‚ha sırasıyla şehîd oldular. Sonra sancak Hz. SĂ‚bit bin Akrem'e verildi. O, sanca ı bir yere dikip, mucĂ‚hidleri yanına ca ırdı. Herkes toplanınca dedi ki:
- Aranızdan birini kendinize kumandan olarak seciniz ve ona tĂ‚bi olunuz!
Ona dediler ki:
- Biz seni kumandan sectik.
Bunun uzerine, Ben bu işi yapamam dedi ve Hz. HĂ‚lid bin Velid'e donerek dedi ki:
- YĂ‚ HĂ‚lid! Senin savaş tecruben, askerî bilgin, askeri heyecanlandırarak harekete gecirmen benden fazladır. Sanca ı acele al! Savaş devam ederken bu işlerle oyalanmamız bizim aleyhimize oluyor!
Boylece Hz. HĂ‚lid bin Velid sanca ı aldı. Akşam vakti yaklaşmış idi. Guneş batıncaya kadar pek muthiş carpıştı. Onun bu mahĂ‚retine kĂ‚firler bile şaşırdılar. Akşam oldu. Sabahleyin tekrar saldırılacaktı.
Hz. HĂ‚lid bin Velid, şaşılacak derecede askerî dehĂ‚ya ve savaş tecrubelerine sahip bir kahramandı. Sabah olunca, İslĂ‚m askerinin duzenini de iştirdi. Sa taraftakileri sol tarafa, sol taraftakileri sa tarafa, on taraftakileri arka tarafa ve arka taraftakileri on tarafa aldı.
Rum askerleri, daha once tanımış oldukları kişilerle karşılaşmayınca, hepsi birden şaşırdılar. Demek ki, bunlara yardımcı kuvvetler gelmiş diyerek korkuya kapıldılar.
Hz. HĂ‚lid bin Velid'in kumandasındaki mucĂ‚hidler, Rum askerlerinin morallerinin bozulmasından istifade edip, hucûma gectiler. Uc bin kişilik İslĂ‚m askeri, Heraklius'un yuzbin kişilik ordusunu bozguna u rattı.
Başarının sırrı
Başkumandan Hz. HĂ‚lid bin Velid'in elinde, o gun dokuz kılıc parcalandı. Rum askerinin co u kılıctan gecirildi. Peygamber efendimiz, Hz. HĂ‚lid bin Velid'in, bu fevkalĂ‚de başarısını haber aldı ı zaman, onu Seyfullah = Allahın kılıcı lĂ‚kabı ile şereflendirdi.
HĂ‚lid bin Velîd hazretleri, başında sarı ı arasında bir sakal-ı şerîf taşırdı. Bunu taşıdı ı her muhĂ‚rebede zafer kazanırdı.
Butun savaşlarda muzaffer olmasının sebebini sorduklarında, sarı ını cıkarıp, icindeki mubĂ‚rek sakal-ı şerîfi gosterir ve onun sayesinde zafer kazandı ını soylerdi.
Peygamber efendimiz Hz. HĂ‚lid bin Velid'i Benî Huzeyme kabîlesini İslĂ‚ma dĂ‚vet icin gonderdi. Onlarla anlaşma yaptı. Hicretin onuncu senesinde, yine Hz. HĂ‚lid bin Velid'i, HĂ‚ris bin KĂ‚'b o ullarına gonderdi. Peygamber efendimiz, ilk uc gun kılıc kullanılmamasını tenbih etmişti. Bunun icin Hz. HĂ‚lid bin Velid, tatlılıkla işi halletti ve onlar da İslĂ‚mı kabul ettiler.
Allah'a hamd ederim
Hz. HĂ‚lid bin Velid, HĂ‚ris bin KĂ‚'b o ullarının İslĂ‚ma gelmesi uzerine, Peygamber efendimize bir mektup gonderdi. Bu mektup şoyledir:
"BismillĂ‚hirrahmĂ‚nirrahîm. HĂ‚lid bin Velid tarafindan, Allahu teĂ‚lĂ‚nın Resûlu Peygamberimiz Muhammed aleyhisselĂ‚ma, EsselĂ‚mu aleyke yĂ‚ Resûlallah!
