Toplumlar tarih boyunca bircok kez değişim gecirmiştir. Bu değişimler de yeni liderleri ortaya cıkarmıştır ancak her zaman icin doğru liderler one cıkmıyor. Bu durumun pek cok farklı yerde ornekleri var. Orneğin 2008 yılında ortaya cıkan krizin sebebi, bircok kişiye gore etik davranmayan yoneticilerdi.
Gunumuzde insanlar, liderlerin daha etik davranmasını tercih ediyor. Şirketler bu nedenle gucu dağıtma ve farklı yonetim seviyeleri oluşturma yoluna gidiyor. Artık pek cok firma liderliği katmanlara boluyor.
[h=2]Tavuk ve yumurta paradoksu:[/h]
Empati yeteneği gelişmiş olan liderlerin daha iyi yoneticiler olduğunu gosteren araştırmalar bulunuyor. Oğrencilerin kendilerini anlayan hocaları daha cok sevmesi ya da calışanlara saygı gosteren patronların daha cok soz gecirmesi şaşırtıcı değil. Barack Obama ’nın ikinci başkanlık donemi icin kampanya yaptığı donemde, Michelle Obama “Başkan olmak kim olduğunuzu değiştirmez, kim olduğunuzu ortaya cıkarır” demişti. Liderliğin ve beraberinde gelen gucun insanları nasıl etkilediği biraz yumurta tavuk paradoksuna benziyor.
Guc ve ahlaki kimlik uzerine yapılan bir araştırma, bir kişinin sahip olduğu gucu kendi cıkarına ne kadar kullanabileceği uzerinde etkili olduğunu gosteriyor. Normal şartlar altında kişilerin iki farklı guc kaynağı bulunuyor. Bunlardan ilki; oğretmen, mudur gibi pozisyonlarından kaynaklanan gucken diğeriyse kişiliklerinden gelen guc. Otorite ve ahlak, olumlu yonde olmazsa gucun istismarı meydana geliyor. Empati ve alcakgonullulukse daha etik guc kullanımını ortaya cıkarıyor.
Yine aynı araştırmaya gore guc de bizi değiştiriyor. Peki insanlar gucu elde ettiğinde ne oluyor? Cok buyuk bir kısmımızda empati yeteneği var ve bunun seviyesi değişiyor. Pek cok insani davranışın temelinde de bu duygu var. Zamanla empati korelebiliyor.
[h=2]Empati erozyonu insanları değiştiriyor:[/h]
Cambridge Universitesi ’nden Simon Baron-Cohen ’in araştırmasında empati ile acımasızlık arasındaki ilişki ele alındı. Boylece insanların neden ahlaka aykırı, vahşi ya da yanlış yollara saptığı incelendi. Empati yeteneği kaybolduğunda olumsuz liderlik ortaya cıkıyordu. Baron-Cohen buna 'empati erozyonu' adını verdi.
Ekonomik olarak belli hedeflerin tutturulması gereksinimi, son tarihler, performans değerlendirmeleri ve yoğun stres, zamanla empati duygusunun korelmesine neden olabiliyor. Bir hedefe sahip olmak, kişilerin daha tutarlı ve kararlı hareket etmesini sağlıyorsa da cevrelerine karşı kapalı davranışlar sergilemelerine neden olabiliyor.

Son yıllarda bu konuda gozler teknoloji firmalarının yoneticilerine donmuş durumda. Facebook, Twitter ve Amazon yonetimi, sık sık bu konuda irdeleniyor. Peki bu gercekten yoneticilerin sucu mu? Baron-Cohen ’e gore takipciler de liderde empati eksikliği yaratabiliyor.
Yoneticiler, liderler ve patronlar icin gucun zamanla baştan cıkarması durumu, araştırmalara gore doğru bir cıkarım. Gercekten empati yeteneği olan liderler yetiştirmek icinse toplumun her bir bireyine rol duşuyor.