http://www.youtube.com/watch?feature...&v=tfPQ717kNO8
154. Allah yolunda oldurulenlere "oluler" demeyin. Hayır, onlar diridirler. Ancak siz bunu bilemezsiniz.(34)
(34) Âyette, şehitlik mertebesinin yuceliği vurgulanmaktadır. Aynı anlamda bir ifade icin Âl-i İmran sûresinin 169. Âyetine bakınız.
155. Andolsun ki sizi biraz korku ve aclıkla, bir de mallar, canlar ve urunlerden eksilterek deneriz. Sabredenleri mujdele.
156. Onlar; başlarına bir musibet gelince, "Biz şuphesiz (her şeyimizle) Allah'a aidiz ve şuphesiz O'na doneceğiz" derler.
157. İşte Rableri katından rahmet ve merhamet onlaradır. Doğru yola ulaştırılmış olanlar da işte bunlardır.
158. Şuphesiz Safa ile Merve, Allah'ın (dininin) nişanelerindendir. Onun icin her kim hac ve umre niyetiyle KÂbe'yi ziyaret eder ve onları da tavaf ederse, bunda bir gunah yoktur.(35) Her kim de gonlunden koparak bir hayır işlerse, şuphesiz Allah onu bilir, karşılığını verir.
(35) Safa ile Merve, KÂbe'nin doğu tarafında bulunan iki tepenin adıdır. Bu iki tepe arasında usulunce gidip gelme demek olan "sa'y", Hz.İbrahim, eşi Hacer ve oğlu İsmail'e dayanan bir geleneğin ihyası olup, haccın ve umrenin vaciblerindendir. Cahiliye doneminde Safa ve Merve tepelerinde putlar bulunuyor ve muşrikler de bu tepeler arasında sa'y ediyorlardı. İslÂm gelince mu'minler, bu eski muşrik uygulaması sebebiyle, Safa ve Merve arasında sa'y etmekten endişe etmişlerdi. Bu Âyet onların endişesini gidermektedir.
159. İndirdiğimiz apacık delilleri ve hidayeti Kitap'ta acıklamamızdan sonra onları gizleyenler var ya, işte onlara hem Allah lÂnet eder, hem de butun lÂnet etme konumunda olanlar lÂnet eder.(36)
(36) LÂnet etme konumunda olanların, Allah, melekler ve insanlar olduğu, bu sûrenin 161. Âyeti ile, Âl-i İmran sûresinin 87. Âyetinde acıklanmıştır.
160. Ancak tovbe edip durumlarını duzeltenler ve gerceği acıkca ortaya koyanlar (lÂnetlenmekten) kurtulmuşlardır. Cunku ben onların tovbelerini kabul ederim. Zira ben tovbeleri cok kabul edenim, cok merhamet edenim.
161. Fakat Âyetlerimizi inkÂr etmiş ve kÂfir olarak olmuşlere gelince, işte Allah'ın, meleklerin ve butun insanların lÂneti onların ustunedir.
162. Onlar ebedî olarak lÂnet icinde kalırlar. Artık ne kendilerinden azap hafifletilir, ne de yuzlerine bakılır.
163. Sizin ilÂhınız bir tek ilÂhtır. O'ndan başka ilÂh yoktur. O, RahmÂn'dır, Rahîm'dir.(37)
(37) "RahmÂn" ve Rahîm" kelimelerinin anlamları icin FÂtiha sûresinin ikinci Âyetinin dipnotuna bakınız.
Alıntı
__________________