Kendisinden başka ilĂ‚h olmayan Allahu teĂ‚lĂ‚ya hamd ederim. YĂ‚ Resûlallah, beni, HĂ‚ris bin KĂ‚'b Kabîlesine gonderdiniz. Onlarla uc gun savaşmamamı ve onları İslĂ‚ma dĂ‚vet etmemi, Musluman olurlarsa, aralarında kalmamı ve İslĂ‚mın esaslarını, Allahu teĂ‚lĂ‚nın kitabını ve Resûlunun sunnetini o retmemi, e er Musluman olmazlarsa savaşmamı emir buyurmuştunuz.
Ben de, emr-i şerîfleriniz uzere hareket ederek, HĂ‚ris bin KĂ‚'b o ullarına ucgun nasîhat edip, İslĂ‚mı tebli ettim.
SuvĂ‚rilerim, Ey Benî HĂ‚risler! SelĂ‚mete ermek isterseniz, Musluman olunuz! diye onları İslĂ‚ma dĂ‚vet ettiler. Onlar, hic carpışmadan Musluman oldular. Ben de onlara, Allahu teĂ‚lĂ‚nın emirlerini, Resûl aleyhisselĂ‚mın sunnet-i şerîflerini o rettim.
YĂ‚ Resûlallah! Bundan sonra, nasıl hareket etmem gerekti i hakkında ikinci bir emr-i şerîfiniz gelinceye kadar burada bekleyece im. EsselĂ‚mu aleyke yĂ‚ Resûlallah.
Peygamber efendimiz de, Hz. HĂ‚lid bin Velid'in mektubuna şoyle cevap yazdırdılar:
BismillĂ‚hirrahmĂ‚nirrahîm. Allahu teĂ‚lĂ‚nın Resûlu Muhammed aleyhisselĂ‚mdan, HĂ‚lid bin Velid'e, EsselĂ‚mu aleyke YĂ‚ HĂ‚lid! Allahu teĂ‚lĂ‚ya hamd ederim. Benî HĂ‚ris bin KĂ‚'blıların kendileriyle carpışmanıza ihtiyac kalmadan Musluman olup, Allahu teĂ‚lĂ‚nın birli ine ve Muhammed'in, O'nun kulu ve Resûlu oldu una şehĂ‚det ettiklerini ve hidĂ‚yete kavuştuklarını haber veren mektubunu elciniz bana getirdi.
Âhiret azĂ‚bıyla korkut!
Allahu teĂ‚lĂ‚nın ve Resûlunun emirlerine gore hareket ederlerse, onları Ă‚hiret nîmetleriyle mujdele! E er aykırı hareket ederlerse Ă‚hiret azĂ‚blarıyla korkut! Sonra buraya gel! Onların elcileri de seninle beraber gelsin!
VesselÂmu aleyke ve rahmetullahi ve berekÂtuhu."
Hz. HĂ‚lid bin Velid, Peygamber efendimizin vefĂ‚tlarından sonra, Hz. Ebû Bekir devrinde ortaya cıkan ve Peygamberlik iddiasında bulunan bĂ‚zı kimseler uzerine yurudu. Bunlardan Tuleyha ve avĂ‚nesini oldurdu ve Ayniye bin Husayn'i yakalayıp Medîne'ye getirdi.
YemĂ‚me'de Museylemet-ul-Kezzab'in ordusunu da ıttı. Bu muharebede Museyleme'nin ordusundan 20 bin kişi, Museyleme de Hz. Vahşî tarafından olduruldu. İslĂ‚m ordusundan 2000 asker şehîd oldu.
HĂ‚lid bin Velid, Peygamber efendimizin vefĂ‚tından sonra murted olanlarla ve zekĂ‚t vermek istemeyenlerle u raştı.
