SÂlikin, tasavvuf yoluna girmiş olanın kurbu, ihsÂn ile gercekleşir. Peygamber efendimiz buyuruyor ki: "İhsÂn sanki Allahu teÂlÂyı goruyormuş gibi ibÂdet etmendir. Her ne kadar sen O'nu gormuyorsan da, şuphesiz O seni goruyor." (Seyyid Abdulhakîm ArvÂsî
Mukarrebînin yÂni Allahu teÂlÂya yakınlığa ermiş olanların kurba en buyuk vesîleleri, farzları (Allahu teÂlÂnın emirlerini) yerine getirmektir. NÂfile ibÂdetler ise, Allahu teÂlÂnın kulunu sevmesi icin vesîledirler. (Seyyid Abdulhakîm ArvÂsî
Allahu teÂlÂya farzlarla hÂsıl olan kurb, nafilelerle hÂsıl olandan elbette kat kat daha coktur. Fakat kurbu, takv sahiblerinin (Allahu teÂlÂdan korkup, haram işlemekten kacınanların) ihlÂs ile yaptığı farzlar hÂsıl eder. (Abdulganî Nablusî
Kurb ve visÂl (kavuşma) lezzeti, Cennet nîmetlerinin lezzetinden daha cok olduğu gibi, bu'd ve hırmÂn (uzaklık ve mahrûmluk) azÂbı da Cehennem azÂbından daha kotudur. (İmÂm-ı RabbÂnî
__________________