Hz. Peygamberin oğretimde kullandığı en onemli metotlardan biri de soru sormaktı. Bunu bazen eğlence ve şaka yollu bazen de karşılaştırarak yapardı.

Soru sormak, kişiyi muhakeme yapmaya, olaylar arasında neden-sonuc ilişkisi kurmaya ve araştırmaya yonlendirir. Diğer bir deyişle mantıksal duşunmeye zorlar. Hz. Muhammed´in oğretimde bu yonteme cok onem verdiğini gormekteyiz.

Bilmece sorması

Hz. Muhammed (S.A.v.) cevresindekilere şoyle bir soru sorar: Ağaclardan bir ağac vardır ki, bunun bereketi Musluman´ın bereketi gibidir. Yaprakları duşmez, dokulup yayılmaz. Rabbinin izniyle her mevsim meyve verir. Musluman gibidir. Şimdi bana soyleyin bu ağac nedir? Hz. Peygamber´in Muslumanların cok iyi tanıdıkları ve ozelliklerini iyi bildikleri hurma ağacını Muslumanlara benzetmesi, karşılaştırma yapması insanları mantıksal duşunmeye ve muhakeme yapmaya zorlamaktadır. (Buhari)

Karşılaştırma Yapması

Hz. Muhammed (S.A.v.) bir gun ashabına sorar: Ne dersiniz, birisinin kapısının onunde bir ırmak bulunsa ve burada her gun beş kere yıkansa, uzerinde kir ve pislik kalır mı? Ashab: Kirden ve pislikten hicbir şey kalmaz. Hz. Muhammed (S.A.v.): İşte suyun kiri temizlemesi gibi gunde beş kez kılınan namaz da sizin gunahlarınızı temizler."

Buraya kadar verdiğimiz tum orneklerde Hz. Peygamber´in (S.A.v.) kitabi ifade kullanmaktan kacındığını gormekteyiz. Mesela; Hz. Muhammed, namazın Allah´ın emri olduğunu mutlaka kılınması gerektiğini soylemek yerine muhatabının anlayacağı dilden konuşmuş onlara yaşadığı cevreden ornekler vermeyi tercih etmiştir. Bu yaklaşımı O´nun toplumda daha etkili olmasını sağlamıştır. (Kutub-i Site)

Zeka turleri
*Sozel - Dilsel ZekÂ
*Mantıksal - Matematiksel ZekÂ
*Gorsel - MekÂnsal ZekÂ
*Bedensel - Kinestetik ZekÂ
*Muziksel - Ritmik
*Kişisel - İcsel ZekÂ
*Kişiler arası - Sosyal ZekÂ
*Doğa - Varoluşcu ZekÂ

Soru - Cevap Yontemi

Mekke´deki ilk ve en sıkıntılı yıllardır. Kendisine iman edenler, henuz bir avuctur. Bu bir avuctan bir tanesi de İmran´dır ki, babası Huseyin Mekke´nin en akıllı, en iyi konuşan insanlarından biri kabul edilir. Oğlunun da Musluman olduğunu duyunca onu bu kotulukten geri cevirmek ve Hz. Muhammed´i, tartışıp mat ederek başlattığı boluculuğu (!) bitirmek icin O´nun yanına gider ve sorar.

Huseyin: Nedir bu duyduklarımız! Bizim tanrılarımızı reddediyormuşsun. Oysa senin baban, deden ve ataların herkesle beraber bu tanrılara inanıyordu. Ve onlar akıllı, şerefli insanlardı.

Hz Muhammed: Şimdilik senin atalarını da, benim atalarımı da bir kenara bırak, der ve devam eder
-Sen kac tanrıya inanıyorsun?
-Sekiz.
-Bunların kacı yerde kacı gokte?
-Yedisi yerde biri gokte ( Allah).
-Sana bir musibet gelirse kime dua edip, yardım dilersin?
-Goktekine.
-Malın helak olursa, kime dua edersin?
-Goktekine.
-Rızkı kimden istersin?
-Goktekinden.
-Hastalanınca şifayı kimden beklersin?
-Goktekinden.
-Yalnız o senin duanı kabul ettiği halde diğerlerini ne diye ona ortak ediyorsun? Huseyin, şaşırmıştır. Şimdiye kadar boyle bir kimse ile hic konuşmamıştım, der.

Hz. Muhammed (S.A.v.) son hamleyi yapar:
- Huseyin, Musluman ol ki kurtulasın.
Hz. Peygamber, sorduğu sorular ile Allah´ın birliğini ve putların ne kadar gereksiz olduğunu yine kişinin kendi verdiği cevaplarla bulmasını sağlamıştır. O, karşısındakini soruları ile yonlendirmiş ve mantıksal bir cıkarım yapmasını sağlamıştır. (Kutub-i Site)

Sozel - Dilsel ZekÂ

Kelimelerle duşunme, ifade etme, kelimelerdeki anlamları ve duzeni kavrayabilme gucune sahip olma, ayrıca mizah, hikÂye anlatma, mecazi anlatım ve benzetme yaparak dili etkin bir şekilde kullanma becerisidir.