HĂ‚lid bin Velid, Hz. Ebû Bekir tarafından, İslĂ‚mın yayılması icin, Irak tarafina gonderildi. Muzar muharebesinde 30.000 İran askeriyle carpıştı. Galip geldi. Co unu nehre doktu. İranlı kumandan Hurmuz'le muthiş carpışmalar oldu.
Hz. HĂ‚lid bin Velid'in kumandanlarından Hz. Ka'ka bin Amr fevkalĂ‚de kahramanlıklar gosterdi ve kalın zincirlerle yapılmış istihkĂ‚mları kırdı. İran ordusuna karşı muzaffer oldular.
Hz. HĂ‚lid bin Velid, Kesker'de, İran'ın buyuk bir ordusunu Ă‚ni gece baskınıyla hezimete u rattı. İran kumandanı, kederinden oldu. Hz. HĂ‚lid bin Velid, Elis'te de İranlılarla yapılan savaşta, gosterdi i kahramanlıklarla askerini coşturdu. Bu savaşta da gĂ‚lip geldi.
İslĂ‚ma dĂ‚vet ediyorum
HĂ‚lid bin Velid, Hîre uzerine yurudu. Kaleyi kuşattı. Goruşmek uzere bir kimse istedi. Hîreliler dediler ki:
- Oldurmezseniz gondeririz!
Hz. HĂ‚lid bin Velid oldurmeyeceklerini soyleyince, Abdulmesih bin Hayyam ile Hîre vĂ‚lisi, Hz. HĂ‚lid'in huzuruna geldiler. Hz. HĂ‚lid onlara dedi ki:
- Sizi Allaha ve İslĂ‚ma dĂ‚vet ediyorum. E er Musluman olursanız, Muslumanlara Ă‚it olan haklara sĂ‚hip olursunuz ve Muslumanın yapaca ı vazifeleri de yaparsınız. Bunu kabul etmezseniz, cizye verirsiniz. Bunu da kabul etmezseniz, sizin yaşamaya karşı olan hırsınızdan daha fazla şehîd olmaya karşı istekli olan bir orduyla geldim.
Bunları soylerken Abdulmesih'in elinde bir şişe gorerek, şişedekinin ne oldu unu sordu. Abdulmesih soyle cevap verdi:
- YĂ‚ HĂ‚lid! Bu zehirdir. E er sen, bizim arzûlarımıza uygun bir anlaşma yaparsan ne Ă‚lĂ‚. Milletimin arzûlarına uygun olmayan bir anlaşma ile gitmektense, bu zehiri icerek hayatıma son verece im.
HĂ‚lid bin Velid, zehiri Abdulmesih'in elinden aldı ve BismillĂ‚hillezî lĂ‚ yedurru ma'asmihi sey'un fil'erdi velĂ‚ fissemĂ‚i ve huves-semî'ul-alîm" diyerek sonuna kadar icti.
Cizye vermeye hazırız!
Abdulmesih ve Hîre vĂ‚lisi, HĂ‚lid bin Velid'i hemen olecek diye boş yere beklediler. Sonra Abdulmesih ve vĂ‚li anlaşma şartlarını goruşmek uzere kaleye girdiler. Halk onları merakla bekliyordu. Abdulmesih onlara dedi ki:
- Ben, kendilerine zehir tesir etmeyen bir kavmin yanından geliyorum.
Sonra kavmiyle istişĂ‚re edip, tekrar Hz. HĂ‚lid bin Velid'in yanına gelerek dedi ki:
- Biz, sizinle harp edemeyiz, fakat dîninize de giremeyiz! Size cizye vermeye hazırız!
Bundan sonra, 90 bin dinar uzerinden sulh anlaşması yaptılar.
Hz. HĂ‚lid bin Velid buraları emniyet altına aldıktan sonra, Anbar kalesini muhasara etti. Sulh yoluyla şehri ele gecirdi. Bundan sonra, Mehran'ın, Muslumanlarla savaşmak uzere Aynuttemr'de hazırlık yaptı ını haber aldı. Uzerine giderek bu kaleyi de fethetti.
