Kur'Ă‚n-ı kerîmde adı gecen ve İsrĂ‚iloğullarına gonderilen peygamberlerden. Hem peygamber, hem sultĂ‚n yĂ‚ni hukumdĂ‚r idi. Soyu YĂ‚kûb aleyhisselĂ‚mın Yehûda adlı oğluna ulaşır. SuleymĂ‚n aleyhisselĂ‚mın babasıdır. Kudus'te doğdu. Orada yaşadı ve orada vefĂ‚ t etti.
Allahu teĂ‚lĂ‚ Kur'Ă‚n-ı kerîmde meĂ‚len buyurdu ki:
DĂ‚vûd'a Zebûr'u verdik. (İsrĂ‚ sûresi: 55)
İnsanın yediklerinin en hayırlısı, iyisi, bileği ile kazanıp yediğidir. Allahu teĂ‚lĂ‚nın peygamberi DĂ‚vûd (aleyhisselĂ‚m) , elinin emeği ile kazanıp yerdi. (Hadîs-i şerîf-BuhĂ‚r&#238

Allahu teĂ‚lĂ‚ MûsĂ‚ aleyhisselĂ‚mdan sonra, İsrĂ‚iloğullarına bir cok peygamber gonderdi. Bu peygamberler insanları TevrĂ‚t'ın hukumleriyle amel etmeye dĂ‚vet etti. Fakat zaman gectikce azgınlaşan İsrĂ‚iloğulları, TevrĂ‚t'ın hukumlerini değiştirdiler, peygam berlerini dinlemediler ve ahlĂ‚kları tamĂ‚men bozuldu. Allahu teĂ‚lĂ‚ AmĂ‚lika kavmi hukumdĂ‚rı CĂ‚lût'u onların başına belĂ‚ olarak gonderdi. CĂ‚lût İsrĂ‚iloğullarını vatanlarından surup cıkardı. Daha sonra, TĂ‚lût isimli bir hukumdĂ‚r gelerek memleket işlerini ve orduyu duzene koydu. CĂ‚lût'un uzerine yurudu. TĂ‚lût'un ordusunda bulunan ve henuz genc yaşta olan DĂ‚vûd aleyhisselĂ‚m CĂ‚lût'u oldurdu. TĂ‚lût'un olumunden sonra, İsrĂ‚iloğullarının hukumdĂ‚rı oldu. Bir muddet sonraAllahu teĂ‚lĂ‚ onu İsrĂ‚iloğullarına peygamber olarak gonderdi. Kendisine İbrĂ‚nî dilinde olan Zebûr kitĂ‚bı verildi. Hem peygamber, hem sultan yĂ‚ni hukumdĂ‚r idi.
İnsanları Allahu teĂ‚lĂ‚nın dînine dĂ‚vet etti ve adĂ‚letle hukmetti. Kudus'te Mescid-i AksĂ‚ adı ile Kur'Ă‚n-ı kerîmde bildirilen buyuk bir mescidin inşĂ‚sını başlattı. Mescidin yapılıp bitirilmesi işini oğlu SuleymĂ‚n aleyhisselĂ‚ma vasiyyet ederek, yuz yaş ında Ă‚hirete goctu.

Allahu teĂ‚lĂ‚ dağları, taşları, kuşları onun emrine vermişti. Yanık sesiyle Zebûr'u okumaya başladığı zaman, kuşlar havĂ‚dan ağaclara iner, hep birlikte, okunan Zebûr'u tekrar ederlerdi.

Allahu teĂ‚lĂ‚ DĂ‚vûd aleyhisselĂ‚ma, demiri ateşe sokmadan ve dovmeden istediği şekli verebilme mûcizesi vermişdi. Demirden zırh yapar elinin emeğiyle gecinir, devlet hazînesinden bir şey almazdı. Yırtıcı hayvanlar, hazret-i DĂ‚vûd'un huzûruna gelip, ona tam bir bağlılıkla hizmet ederlerdi. DĂ‚vûd aleyhisselĂ‚m her işinde Allahu teĂ‚lĂ‚nın rızĂ‚sını gozetir, cok ağlar, cok ibĂ‚det ederdi. Bir gun oruc tutar, bir gun iftĂ‚r ederdi. Gecenin ancak ucte bir kısmında uyur, geri kalan vakitlerini ibĂ‚det ile gecirirdi. (NişancızĂ‚de Muhammed Efendi, Taber&#238

__________________