Efendimiz (S.A.v.) ve sozel zekası

*Hz. Peygamber (S.A.v.) cok duzgun, acık ve net konuşurdu. Hitabet yeteneği kuvvetliydi ve bu ozelliği ile karşısındaki insanları etkileme gucune sahipti.

Kıssa anlatarak insanları uyarması

Oğretilecek bir konuyu doğrudan anlatmak yerine kıssa ile orneklendirilerek anlatmak oğrencinin konuyu anlamasını kolaylaştırır. Sozel zekÂya hitap eden bu yontem Hz. Peygamber´in (S.A.v.) eğitim metodunda onemli bir yere sahiptir.

Hz. Muhammed (S.A.v.) şoyle buyurdu:

"Bir gun bir adam yolda yururken şiddetle susamıştı, nihayet bir kuyu buldu oraya indi, su icip cıktı. O sırada bir kopek dilini cıkarıp soluyor ve susuzluktan nemli toprağı yalıyordu. Bunun uzerine o adam; "Bu kopek tıpkı benim gibi susamış" dedi ve hemen kuyuya indi. (Su kabı olmadığından) ayakkabısına su doldurdu ve onu ağzı ile tutarak kuyudan cıktı. Kopeğe su icirdi. Bundan dolayı Allah ondan razı oldu ve onun gunahlarını bağışladı.

Sahabeler: Ya Resulullah; hayvanlarda da bizim icin sevap var mı? diye sordular.

Peygamberimiz: Her canlı yuzunden sevap vardır." buyurdu. (Buhari)

Şaka ile oğretmesi

Hz Peygamber (S.A.v.), oğretmek istediği bir konuyu mizah yolu ile de anlatmıştır. Şaka yaparken bir taraftan duşundurmeyi ve ders vermeyi de ihmal etmemiştir.

Bir gun yaşlı bir kadın Peygamberimize gelerek: "Ya Resulullah! Cennete girmem icin bana dua eder misiniz?" dedi. Peygamber (S.A.v.) Efendimiz: "Sen bilmiyor musun, ihtiyarlar cennete giremez."deyince, kadın uzuntusunden ağlamaklı hale geldi.

Hz. Peygamber: (gulerek) "uzulme, sen yaşlı olarak değil bir genc kız olarak cennete gireceksin" der. (Buhari)

Benzetme yapması

Hz. Muhammed (S.A.v.), anlattığı konunun onemini vurgulamak ve daha iyi anlaşılabilmesini sağlamak icin dikkat cekici benzetmeler yapardı.

Hz. Peygamber şoyle buyurdu: "Herhangi birinizin tovbe etmesinden dolayı Allah TeÂl´nın duyduğu hoşnutluk, ıssız colde giderken uzerindeki yiyecek ve iceceğiyle birlikte devesini elinden kacıran, arayıp taramaları sonuc vermeyince deveyi bulma umidini busbutun kaybederek bir ağacın golgesine uzanıp yatan, derken yanına devesinin geldiğini gorerek yularına yapışan ve aşırı derecede sevincinden ne soylediğini bilmeyerek:
"Allah´ım! Sen benim kulumsun; ben de Senin rabbinim, diyen kimsenin sevincinden cok daha fazladır." (Buhari, Da´avat 4; Muslim 3, (2744); Tirmizi, Kıyamet 50, (2499, 2500)

Kişisel - İcsel ZekÂ

İnsanın kendi duygularını, duygusal tepki derecesini, duşunme surecini tanıma, kendini değerlendirebilme ve kendisiyle ilgili hedefler oluşturabilme becerisidir.

Efendimiz (S.A.v.) ve Kişisel-İcsel ZekÂ

Muslumanlardan bir genc Hz. Peygamberin huzuruna cıktı ve "Ey Allah´ın elcisi! Zina etmeme izin ver". dedi. Sahabiler onu: Sus! Sus! Diye azarladılar.