Hz. HĂ‚lid bin Velid, Hîrelilerle yaptı ı sulhnĂ‚meyi bitirince, İran hukumdarına ve erkĂ‚nına bir mektup yazdı. Bu mektup aynen soyledir:
"BismillĂ‚hirrahmĂ‚nirrahîm. HĂ‚lid bin Velid'den, Rustem, Mihran ve Acem reislerine.
SelĂ‚m, hidĂ‚yete kavuşanlara olsun! Allahu teĂ‚lĂ‚ya hamdederim. O'nun kulu ve Resûlu olan Muhammed aleyhisselĂ‚ma salĂ‚tu selĂ‚m olsun.
Yaptı ınız butun calışmalarınızı da ıtan, toplulu unuzu parcalayan, sozlerinizde sizi ihtilĂ‚fa duşuren, gucunuzu, kuvvetinizi zayıflatan, mulk ve hĂ‚kimiyetinizi elinizden alan Allahu teĂ‚lĂ‚ya sonsuz şukurler olsun.
Fırat'a yoneldi
Bu mektubu, İran'a gonderilmek uzere Hîrelilere teslim etti.
Hz. HĂ‚lid bin Velid, bundan sonra, yavaş yavaş Fırat tarafına ilerledi. Burası, asker sevkiyatı icin cok muhim bir mevki idi. Fırat nehri kenarında, gayri muslim Araplar, Rumlar ve İranlıların muşterek ordusu ile cetin bir muharebe oldu. Bu buyuk zaferin elde edilmesi ile Irak'ın her tarafı Muslumanların hĂ‚kimiyetine girmiş oldu.
Bundan sonra, Halîfe Hz. Ebû Bekir, HĂ‚lid bin Velid'e, Şam tarafına hareket etmesini emretti. Bunun uzerine HĂ‚lid bin Velid hazretleri, derhal yola cıktı. Bircok yerleri ele gecirerek Busra'ya ulaştı. Busralılar, Musluman ordusu karşısında aman dilediklerinden, onlarla cizye ve harac vermek şartıyla sulh yapıldı. Boylece Busralılar can ve mallarını teminat altına aldılar.
Bu İslĂ‚m ordusu, Ecnadeyn'de yapılan savaşta da galip geldikten sonra, Şam civarına geldiler. Şehir uc taraftan kuşatıldı. Uc ay suren kuşatmadan netice alınamadı. Şehirde bir gun, patriklerden birinin bir o lu dunyaya geldi. Halk her şeyi unutup, bayram yapmaya başladılar.
HĂ‚lid bin Velid geceleri uyumayıp vaziyeti araştırırdı. Askerî dehĂ‚sı ve halkın bu zaafından istifĂ‚de edip, ordusuna hucum emri verdi ve ordu şehre girdi. Fahl mevkiinde Rumlarla yapılan savaşta, Rum orduları perişan edilerek zafer kazanıldı.
Şam'da yapılan ikinci karşılaşmada, Rumların butun orduları yok edilinceye kadar savaş devam etti. Arka arkaya yenilen Rumlar, Anadolu'da papazlar vasıtasıyla koy koy dolaşarak asker topladılar. Buyuk bir Haclı seferi duzenlediler. 240 bin Rum askeri Yermuk'te toplandı. Buna karşılık, 46 bin kişilik Musluman ordusu vardı.
Yermuk zaferi
Musluman kumandanlar, HĂ‚lid bin Velid'i başkumandan sectiler. HĂ‚lid, ordusunu biner kişilik boluklere ayırdı. Her bolu e kumandanlar tĂ‚yin etti. Askerin mĂ‚neviyatını kuvvetlendiren konuşmalar yaptıktan sonra, hucum emrini verdi. Bu savaş, tarihte eşine ender rastlanan kahramanlıklara sahne oldu.
Rum kumandanlarından Yorgi, Hz. HĂ‚lid bin Velid'e gelip Musluman oldu. O da kĂ‚firlere karşı carpışmaya başladı ve şehîd oldu. Harbin şiddetinden o le ve ikindi namazlarını îmĂ‚ ile kıldılar. Bu harpte İslĂ‚m kadınları bile fevkalĂ‚de cenk ettiler.
