Fecir, tan yeri demektir. Sahurun bittiği ve sabah namazının kılınabileceği zamanı bildirir.
Fecr-i kÂzip (yalancı fecir), sabaha karşı ufukta uzunlamasına, dikey olarak gorulen ve ancak kısa bir sure belli olan hafif bir aydınlıktır. Bu aydınlık kaybolur, 20-25 dakika sonra fecr-i sÂdık (doğru fecir) girer. Bu sefer enlemesine, yatay olarak ufuk cizgisi boyunca bir aydınlık belirir. Bu aydınlığa aynı zamanda “tan yerinin ağarması” da denir.
Resulullah AleyhissalÂtu VesselÂm buyurdular ki:
“Fecr-i kÂzib size engel olmasın, fecr-i sadık karşınıza cıkıncaya kadar yiyin icin.” (Ebu DÂvud, Savm: 17; Tirmizî, Savm: 15)
Buhari ve Muslim’in İbni Mes’ud RadiyallÂhu Anhtan rivayetlerine gore, Resulullah SallallÂhu Aleyhi Vesellem, “fecr-i sÂdık”ı tarif ederken, “O, enlemesine gorulen aydınlıktır, uzunlamasına gorulen değildir” buyurdu. (Buhari, EzÂn: 13, TalÂk: 24, Haberu’l-VÂhid: 1; Muslim, SıyÂm: 40)
İşte Peygamberimiz (s.a.v.), ufukta gorulen ilk aydınlığa itibar edilmemesini tavsiye etmektedir.
Takvimlerde yer alan ve “imsak” olarak bilinen vakit, fecr-i sadık’ın girmesidir. Bu vakitte sabah ezanı okunur. Boylece hem imsak girer, oruca başlanır, hem de sabah namazı kılınır.
__________________