Hz. Muhammed o delikanlıya:
- Şoyle gel diye yanına cağırdı. Delikanlı yanına gelip oturdu. Peygamberimiz onunla konuşmaya başladı:
- Soyle bakalım. İstediğin şeyi başkalarının annenle yapmalarına razı olur musun?
-Hayır olmam.
- Zaten hic kimse annesiyle zina edilmesine razı olmaz. Peki, kızınla zina edilmesin ister misin?
- Hayır istemem.
-Oyleyse hic kimse kızıyla zina edilmesini istemez. Bir başkasının kız kardeşinle zina etmesini ister misin?
- Hayır istemem.
- Hicbir kimse kız kardeşiyle zina edilmesini istemez. Peki, halanla zina edilmesi seni memnun eder mi?
- Hayır, kesinlikle.
- Halasıyla zina edilmesi hic kimseyi memnun etmez. Peki, birinin teyzenle zina etmesine razı olur musun?
- Hayır, buna da razı olmam.
- Teyzesiyle zina edilmesine kimse razı olmaz. Bu konuşmadan sonra Resul-u Ekrem elini delikanlının omzuna koydu ve:
- Allah´ım! Bunun gunahını bağışla! Kalbini temizle! İffetini koru! diye dua etti. O gunden sonra bu delikanlı oyle şeylerle ilgilenmedi .

Gence empatiyi oğretti

Hz. Peygamber (S.A.v.), genc delikanlıya zinanın Kur´an´daki hukmunu anlatabilir ve onu korkutabilirdi. Ama Hz. Muhammed bunu yapmak yerine gencin duygularına seslenip, yapmak istediği şeyin yanlışlığını kişisel zekÂyı kullanarak ona oğretmiştir. Oncelikle sorular sorarak gence muhakeme yaptırmış, daha sonra empati kurmayı oğreterek başkalarının duygularını da anlamasını sağlamıştır.

Bedensel - Kinestetik ZekÂ

Haraketlerle jest ve mimiklerle kendini ifade etme, beyin ve vucut koordinasyonunu etkili bir bicimde kullanabilme becerisidir. Bu zekÂya sahip insanlar soylenenden daha cok yapılanı anlarlar.

Efendimiz (S.A.v.) ve Bedensel ZekÂ

Beden dili insanlık tarihi acısından en eski iletişim aracıdır. Beden dili bir anlamda duygu ve duşuncelerimizin yansımasıdır. Hz. Peygamber konuşmalarında beden dili olarak ellerini, jest ve mimikleri kullanmaya ozen gostermiştir. Ayrıca oğreteceği bazı şeyleri de uygulayarak anlatmıştır.

Hz. Peygamber: "Mumin diğer bir mumin icin birbirine kenetlenmiş duvar gibidir." dedi.(Hz. Peygamber (S.A.v.) iki elinin parmaklarını birbirine gecirerek bu kenetlenmeyi gosterdi). Rasulullah (S.A.v.): "Yetimi koruyan kimse ile ben cennette şu ikisi gibiyiz." buyurdu ve aralarını biraz acarak işaret ve orta parmağını gosterdi.

Kişiler arası - Sosyal ZekÂ

Grup icerisinde işbirlikci calışma, sozel ve sozsuz iletişim kurma, insanların duygu, duşunce ve davranışlarını anlama, paylaşma, ifade edebilme, yorumlama ve insanları ikna edebilme becerisidir.

Efendimiz´in (S.A.v.) ve Sosyal ZekÂ

Hz. Muhammed´in (S.A.v.) en cok kullandığı zek ceşitlerinden birisi sosyal zekÂdır. O, "Hicbiriniz kendisi icin istediğini (mumin) kardeşi icin istemedikce (gercek) iman etmiş olmaz." Diyerek diğergam olmadıkca muminlerin gercek anlamda iman etmiş olmayacaklarını belirtmiş diğer bir deyişle bencilliğin imana engel olduğunu soylemiştir. Boylece icinde bulunduğu topluma kardeşliği, bir arada yaşamayı ve paylaşmayı oğretmiştir.

Hz. Peygamber bir hadislerinde şoyle buyurmuştur: "Butun muminler, birbirini sevmede, birbirine acımada ve birbirine şefkat gostermede bir vucut gibidir. Vucudun bir uzvu rahatsız olunca diğer uzuvları da ona ortak olur."

Hz. Muhammed ashabı ile bir yolculuktadır. Yemek icin mola verilir. Arkadaşlarının her biri bir gorev ustlenir.

Hz. Muhammed: "Ben de ateş icin odun toplayayım der". Arkadaşları engel olmak isterler. Ey Allah´ın Elcisi! Siz dinlenin biz o işi de goruruz. Hz. Muhammed butun ciddiyeti ile cevaplar: Gercekten bunu isteyerek yapacağınızı biliyorum. Ancak ben bir toplum icinde ayrıcalıklı olmaktan hoşlanmam. Bunu Allah da sevmez. Ve odunları toplamaya koyulur. (Kutub-i Site)

Doğacı ZekÂ

Doğadaki tum canlıları tanıma, araştırma ve canlıların yaratılışları uzerine duşunme becerisidir.