Allahın kılıcı Hz. HĂ‚lid, butun gucu ile Haclı ordusunun merkezine yuklendi. Merkezdeki kuvvetlerini da ıtınca, Rum ordusu kacmaya başladı. Bu savaşta kan govdeyi goturdu. 100 binden ziyade Haclı askeri olduruldu. Buna karşılık 3000 Musluman şehîd oldu.
HĂ‚lid bin Velid, 642 yılında Humus'ta hastalandı. Yanında silah arkadaşları vardı. VefĂ‚t edece i sırada kılıcını istedi. Kabzasını tutarak şefkatle okşadı. Sonra buyurdu ki:
- Nice kılıclar elimde parcalandı. İşte bu benim olumumu gorecek olan son kılıcımdır. Beni en cok uzen, hayatı hep savaş meydanlarında gecip, yatak yuzu gormemiş olan bu HĂ‚lid'in yatakta olmesidir.
Garip olarak şehîd oldular
Resûlullahın hicbir EshĂ‚bı, rahat yata ında olmedi. Ya savaş meydanlarında veya uzak beldelerde Dîn-i İslĂ‚mı yayarken garip olarak şehîd oldu.
Ah HĂ‚lid! Şehîd olamayan HĂ‚lid! Harp, benim etimi ci neyemedi. Şehîdlik mertebesi haric elde etmedi im makam kalmadı. Vucûdumda bir karış yer yoktur ki, ya kılıc yarası, ya bir ok yarası veya bir mızrak yarası olmasın.
Omru, Dîn-i İslĂ‚mı yaymak icin savaşlarda at koşturan kimsenin sonu, boyle yatak uzerinde mi olacak? Olumu her zaman, harp meydanında, atımın uzerinde, duşmana Allah icin kılıc sallarken şehîd olarak beklerdim.
Hz. HĂ‚lid bundan sonra Yermuk savaşını hatırlayarak buyurdu ki:
- Ah Yermuk gunu! İnsan kanlarının vĂ‚dide sel gibi aktı ı Yermuk! Şiddetli bir kıra ının oldu u gece, gokten boşanan ya mura karşı, kalkanımın altında geceledi imi unutamıyorum. O gece MuhĂ‚cirlerden kurulu akıncı birli imle baskın yapmak icin sabahı zor etmiştik.
Ah Yermuk harbi! Uc bin yi itle, yuzbin kĂ‚fire karşı zafer kazandı ımız Mûte'yi bile unutturdun!
Ey yakınlarım! CihĂ‚da sarılın! Bu topraklar ancak cihĂ‚d etmekle korunabilir. Yermuk, Rumlarla yaptı ımız ilk buyuk savaştır. Bundan sonra, daha nice savaşlar birbirini takip edecektir. Sakin gaflete duşmeyin!
Şimdi, kendimi at kişnemeleri arasında, Allah Allah nidĂ‚larıyla insanlara dar gelen Yermuk VĂ‚disi'nde hissediyorum. Vallahi Rabbimden, beni her gazĂ‚da diriltmesini ve o savaşın hakkını vermeyi isterim.
Beni aya a kaldırın!
Hz. HĂ‚lid biraz sustuktan sonra, Vasiyetimi bildiriyorum, beni aya a kaldırın! deyince, aya a kaldırdılar.
Beni bırakınız! Şimdiye kadar hep taşıdı ım kılıcım, artık beni taşısın diyerek kılıcına dayandı.
Bundan sonra, Olumu, savaştaymışım gibi ayakta karşılayaca ım. Oldu um zaman, atımı, savaşta tehlikelere dalabilen bir yi ide veriniz! Atım ve kılıcımdan başka bir şeye sahip olmadan olece im.
Mezarımı, bu kılıcımla kazınız! Kahramanlar kılıc şakırtısından zevk alır dedi ve yata ına duşup Kelime-i şehĂ‚det getirerek vefĂ‚t etti.
__________________