Efendimiz (S.A.v.) ve Doğacı ZekÂ

Hz. Muhammed (S.A.v.) doğa ile ic ice olan Arap toplumuna oğreteceği bircok bilgiyi yaşadıkları cevre ile orneklendirerek anlatmaktadır. Bu anlamda Hz. Muhammed´in doğacı zekÂyı cok sık kullandığını gormekteyiz.

Hz. Peygamber (S.A.v.) şoyle buyurdu: "Kur´an´ı okuyan ve gereğini olduğu gibi tatbik eden mumin, kokusu hoş, tadı guzel turunc meyvesi gibidir. Kur´an okumayan, fakat gereğini tatbik eden mumin, tadı olan ve fakat kokusu bulunmayan hurmaya benzer. Kur´an okuyan, fakat gereğini tatbik etmeyen munafık da, sadece kokusu hoş olan fesleğen gibidir. Kur´an okumayan munafık da, tadı acı ve kokusu cirkin Ebû Cehil karpuzuna benzer."

Buraya kadar verdiğimiz bircok ornekte Hz. Muhammed´in doğacı zekayı ne kadar cok kullanıldığını gormekteyiz. (Kutub-i Site)

Muziksel - Ritmik ZekÂ

Sesler ve ritimlerle duşunme, faklı sesleri tanıma ve yeni sesler, ritimler uretme becerisidir.

Efendimiz (S.A.v.) ve Muziksel ZekÂ

Kur´an-ı Kerim edebî anlamda incelendiğinde de olağan ustu ozellikler taşıdığı gorulmektedir. Kur´an duz bir metin olmaktan uzak, icinde teşbihler, vecizeler, icazlar, istiareler, kıssaların bulunduğu bir kitaptır. Sozlerin birbiriyle uyumu, ahengi guzel sesle birleştirildiğinde ise insanları ruhen de etkilemektedir. Kur´an´daki harflerin, kelimelerin ve cumlelerin seslendirilmesi esnasında ortaya cıkan, kulağa ve ruha hoş gelen, diğer soz turlerinde hic rastlanmayan bir musiki vardır. Kur´an uslubunun buyuleyiciliğini, onun hem şiirin hem nesrin meziyetlerini bir araya toplayan emsalsiz nazmı teşkil eder. Hz Muhammed: "Kur´an´ı seslerinizle susleyiniz." Buyurarak. Kur´an-ı Kerim´in guzel sesle okunmasını tavsiye etmiştir.

Bu da muziksel zek´ya sahip olan insanların Kur´an-ı Kerim´i daha iyi anlamalarına yol acacaktır. Hz. Peygamber yalnız Kur´an´ın değil insanları her gun beş kere namaza davet eden ezanın da guzel sesle okunmasını istemiş ve bu yuzden guzel sesli olan Bilal Habeşi´nin ezan okumasını istemiştir.

Gorsel ve MekÂnsal ZekÂ

Resimler, imgeler, şekiller ve cizgilerle duşunme, harita, tablo ve diyagramları anlayabilme muhakeme etme becerisidir.

Efendimiz (S.A.v.) ve Gorsel ZekÂ

Oğretimde şekil, grafik, resim veya şemaların kullanılması oğrenilecek konunun hafızada kalıcı olmasını ve soyut kavramların daha iyi anlaşılmasını sağlar. Hz. Muhammed de oğreteceği bazı konuları şekil cizerek anlatmıştır.

Şekilleri cizerek anlatması

Hz. Peygamber (S.A.v.) bir gun yere cubukla, kare biciminde bir şekil cizdi. Sonra, bunun ortasına bir hat cekti, onun dışında da bir hat cizdi. Sonra bu hattın ortasından itibaren bu ortadaki hattı işaret eden bir kısım kucuk cizgiler attı. Resûlullah (S.A.v.) bu cizdiklerini şoyle acıkladı: "Şu cizgi insandır. Şu onu saran kare cizgisi de eceldir. Şu dışarı uzanan cizgi de onun emelidir. (Bu emel cizgisini kesen) şu kucuk cizgiler de musibetlerdir. Bir musibet oku yolunu şaşırarak insana değemese bile, diğer biri değer. Bu da değmezse ecel oku değer."

Bir gun Hz. Muhammed bir cizgi cizer, sonra bu Allah´ın yoludur der. Sonra bunun sağına ve soluna cizgiler cizer ve şu acıklamayı yapar: Bunlar ceşitli yollardır. Her biri uzerinde (kotuluğe) davet eden şeytan vardır. Arkasından da şu ayeti okudu: "Şu emrettiğim yol benim dosdoğru yolumdur. Hep ona uyun. Başka yollara ve dinlere uyup gitmeyin ki sizi onun yolundan saptırıp parcalamasınlar." (Kutub-i Site)

Sos. Psk. Efser Selamet

__________________